Ana içeriğe atla

“Elkart Abonman İadesi” *

Haber sayfalarına göz atarken Konya Büyükşehir Belediyesinin şu açıklamasını okudum. Acaba asparagas haber mi diye yazıyı tekrar tekrar okudum, sonra başka sitelere de baktım. Haber doğru idi. İzninizle önce haberi paylaşayım:

1-) “Covid-19 Pandemisi nedeniyle 13.03.2020 tarihinde okulların tatil edilmesi sonucunda bu tarihten önce yükledikleri abonmanları kullanamayan indirimli Elkart (öğrenci, öğretmen ve genç Elkart) kullanıcılarına kullanamadıkları günler iade edilecektir. İade işlemi kartlarına abonman tanımlanması şeklinde yapılacaktır.

2-) 13.03.2020 tarihinden sonra yapılan abonman yüklemelerinin iadesi yapılmayacaktır. Ayrıca bu tarihten önce yüklenmiş olsa da tatil döneminde kullanılan günler iade edilmeyecektir.

3-) Siz de indirimli Elkart kullanıcısı iseniz bu sayfadan kaç gün iade hakkınız olduğunu öğrenebilirsiniz. Hak ettiğiniz gün kadar abonmanı seçtiğiniz tarihten sonra e-Dolum sistemi üzerinden kartınıza yükleyebilirsiniz. Abonmanın aktif olması için otobüslerimiz ve turnikelerde bulunan Elkart cihazları üzerindeki yeşil butonu kullanmanız gerekecektir.” (https://t.co/HGtl1vqpaw?amp=1)

Haberin doğruluğunu araştırırken bir şey daha dikkatimi çekti. Okulların tatil edildiği 13 Mart günü, Sayın İbrahim Uğur Altay sosyal medya paylaşımında, “‪Son 1 hafta içinde Elkart Abonman yükleyen öğrencilerimizin kaybını önlemek için tatil bittiğinde gerekli açıklamayı yapacağım. Gençler sizi mağdur etmeyiz merak etmeyin.”açıklamasını sıcağı sıcağına yapmış bile. Görüyorum ki Başkanın bu paylaşımı havada kalmamış ve belediye tarafından uygulamaya konmuş.

Belediyenin uygulamaya koyduğu bu karara çok sevindiğimi ifade etmek istiyorum. İster öğrenci, ister öğretmen ister genç elkart sahibi olsun, kimsenin elkart abonman iade talebinde bulunmadığı bir ortamda, Sayın Belediye Başkanının bu yaptığı, bir inceliktir. Miktarı ne olursa olsun bir hakkın iadesi ve teslimidir. Bu, kimsenin alacağı bizde kalmaz, biz kimseyi mağdur etmeyiz demektir. Belediye Başkanı Sayın İbrahim Uğur Altay nezdinde Konya Büyükşehir belediyesini ve kararda imzası bulunan belediye yetkililerini tebrik ediyorum ve kendilerine teşekkür ediyorum.

İçinizden birileri “Ne var bunda? Zaten olması gereken bu” diyebilir. Olması gereken bu ise de daha önce hepimiz biliriz ki bu şeylerin böyle olmadığıdır. Buna bir örnek vermek istiyorum. Örneği görünce bana hak vereceksiniz. Çiller hükümeti zamanında ekonomik krizlere biraz katkı olsun diye LPG’li araçlardan alınan “Motorlu taşıtlar Vergisi”, diğer taşıtlara oranla -yanlış hatırlamıyorsam- 4 katı daha fazla idi. Uygulamaya konan bu karara kimi vatandaş uydu, zamanında gidip vergisini katlamalı yatırdı. Kimi de bu kararı Anayasa mahkemesi iptal eder” deyip yatırmadı. 4 katı ödemeyi yapan nice LPG’li araç sahibi, malmüdürlüklerine giderek “Hükümetin aldığı karar gereği şu plakalı LPG’li aracımın vergisini 4 kat olarak yatırdım. Bu karar Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği takdirde yaptığım fazla ödemenin geri iadesini veya diğer vergi dönemindeki vergi ödememe sayılmasını…” şeklinde dilekçe vermesine rağmen bu karar, Anayasa mahkemesi tarafından iptal edildi. Anayasamızdaki “Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürütülemez” maddesi gereğince, vergisini zamanında 4 kat yatıran mağdurlara herhangi bir iade yapılmamıştı. Hepsi de üzerine kaç bardak soğuk su içmişti.

Hasılı, pandemi süreciyle birlikte 65 yaş üstü büyüklerin ücretsiz toplu taşımadan yararlanma haklarını askıya almada da öncü bir rol üstlenen ve diğer şehirlere örnek olan Konya’nın, kullanılmayan elkart abonman iadesi konusunda da Türkiye’ye örnek olacağını düşünüyorum. Örneğine pek rastlamadığımız bu kararın aynı zamanda devlete ve devlet kurumlarına emsal olmasını canı gönülden arzu ediyorum. Zira benim için maddi değerinden ziyade manevi ve sembolik değeri büyüktür bu kararın.

Yazıma son verirken Belediyemizin, abonman iadesiyle ilgili aldığı bu karara şöyle bir seçenek de eklemesi mümkün olabilir mi? Elkartlara abonman iadesi şeklinde değil de kullanılmayan gün sayısının ücret olarak elkartlara yüklenmesi şeklinde. Malum olduğu üzere salgın tüm hızıyla devam ediyor. Okulların bazı sınıf kademeleri yüz yüze eğitim olarak açılmış olsa da öğrenciler ya haftada iki gün gidebiliyorlar ya da halen evlerinden eğitim alıyorlar. Kimi öğrenciler de liseden mezun oldu. Kazandıkları üniversiteler uzaktan eğitim yapıyorlar. Pandemi kalkmadan ve okullar tam kapasite açılmadan öğrenci ve öğretmenlerin abonman şeklinde alacağı iade, çok işlerine yaramayacak görünüyor.

*16/11/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde