—MEB'de
şube müdürü olmak istiyorum.
—Bunun için sınava
girmen gerekli.
—Girdim hem de iki
sefer. Ama başarılı olmadım. Yazılıyı bile geçemedim.
—O zaman ısrar etme.
Olamazsın.
—Yok mu bunun bir
yolu? Çok istiyorum.
—Var aslında.
—Nedir o?
—Gördüğüm kadarıyla
geniş bir çevren var.
—Olduğunda?
—Onları devreye
koyacaksın.
—Ama sınav var
diyorsun?
—Sınav; gücü, kuvveti
ve çevresi olmayan zayıflar içindir.
—Şöyle şunun sırrını…
—Çevreni devreye
sokarak bir ilçeye milli eğitim müdürü olarak atanacaksın. Çünkü bu ülkede
milli eğitim müdürü olmak şube müdürü olmaktan daha kolaydır. Yeter ki çevren
olsun.
—Sonra?
—Orada biraz görev
yapacaksın.
—Sonra?
—Amirlerine gelip
gidip -bunu çevren de yapabilir- ben ne olacağım? Önemli ve verimli yıllarım
hep ilçede mi geçecek? Kaç yıldır bu görevi yaparak davama hizmet ediyorum.
Bedelse bedel ödedim. Çocuklarım da büyüdü. Git-gel de olmuyor… Böyle
olmayacak. Ben ayrılmak istiyorum. Yalnız en verimli çağımda ayrılmak da
istemiyorum. Edindiğim tecrübe ve birikimimi devletime hizmet ederek devam
ettirmek istiyorum diyeceksin. Bunu gelip gittikçe alttan alta
yapacaksın.
—Beğenmiyorsan istifa
et derlerse...
—Demezler. Çünkü sen
onların taşradaki eli ayağısın. Haydi vazgeçtin. Onlar da bunu kabul ettiler.
Onlar geniş çevrene ne diyecekler? Buna cesaret edemezler.
—Ama ben şube
müdürlüğü istemiştim. Sen bana ilçe milli eğitim müdürlüğü öneriyorsun.
— Az sabır. Dokuz ay
nasıl bekledin?
—Pardon, buyur.
—Şimdi sen uzak ya da
yakın bir ilçede ilçe MEM müdürü olarak görev yaptın değil mi?
—Evet.
—İşte bundan sonra
amirlerinle iyi geçinmenin ve geniş çevreye sahip olmanın meyvelerini
toplayacaksın.
—Nasıl? Ben hala
taşrada ilçe müdürüyüm.
—Bundan sonra işi
kılıfına uydurmak için prosedürü uygulayacaksın. Vereceksin bir dilekçe.
Dilekçende emsal veya bir alt görev istiyorum diyeceksin. Bunu yani içerikte
neler yazacağını amirlerin iyi bilir.
—Sonra?
—Sonrası ihya oldun
demektir. Yani senin için 76.maddeyi işletecekler.
—Kim yapacak bunu?
—Çevren,
amirlerin...
—Hızlan biraz.
—Çevren siyasileri
devreye sokacak. Siyasiler bakana ulaşacak. Bakan da 657 sayılı DMK'nin
76.maddesinin kendisine verdiği yetkisini kullanarak seni merkezdeki boş şube
müdürlüklerinden birine atayacak.
—Bu kadar kolay mı?
Ama ben şube müdürlüğü sınavlarını kazanamamıştım.
—Sen hala orada
mısın? Şube müdürü oldun, haberin yok. Git odana. Hayırlı olsun çiçekleri
gelmiştir bile.
—Oh be şükür! Bu, en
büyük hayalimdi.
—Burada bir sorun
olacak ama kafana takma. Olur, böyle mide bulandıran şeyler. Bunlara
hazmedeceksin.
—Beni şube müdürlüğünden
mi alacaklar?
—Ne alaka.
76.maddeden atandığın için kimse sana bir şey yapamaz.
—O zaman ne?
—Sınavsız atandığın
bu şube müdürlüğüne, orada gözü olanlar seni çekemeyecekler. Seni ve seni atayanları
eleştirecekler. Varsın eleştirsinler, varsın konuşsunlar. Haksızlık bu
desinler.
—Haksızlık nerede
burada? Anlamış değilim.
—Efendim şöyle:
Taşrada sınavla atanmış şube müdürleri var. Hani senin girip de kazanamadığın
sınav. İşte onlar 6.5.4.3.2.bölgelerde yıllardır görev yapıyorlar. En büyük
hayalleri diğer bölgeleri bitirip merkez ilçede şube müdürü olarak çalışmaktır.
Sen ve senin gibi çevresi genişler bu boş kadroları hülle yoluyla sınavsız
doldurunca, onlar merkeze gelemiyorlar. Tüm mesele budur.
—Bu bir mesele değil
ki... Kim dedi onlara sınava girin kazanın diye. Üstelik ben o sınavlılara
müdürlük yaptım. Ayrıca sınav her şey değildir. Keşke sınava
hazırlanacaklarına, bu eforlarını geniş çevre edinmeye ayırsalarmış. Hâsılı,
onlar çevresizliklerine yansınlar.
—Son sözün bu mu?
—Bu.
—Böyle bir koltukta
yani başkasının hakkı olan bir koltuğa oturunca vicdanın rahat edecek mi?
—Hem de hiç olmadığı
kadar. Altta kalanın canı çıksın.
—O zaman hayırlı
olsun. Gönül huzuru içinde o koltuğa oturabilirsin.
—Sağ ol da bir şey
daha soracağım. Bu 76.madde nasıl bir madde ki gökte aradığımı yerde buldum?
—Bu madde, ben yaptım
oldu maddesidir. Hak etmeyenlerin, hak edenlerin hakkını gasp ettiği maddedir.
Sınavla öğrenci alan okulda boş kontenjan oluşunca sınavı kazanamamışlardan
sınavsız öğrenci almak gibidir.
—Yani kötü bir madde,
öyle mi?
—Maddede kötülük yok.
İçin rahat olsun. Zira senin ve sana teşne olanların kötülükle işi olmaz. Esas
kötülük, o maddeyi hoyratça kullanan insanlardadır.
—Anladım ama alacağın yok tıpkı hak edenlerin
alacağının olmadığı gibi. Müsaadenle.
—Nereye, hayırdır?
—Namaz geçiyor.
Namazımı kılacağım.
—Allah kabul etsin. Üzerine iyi
gider.
*23/05/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder