6
Temmuz 2022 günü Konya Şehir Hastanesi kardiyoloji bölümünde uzman olarak görev
yapan doktorun, bir hasta yakını tarafından, odasında kurşun yağmuruna
tutularak hunharca öldürülmesinin ardından, bağlı bulundukları STK'lerin
açıklama yapmasıyla, sağlık çalışanları 7 ve 8 Temmuz günlerinde 2 gün iş
bıraktı. Bu eyleme ne kadar çalışan katıldı bilmiyorum. Bildiğim, kamuda görev
yapanlar bu eyleme katılırken özel hastane çalışanlarının çoğu bu eyleme
katılmadı. Aslında iki gün denen iş bırakmanın ikinci günü arife gününe denk
geldiğinden sağlık çalışanları bir buçuk gün poliklinik hizmeti vermemiş oldu.
Sağlık çalışanlarının eylem kararı almasının ardından,
doktorlar hedef tahtasına kondu. Gelen vurdu, giden vurdu. Vay efendim, nasıl
iş bırakırlar. Bir doktor öldüyse öldü, ne yapalım. Acınızı anlıyoruz ama
hastaları mağdur etmeye hakları yok. Bir polis ve asker öldürülünce asker ve
polis iş bırakıyor mu, bir imam cuma vakti kalp krizi geçirince cuma
kılınmayacak mı? Bir kişi iğne vurduracağında ne yapacak? Bu doktorlar da amma
açgözlü. İşleri güçleri para. İdeolojik takınıyorlar. Bunlara haddini bildirmek
ve TTB'yi kapatmak lazım gibi eleştiriler aldı başını gitti. Doktorlar hiç
olmadığı kadar halkın önüne atıldı, dışlandı ve yalnızlaştırıldı.
Burada doktorların eylemini savunacak değilim. Eylemleri
doğrudur, yanlıştır üzerinde de durmayacağım. Yalnız doktorların ilk eylemi
değil bu. Özlük hakları ve sağlık çalışanlarına şiddetin önlenmesi gerekçe
gösterilerek zaman zaman hekimler bu ülkede poliklinik hizmeti vermedi. Bu 1,5
günlük iş bırakma eylemi ise tüm eylemlerin tuzu biberi oldu. Öyle
zannediyorum, doktorlar bu aşamada hiç olmadığı kadar kendilerini değersiz
hissetmiştir.
Eylem ister 1,5 gün ister 1 saat olsun hastalar mağdur
olmuş mudur? El cevap olmuştur. Çünkü bu süreçte sadece acil poliklinikleri ve
ameliyathaneler acil hastalara müdahale edecek şekilde açık kalmış, diğer
poliklinikler hizmet vermemiştir. Haliyle hasta muayeneleri, emar, ultrason vb.
randevulu çekimler ileri tarihe ötelenmiştir. Ötelenmeden kaynaklı bir
mağduriyet söz konusu olsa da hastaya acil müdahale edilmediği için ölen bir
kişi olmadı. En azından ben duymadım.
Durum bu iken bir kaşık suda fırtına koparmayı anlamış
değilim. Tüm mesele mağduriyet ise tek mağduriyet hekimlerin iş bırakmasıyla mı
oluyor? Hepimiz biliriz ki her türlü eylemde az veya çok, küçük veya büyük
mağduriyetler olur. Mesela bir siyasi parti şehir meydanında bir miting yapar.
Çoğu yollar trafiğe kapatılır. Evine gitmek isteyen vatandaş, başka yolları
kullanmak zorunda kalır. Toplu taşıma kullananlar, otobüs ve dolmuşların
güzergahı değiştiği için ya durağında saatlerce vasıta bekler ya da hayatında
yapmadığı kadar tabana kuvvet diyerek bir güzel yürür ve bir iyi terler. Toplu
sözleşmeleri anlaşmazlıkla sonuçlandığı zaman işçiler greve gider, çöpler
alınmadığı için şehirler çöp yığınına döner. İki örnek verdim. Her iki örnekte
de mağduriyet var mı? Var elbet. Eylem demek grev demek, aynı zamanda
mağduriyet demektir. Merak ediyorum, kaç kişi mitingler yapılmasın ya da
işçiler grev yapmasın diyerek siyasileri ve işçileri düşman beller. Şu
geçirdiğimiz Kurban Bayramı, idari izin ve 15 Temmuz Bayramı dolayısıyla
yaptığımız 9,5 günlük tatilde poliklinik hizmeti verildi mi? Hayır. Bu uzun
tatil dolayısıyla mağdur olanlar oldu mu? Olmuştur elbet. Mağduriyetse alın
size mağduriyet. Peki bu mağduriyetten dolayı bu kadar uzun tatil verenler tefe
kondu mu, tepki gösterildi mi? Bildiğim kadarıyla hayır. Hatta herkes tatilden
ve hayatından memnundu. Belki de kimsenin hastalık aklına bile gelmedi. Bence
salgın döneminde alkışladığımız hekimleri birileri hedef gösterdi. Biz de hemen
atladık. Uyar akıllıyız ne de olsa.
Merak ediyorum, 1,5 günlük bir eylem dolayısıyla neredeyse
linçe tabi tuttuğumuz, ağzımıza geleni yazıp çizip sosyal medyada hedef
tahtasına oturttuğumuz ve düşman bellediğimiz bu hekimlerin önüne oturup nasıl
muayene olacağız? Haydi diyelim ki hekimler bize bakmaya mahkumlar. Peki, bu
doktorlar hangi haleti ruhiye ile bizi muayene edip sağlıklı teşhis
koyabilecekler? Bizim ne derece içimize sinecek bu? Bilelim ki buradan sağ
çıkabilir miyim endişesi taşıyan bir hekim sağlıklı muayene yapamaz.
Bu konuda insan psikolojisini anlama konusunda sınıfta
kaldığımızı, birilerinin dolduruşuna geldiğimizi, yangına körükle gittiğimizi,
oluşturulan algılarla hareket ettiğimizi, sağlıklı düşünemediğimizi; bu
tavrımızın, doktor ile hasta arasındaki sosyal barışı bozduğunu söyleyebilirim.
(Bu konuya devam edeceğim.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder