Protokol ve nezaket kuralları, resmi kurum ve kuruluşlarda
olmazsa olmazdır. Riayet edilmediği takdirde affı yoktur. Çoğu zaman krizlere
sebebiyet verir. En hafifiyle ayıp edilmiş ve pot kırılmış olur. Bu yüzden
başta amir ve yöneticiler olmak üzere kurum çalışanları, bu konuda kurs ve
seminerlerden geçirilir. Burada niyetim bu kurallardan bahsetmek değil. Sadece
bir tanesinin üzerinde duracağım: "Olağanüstü
durumlar hariç, sabah saat 9.00'dan önce akşam saat 21.00'dan sonra telefon
edilmez" . Bu kuralı bilmeyen yönetici, amir ve memur yoktur. Ama ne
kadar riayet ettiğimiz tartışılır. Çünkü bizde tüm kurallar çiğnenmek ya da
bizim dışımızdakilerin uyması için vardır.
Telefonla ilintili olarak son yıllarda bir de WhatsApp, Bip
gibi mesajlaşma hayatımıza girdi. Bugün telefonla konuşma yerine genellikle bu
mesajlaşma yolları kullanılıyor. Her türlü bilgi, belge, video, resim,
yönetmelik, talimat, duyuru, resmi yazı vs bu yol ile hızlı bir şekilde
ulaştırılabiliyor. Mesajın birden fazla kişiye ulaşması istendiğinde, kişiler
seçilerek veya grup kurularak tek tuşla grubumuza dahil ettiğimiz kişilere
saniyeler içerisinde gönderebiliyoruz. Aynı zamanda gönderdiğimiz mesajın
muhataplarımız tarafından okunup okumadığını da takip edebiliyoruz. Bu mesaj
sistemini, telefonu olan herkes kullandığı gibi resmi kurumlar da kullanıyor.
Hatta mesajlaşma resmi kurumlarda çok yaygın. Çalışanların eli, ayağı dense
yeridir.
Bugün her kurum ve her birim yöneticisinin alt
birimleriyle iletişim kurmak, bilgi ve belge paylaşmak ve gereğinin yapılmasını
istemek amacıyla ayrı ayrı Whatsapp/Bip grupları var. Grup kurma işi Ankara'dan
illere, illerden ilçelere, belde ve köylere kadar uzanıyor. Olsun olmaya. Ki
ihtiyaç. Bu teknoloji ve iletişim çağında bu imkandan faydalanmak lazım.
Peki, WhatsApp ve Bip kuran ve bu grupları yöneten üst
yöneticiler, yazımın başında değindiğim protokol ve nezaket kurallarına yani
sabah 9.00'dan önce ve akşam 21.00'den sonra telefon edip başkasını rahatsız
etmeme kuralına, Whatsapp ve Bip mesajlaşmalarında ne derece riayet ediyorlar?
Gördüğüm kadarıyla riayet eden yok. Çünkü ne mesai biliyorlar ne tatil ne akşam
biliyorlar ne sabah. Neredeyse 24 saat yağmur gibi mesaj gönderiyorlar.
Ankara'daki illere, illerdekiler ilçelere, ilçelerdekiler köy ve beldelere
gönderiyor durmadan. Kişilerin bir tane grubu olsa yine gam yemeyeceğim. Çünkü
her bir çalışan ve yöneticinin dahil olduğu onlarca grubu var. Bu mesajları
görünce gece 10-11 saatlerinde telefon açmak bana daha masum geldi. Telefonla
en azından bir kişi rahatsız oluyor. Mesajla ise o kurumu ilgilendiren herkes
rahatsız oluyor.
Mübarekler, mesainin suyu mu çıktı? Sizin ev hayatınız yok
mu? Ailenize zaman ayırmaz mısınız? Uyku sorunu mu yaşıyorsunuz da ben
uyuyamıyorum, bunları da uyutmayayım mı diyorsunuz ya da iş yapar gibi mi görüneceksiniz?
Geceleri bu mesajların gereğini yapın diye gönderdikten sonra sahi gündüz ne iş
yapacaksınız siz? Sonra gece gece bu mesajın gereğini kim, nasıl yerine
getirecek? Çalışan mecbur mu telefonu yanında tutmaya ve bu mesajlara bakmaya?
Ah gönderilenler de çok önemli bir şey olsa… Çünkü aynı bilgi ve istek sabahında kurumun yazışma adresinden de geliyor. Tüm bu mesajlaşmalar hem bilgi kirliliğinden hem özel hayatı yok saymaktan hem de mesai mefhumunu yok etmekten başka bir şey değildir. Bunu yapan yani haberleşmenin, mesajlaşmanın cılkını çıkaran yöneticilerimiz, bu aşamadan sonra hiç protokol ve nezaket kurallarından ve mesai mefhumundan bahsetmesinler. Unutmayın ki gece çalışan, ha bire mesaj gönderen yönetici plansız bir yöneticidir. İş bitirmezler. Bal yapmaz arı gibidirler. Bunlar çalışanlarına sadece külfet verirler. Böyle plansızların altında çalışanlara da Allah ecir ve sabır versin. Yatıp zıbarın be! Tek kelimeyle insaf insaf insaf...
*08/11/2021 tarihinde Barbaros ULU adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder