İhtiyaçlarım için 10-15 dakikalık yürüyüş mesafesindeki bir
markete giderim. Zaten salgın dolayısıyla daha öteye gitme imkanım yok.
Ardımdan
ödeme yapacakları bekletmemek için aldıklarımı alışveriş arabasına koyarak
yeterince satın aldığım poşetle birlikte marketin dışına atarım kendimi.
Aldıklarımı
dışarıda poşete koyarken yanıma bir kadın yaklaştı. "Yağım yok. Bir yağ
alıver" dedi. Biraz para versem mi diye düşündüm. Müsait değilim dedimse
de bu yaptığım içime sinmedi. Acaba kadın gerçek ihtiyaç sahibi mi idi yoksa bu
işi meslek haline getiren biri miydi? Of neyse... Cebimde yağ alacak kadar para
da yoktu üstelik. İçeriye girip yağ almaya kalksam, eşyalarım dışarıda kalacak.
Bir an için teyze, gir içeriye. Alacağın yağı al gel, ödemesini ben kasadan
yapayım şeklinde içimden geçirdim. Ben böyle içimden geçirmeye devam edeyim.
Teyze beni bıraktı. Marketten çıkan diğerlerine yöneldi. Onlardan da aynı
şekilde yağım yok. Yağ alıverin dedi. Kimi biraz para verdi kimi de benim gibi oralı
olmadı.
Poşetleri
elime aldım, ayrılamadım oradan. Kah ileri gittim kah geri döndüm. Sonunda,
görevini yapamamış ve üç beş kuruşu bir ihtiyaç sahibinden esirgemiş biri
olarak bu durum içime oturdu. Oradan uzaklaştım ama bir ramazan günü bunu
yapmamalıydım.
Birkaç
hafta sonra yine aynı marketteyim. Yine aynı manzara yine aynı kadın. Yanıma
yaklaştı. Talep aynıydı. Yani yağım yok, yağ alıver, dedi. Belli ki bu kadın
dilenciliği meslek edinmiş ve bu marketin çıkışını karargah edinmiş, her
çıkandan yağ parası istiyor, dedim.
Markete
birlikte girdiğim bir dostumla market çıkışı yeniden buluştum. Elimdeki
eşyaları taşımama yardım edecekti. Birlikte adımlamaya başladık. Durumu teyit
etmek için o arkadaşa bu yağ isteyen kadından bahsettim. Acaba kadın gerçek
ihtiyaç sahibi olabilir miydi? Tam adamına sormuştum. Çünkü arkadaşın evi bu
markete çok yakın. Sabah akşam alışverişini mahalle bakkalına gider gibi
buradan yapan biriydi. Civarı bildiği gibi kimin kim olduğunu da iyi tanırdı.
Aman ha verme. Çünkü bu kadın burayı mesken edinen biri. Sabah akşam bu şekil
dilenir. Bunun mesleği bu dedi. Hoş, bu kadın bir ihtiyaç sahibi olsaydı, bu
arkadaş ona kaç defa yağ alırdı zaten. Üstelik çoğu çıkanın verdiğiyle şu
zamana kadar kaç teneke yağ alabilirdi.
Kadının
bu işi meslek edinmesine üzüldüm. Diğer taraftan birkaç hafta öncesinde ona yağ
alıvermemenin burukluğu gitti ve rahatladım. Demek ki gel teyze, sana yağ
alayım deseymişim, kabul etmeyecekti. Çünkü istediği yağ değil, para imiş.
Market kapanıncaya kadar kimden, ne koparabilirse artık...
Sadece
bana değil, sizlere de denk geliyordur böyleleri. Sayıları o kadar çoğaldı ki
yardım edeyim mi etmeyeyim mi ikilemi yaşar oldum. Çünkü kim ihtiyaç sahibi kim
değil, belli değil. Belki de dilenciliği bu şekil meslek edinenler yüzünden
bazen gerçek ihtiyaç sahiplerini de es geçmiş olabilirim.
İnan
bunlara ne yapılır ne edilir bilmiyorum. Zira biz vatandaş, kim-kimdir
bilemeyiz. Bunları en iyi zabıta bilir. Bildiğim, gerçek ihtiyaç sahibi de
zaten isteyemez. Devlet bu dilencilere özellikle valilikler bir tedbir
almalı.
*16/06/2021 tarihinde Barbaros ULU adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder