Dünyada
iki kesim vardı: Ben ve başkaları. Başkaları çoktu ve çok güçlüydüler. Onların
tek özelliği bana karşı birleşmeleriydi. Çünkü beni çekemiyorlardı.
Kendimi
dünyanın merkezine koyma geçmişim küçüklüğümden beri böyleydi.
Küçüklüğümde,
korkusuz gibi görünürdüm ama bir başıma bir yere gitmek istemezdim. Akşam karanlığında
bir yerden bir yere bir başıma gitmek zorunda kalırsam, gözüm hep sağda
soldaydı. Çünkü bilirim ki beni çekemeyenler beni alt etmek için pusuya
yatmışlardı. Ama elim mahkum. Gitmem lazımdı. Pusuda kimler ve neler yoktu
ki... Ağaç hışırtıları, rüzgar, kedi, köpek, çatıdaki saclar, ağaç gölgesi vs.
Hepsi sinmiş bir insandı nazarımda. Ben yaklaşırken üzerime çullanacaklardı.
Tüm bunlarla mücadele etmem mümkün müydü? Elimdeki tek gücüm başta ayetel kürsi
olmak üzere bildiğim duaları tekrar tekrar okumaktı. Dönüp dönüp okumam, menzilime
varıncaya kadar devam ederdi. Sağda solda sinmiş insanları geçtikçe oh be,
dünya varmış derdim.
Bunlara
çocukluk dedim, büyüdüm aynı psikolojim devam ediyor: Espri yapıyorum, buna
gülünmeyince anlamıyor bunlar diyorum.
Herkese
laf yetiştirmeyi marifet bildim. Hiç ağırlığımı bilmedim, tüm bunların
ağırlığımı düşürdüğünü bile bile konuşmaya devam ettim. Çok konuşuyor diyenlere
bunlar beni kıskanıyor diyorum.
Biri
benden başarılı olunca inek gibi çalıştı, ben o kadar çalışsaydım, allameyi cihan
olurdum diyorum.
Biri
bir makama gelir, torpille ve hak etmeden geldi buraya diyorum.
Herkesten
iyi yapardım ama takdir eden olmadı diyorum.
Bir
şeyi ağzıma yüzüme bulaştırmış isem -ki çoktur- hiç üzerime almadım. Yapamadın
diyenlere falan gelsin de görün gününüzü dedim. İnsanları hep başkasıyla
korkuttum. Hiçbir şey yapamasam bile şundan dolayı oldu deyip bahane uydurdum.
Buna da insanların inanmasını bekledim. İnanmayanları nankör bildim.
Ben
olmazsam sonrası tufan dedim. Olmadığım ve ayrıldığım yerler benden sonra da
hayatiyetine devam etmişse dertleri benmişim ya da içleri berbat ama belli
etmiyorlar diyorum.
Başkasına
iyilik yaptığım pek vaki değil ama istedim ki insanlar hep beni övsün, senin
sayende oldu tüm bunlar desin.
Kavgacı
bir yönüm var. Kim görüşümü kabul etmezse sesimi yükseltir, ağzıma geleni
söyler, kırar geçiririm. Aramız bozulursa veya aramıza mesafe girerse suçu da
hep karşı tarafa atarım.
Kafamda
korkular oluştururum, oluşturduğum kişileri düşman bellerim.
Aslında
kendimle kavgalıyım. Bu kavgamı insanlara bir güzel yansıtır, sonrasında da
tereyağı gibi üste çıkarım.
Kinci
değilim diyorum ama sanırım kinciyim. Yapılanları unutmam…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder