Ana içeriğe atla

"Kız Öğrenciye Kiralık Ev" *

Türkiye'nin diğer şehirleri nasıldır bilmem. Çoğuna gitmişliğim yoktur. Gittiğim yerlerde de teşehhüt miktarı kadar kalmışlığım vardır. Konya'nın çoğu cadde ve sokaklarını, muhit ve meskun mahallerini az buçuk bilirim. Çoğu yerini görmüşlüğüm ve gitmişliğim vardır. Gidemediğim yerler de gördüğüm muhitlerin tıpatıp aynısı desem yanlış olmaz.

Yaşadığım bu şehrin kiralık ev ilanları da birbirine çok benzer. Çoğu kiralık ev ve daire ilanları “Kız öğrenciye eşyalı kiralık daire” şeklinde kız öğrencilerine yöneliktir. Ne var bunda diyebilirsiniz. Elbette ev sahibinin evini kime kiraya vereceğini tercih etme hakkı vardır. Evini kiralayacak kişiyi gözü tutmamışsa, daha önceki kiracılarından ağzı yanmışsa yoğurdu üfleyerek yiyebilir. Kiraya verilecek apartman, pansiyon ve stüdyo evde, hep kız öğrenciler oturuyordur. Kiralanacak eve/daireye/stüdyoya kız öğrenci şartını anlayabilirim. Zira olması gerekendir. Böyle bir durumun olmadığı dairelerin çoğunda da kız öğrenci şartı görüyorum. Bunun sebebi hikmetini bilmiyorum. Acaba kız öğrenciler, oturdukları evleri daha mı temiz kullanıyorlar, komşularını rahatsız edecek şekilde gürültü mü yapmıyorlar, kira zamanı gelince kiralarını geciktirmiyorlar mı? Erkek öğrenciler kira ödemede, eve girip çıkmada ev sahibine ve komşulara sorun mu çıkartıyorlar?

Unutmayalım ki cinsiyet yönünden bu toplumun aşağı yukarı yarısı erkek ise yarısı da kadındır. Aynı şekilde üniversitelerde okumakta olan öğrencilerin oranı da -her geçen yıl kızlar lehine artış gösterse de- üç aşağı beş yukarı birbirine yakındır. Üniversitenin olduğu muhitlerde, kız öğrencilerin kiralık ev ve daireye ihtiyacı olduğu kadar erkek öğrencilerin de ihtiyacı vardır. Kız öğrencilerin önünde çok sayıda kiralık ev/daire seçeneği varken erkek öğrencilerin bu fazla seçenekten mahrum kalması bana makul gelmiyor.

Arkadaşlarıyla bir araya gelip kiralık ev arayan erkek öğrenciler, kız öğrencilerine yönelik kiralık ev ilanlarını görünce ne hissederler acaba? Bir düşünelim diyorum. En hafifiyle moralleri bozulur, bize bu ayrımcılık niye diye düşünebilirler. Hatta biz sapık mıyız, bizden bugüne kadar kime ne zarar geldi diyebilirler.

Kiralık tercihlerinde ev sahiplerinin kız öğrencileri tercih etmesini pozitif ayrımcılık diyebilirsiniz. Tamam, son yıllarda kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık yapılıyor. Ama üstte kendisi oturuyor, alt katı da sadece kız öğrenciye veririm dayatması varsa bu durum bana pozitif ayrımcılıktan öte bir ayrımcılık mesajı veriyor.

Şimdilerde gittikçe azalsa da yine kiralık tercihlerinden bazıları da evi bekara ve çok çocukluya vermeme durumu da var. Bu da ayrı bir konu ve ayrı bir dert.

Hasılı, evini kiraya vermede kime, nasıl birine, hangi şartlarda vereceğini mülk sahibi karar verse de çok özel bir durum yoksa erkek öğrencilere bu kadar ayrımcılık yapılmaması gerektiğini düşünüyorum. Nasıl ki kız olsun, erkek olsun, doğacak evladın hayırlısını istemek doğru olan ise ev sahipleri de ister kız ister erkek olsun, kiracısının hayırlısını istemelerinde fayda vardır. Aynı durum kiracılar için de böyledir. Allah onlara da hayırlı ev sahipleri versin.

*12/10/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde