Ana içeriğe atla

En İyi Narkotik Polisi Anne (2) *

Uyuşturucu kullananlarda çok görülen materyaller: Sigara çarşafı, kilitli düğme poşeti, enjektör, kova, yanmış alüminyum folyo  parçaları, kalemle delinmiş pet şişe... 

Uyuşturucu kullanılan mekanlar: Kendi evleri, metruk binalar, park ve bahçeler, araç içi, şüpheli mekanlar, bazı camiler, üst düzey korunan villa tipi evler. 

Sokak satıcısı: Torbacı. Bunlar (Konya'da) 25'li yaş grubunda, esmer, kirli sakallı, vücutlarında döğme, ayaklarında spor ayakkabısı, ceplerinde 5 ve 10 liralıklar bol miktarda bulunur. 

Uyuşturucu kullananları ve satanları görürseniz 112'yi arayarak ihbar ediniz. UYUMA (Uyuşturucu ile Mücadele) programını cep telefonunuza indirebilirsiniz. Bana dokunmayan bin yaşasın deme lüksümüz yok. 

2022 verilerine göre uyuşturucu kullanma yaş ortalaması, Türkiye ortalaması 21.2'dir. Konya'da bu oran biraz üzerinde diye düşünüyoruz. 2020'de yaş ortalaması 19 küsur, 2021'de 20 yaş. 

Madde kullanım belirtileri: (Sosyal belirtileri): Aile ilişkilerinden uzaklaşma, argo konuşmaya yönelme, evden değerli eşya veya paranın kaybı, derslere ilgi ve başarıda düşüş, evden uzaklaşma, hırsızlık, gasp, yankesicilik vb suçlara karışma, ilgi ve istek kaybı, kendine güven kaybı, kontrol kaybı, mevcut arkadaş çevresinde değişme, sık yalan söyleme. 

Psikolojik belirtileri: Motivasyon eksikliği, dalgınlık, uykusuzluk, uyuşukluk, odaklanmak güçlük, veya anormal hareketlilik. Hayal görme. Kişilikte ve duygu durumunda aniden ortaya çıkan ve sebebi açıklanamayan değişiklikler. Korku duyma, içe kapanma, gerginlik ve şüpheli tavırlar gibi psikolojik olumsuzluklar. 

Fiziksel belirtileri: Ağızda yaralar ve dişlerde çürükler, bakımsız dış görünüş, iğne izleri, bitkinlik ve dalgınlık, burun akıntısı, dengesizlik, sarhoşluk hali, göz bebeklerinde daralma ve genişleme, gözlerde kanlanma, konuşma güçlüğü, mide-bağırsak bozuklukları, kabuk bağlamış yaralar, sakız çiğnemede artış, kaşıntı, kas ve eklem ağrıları, solunum güçlüğü, terleme ve titreme, uyku bozukluğu, kilo kaybı, yüzde kızarma. 

Madde bağımlılığına giden yol: Yoksunluk belirtileri- aş erme-tolerans gelişimi- sahte iyi oluş hali. 

Bağımlı maddeye başlama nedenleri: Merak etkisi, arkadaş ısrarı, özenme, kişisel sorunlar, ailevi sorunlar, eğlence amaçlı. 

Not ettiklerimi bir insicam içerisinde ifade edemedim. Biliyorum, bölük pörçük oldu. Cep telefonu marifetiyle bu kadar oldu. Umarım meramımı anlatabilmişimdir. Yazımı uzattığımın farkındayım. Bağımlı olan iki kişinin kriz durumlarını anlatan şu iki anekdotu da ilave etmeden geçemeyeceğim: "İki doğum yaptım. Kriz geçirirken gördüğüm acıyı doğumlarda görmedim". (Bir anne)                

"Etim kemiklerinden ayrılıyor. Her yerime iğne batıyor şeklinde  hissediyorum" . (Bir erkek)

Son söz, başta evlatlarımız olmak üzere hiçbirimizin uyuşturucu bağımlısı olmaması en büyük temennimizdir. Nice ocakları yakan, gençlerimizi zehirleyen, canlara ve milyarlarca paraya mal olan uyuşturucunun her türlüsünden Allah bizleri korusun. Özellikle çocuklarımızı bu tuzaktan uzak tutmak; anne-babalar, din görevlileri, öğretmenler ve sorumlu vatandaş olarak her birimizin görevidir. Yurt içinde ve yurt dışında uyuşturucunun her türlüsüyle mücadele eden narkotik polisimize kolaylıklar ve başarılar dilerim. Anneler, çocuklarımıza sahip çıkalım. Gözünüzü dört açın. Lütfen burnunuz iyi koku alsın. Sonra ağlarsa anam ağlar misali, en fazla sizler ağlarsınız.

Diyelim ki çocuğumuzun uyuşturucu bağımlısı olduğunu öğrendik. Çözüm ve tedavisi de var. Yeter ki soğukkanlılığı ve sabrı elden bırakmayalım. Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezleri (AMATEM) bu tip bağımlıların tedavi edildiği yerlerdir. Biz ve çocuğumuz yeter ki tedavi olma iradesi gösterebilsin. 

*02/11/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde