Bir okuyucum, bir yazımın altına “Merhabalar, yazılarınızı uzun zamandır takip ediyorum
ama siyasi görüşünüzü merak ediyorum. Hangi partilisiniz?” şeklinde bir yorum
yazmış. Zaman zaman başka platformlarda böyle sorularla muhatap olduğum için bu
konuda bir yazı yazmak vacip oldu artık. Okuyucum haklı. Çünkü bizde hangi
partili olduğumuz merak edilir. Bu yazımda bu merakı gidermeye çalışacağım
inşallah.
Sadece hangi partili olduğumuz mu
merak edilir? Bunun dışında aynı zamanda hangi takımı tuttuğumuz, din ve dünya
görüşümüz, sünni-alevi olup olmadığımız, dindar-mütedeyyin-İslamcılığımız veya
laik sekulerliğimiz, Türk-Kürk-Afgan-Suriyeli olup olmadığımız, Atatürk’ü sevip
sevmediğimiz merak edilir. Niye merak ederiz? Bir kişinin görüşünü öğreneceğiz
ki aynı görüşte isek konuşurken muhabbetin dibine vuracağız. Farklı görüşte
isek tartışma için kolları sıvayacağız. Bazen de kişiyi mimlemek, kara listeye
almak ve mesafe koymak için tanımadığımız muhatabımıza yem bile atarız. Daha
olmadı, kişi sosyal medya kullanıyorsa sayfasına girip paylaşımlarına bakarız
ki kim olduğunu bilelim.
Neyse gelelim konumuza. Partili
değilim, partici ise hiç. Bu demek değildir ki parti, siyasetle hiç işim yok.
Türk milletinden olup da siyasete ilgi duymayan ve siyaset konuşmayan olmaz.
Yediden yetmişe her birimiz siyasetin tam göbeğindeyiz. Çünkü bizde siyaset her
şeydir. Seçmen, ülkenin kurtuluşunu siyasetten bekler. O yüzden bu ülkede
sadece seçim zamanı değil, her gün her saat her yıl siyaset konuşulur. Toplum
olarak çok politize olduk vesselam. Doğru mu bu yaptığımız? Profesyonel
politika yapanlar her gün siyaset konuşabilir ama vatandaşın Allah’ın günü
siyaset konuşmasını doğru bulmuyorum. İşimize ve gücümüze bakmamız lazım. Hoş,
siyaset yoluyla bu ülke meselelerinin çözüleceği inancımı da her geçen yıl
kaybediyorum.
İlk oyumu Özal zamanında “Eski siyasi
yasaklıların yasaklılığı kalksın mı, kalkmasın mı” referandumunda kullandım. O
günden 2019 mahalli seçimlerine gelinceye kadar dindar, mütedeyyin ve
İslamcıların ağırlıklı olarak oy verdiği partilere oyumu verdim. 2011 yılından
itibaren mütemadiyen oy verdiğim partimin yaptığı yanlışları içeriden biri
olarak eleştirmekle beraber kötünün iyisi ve başka alternatifi yok diye oy
vermeye devam ettim. 2019 mahalli seçimlerine gelince, kimsenin yanlışını
düzelteceği yok, bunların emellerine alet olmayayım diyerek sandık görevlisi
olmama rağmen sandık görevimi de iptal ettirerek görev almadım, oy vermeye de
gitmedim. Sandığa gitmemekle pişmanlık duydum mu? Hayır. Aslında oy vermeme
işini 3-5 yıl öncesinden başlatmam daha iyiydi ama bir umut devam ettim. Bundan
sonra da şu anki halimle sandığa gitmeyi düşünmüyorum. Çünkü mevcut, umutları
tüketiyor ve yok ediyor, iktidar adayları da umut vermiyor. Maalesef bu
durumumuz 2000 öncesi siyasi tükenmişliği andırıyor. Bu umutsuzluk ve hayal
kırıklığı sadece ben de değil, toplumun belli bir kesiminde var ve her geçen
gün artıyor. Yapılan saha araştırmalarında, kararsızların oy oranının
yüksekliği de bunu gösteriyor. Çünkü seçmenin kafası karışık. Bu kafası karışık
olanların belli bir yüzdesi belki de sandığa gitmeyecek. Çünkü her gelenin bize
hizmet diye sunduğu ve övündüğü, yalancı bahardan ve pansuman tedbirlerle günü
kurtarmaktan, belli bir kesimi ihya ederken diğer kesimleri mağdur etmekten
başka bir şey değil.
Özetle, halihazırda bir partim yok, partisizim. Türkiye’nin dertlerine çözüm bulacak bir siyasi parti göremiyorum. Sandığa gitmemek çözüm mü? Değil elbet. Çünkü oy versek de vermesek de bu ülkeyi birileri yönetecek ve biz bundan şu ya da bu şekilde etkileneceğiz. Ama birilerinin değirmenine de su taşımak istemiyorum. Şayet içime, şu siyasi parti sorunlara çözüm getirir şeklinde bir umut doğarsa gidip ona oyumu verebilirim. Oy vereceğim partinin de dinine, imanına, Allah-din-peygamber dediğine, namazına, niyazına ve dini söylemine bakmayacağım. Oy vereceğim parti, toplumsal barışı sağlayacak, kutuplaştırmayı en aza indirgeyecek, milleti mali yönden rahatlatacak, hizmetten başka ajandasında gizli planı olmayacak, cebini doldurmaya gelmeyecek, ideolojik davranmayacak, kadrolaşmayacak, adalet ve ehliyeti merkezine alacak, ülkeyi kendi emellerine alet etmeyecek, ülkeyi namerde muhtaç etmeyecek, ülkenin kaynaklarını ve geleceğini yok etmeyeceği gibi üzerine koyacak, çevresiyle kavgalı olmayacak, partide lider değil, ekibi ön planda olacak vs. şeklinde olmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder