Ana içeriğe atla

Durum *

WhatsApp, Telegram, Bip uygulamaları, son yıllarda yazılı ve görsel paylaşım ve yazışmaların vazgeçilmezi. Öyle zannediyorum, en yaygın kullanılanı Whatsapp'tır. Ben de bu en yaygın olanı kullananlardan oldum hep. Birilerinin kızarak ve hamaset göstererek bir ara WhatsApp'ı kullanmayı bırakıp Bip uygulamasına geçtiği kısa zaman diliminde dahi WhatsApp kullanmayı bırakmadım. Bir ara zorunlu olarak ilaveten Bip kullandım. Ne yalan söyleyeyim, Bip'e bir türlü içim ısınmadı. Basit bir oyuncak gibi geldi bana. Zaten çok da kullanışlı değildi. Başkasını bilmem ama işkenceydi benim için. Hoş, kızıp bundan sonra WhatsApp kullanmayacağım, Bip kullanacağım diyenlerin kahir ekseriyeti tekrar Whatsapp'a geri döndü. Vatandaş neyse de resmi kurumları Bip'e yönlendiren devlet de Bip'ten vazgeçti. Hasılı pireye kızıp yorgan yakmamız da yanımıza kar kaldı. Ki bu yaptığımız bu ülkede vakayı adiyedendir.

Yakın zamanda tecrübe ettiğimiz bu zigzag geride kaldı. Ben geleyim sadede. 

Nicedir mesajlaşmadan ziyade WhatsApp'ın Bip'te olmayan Durum fonksiyonunu kullanırım. Durum'u kullanan çok. Herkes ne yapıp ne ettiğini, nerede olduğunu, fotoğrafını, beğendiğini, mesajını, mutluluğunu ve üzüntüsünü Durum'dan paylaşarak telefonunda kayıtlı olanlara görün benim durumumu diyor. duyuruyor.  Herkes Durum'dan paylaşım yapar da ben durur muyum. Neyim eksik sonra. Ben de gazetede çıkan yazılarımı paylaşıyorum. Niye paylaştığımı tam bilmesem de izninizle bir beyin jimnastiği yapayım: 

-Bu alemde ben de varım. (Niye olmasın. Zira kambersiz düğün mü olur.) 

-Yaşıma bakıp aldanmayın. Bu teknolojiden ben de anlıyorum. 

-Bakın ne yazmışım? Gazeteden açıp okumazsanız, ben de hizmeti ayağınıza getiririm. (Zira benden kurtulamazsınız. Siz yeter ki teknoloji bağımlısı olmaya devam edin.) 

-Yazımı görenlere moral ve motive olsun diye. (Yazımı gören, üstüme iyilik sağlık! Bu bile yazıyorsa ben hayli hayli yazarım deyip bir köşe bulup yazmaya başlayacak. Ülkede yazan enflasyonu oluşacak. Bu enflasyondan kurtulma umudunu epistemolojik ve heteredoks yaklaşıma bağlayacak.)

-Yazıyı görür görmez okumadan sonraki Durum'a geçenler kurtulacak. Ne yazmış yine deyip okumaya kalkanlar olursa, belki de moralini bozacak ve Allah bunu bildiği gibi yapsın diyecek. Varsın desin. Yeter ki Allah yapsın. 

-Uzun yazılarımı sonuna kadar okuma gafletinde bulunan olursa, gitti kaç dakikam. Allah beni affetsin diyecek. 

-Pek az sayıda okuyucum çıkar da yazımı okur, hoşuna gidiyorsa eyvallah der, gitmiyorsa deli saçması desin. Kendine bir pay çıkarırsa çıkarsın, değilse Durum’da ve gazetede yer kaplasın diye.

-Durum paylaşımlarımı kendine vazife bilip mal bulmuş mağribi gibi başkasına ulaştıran, jurnallik yapan muhbirlerime kolaylık olsun diye. Allah vere de telefonumda kayıtlı ve dost bildiğim kişi ya da kişiler, bu yaptıkları onurlu eylemlerinden dolayı para alsalar, en azından cepleri para görür, kedi olalı bir fare tuttum derler. Yürü, oğlum. Kim tutar seni/sizi. Yok, bu işi benim gibi meccanen yapıyorsa, onun adına acımak düşer bana. 

Gördüğünüz gibi paylaşım amacım baya da varmış. Ezcümle şunu söyleyeyim. Faydalandığım bu Durum uygulaması, bana biri beni gözetliyor (BBG) hissi verse de ben yazdıkça, WhatsApp'ın Durum uygulaması devam ettikçe ben bu Durum aracılığıyla paylaşım yapmaya devam edeceğim.  

*24/10/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde