Ana içeriğe atla

Türk Telekom’a Açık Mektup *

Bu yazıyı yazmadan önce “Şikayetinizi bize, memnuniyetinizi dostlarınıza iletiniz” sözü gereğince önce müşteri hizmetlerinizi aradım. Aynı gün iki yetkilinizle, ertesi gün bir başka yetkilinizle uzun bir görüşme yaptım. Maalesef ikna edici bir cevap alamadım. Her birinin yaptığı, birbirinin sözlerini tekrarlamak ve faturaya yansıtılan meblağın ayrıntılarını okumaktan ibaret oldu. “Şikayet oluşturun, bu açıklamalarınızı yazılı istiyorum” dememe rağmen görevliler, bazı gerekçeleri söyleyerek şikayet oluşturmaya yanaşmadılar. Bu konuyu burada ele almaya karar verdim. Çünkü bu ve benzeri konularda müşterilerin çoğunluğu, benzer mağduriyetlere maruz kalabiliyor. Yani konu benim konum değil, kamuoyunun şu ya da bu şekil mağduriyetini dile getirmektir.
Bu genel açıklamadan sonra mağduriyetimi madde madde yazmak istiyorum:
1.      Sonu 41(505258..41) ve 86(505261..86) ile biten iki hattın sahibiyim. Mevzuatın verdiği hak çerçevesinde çoğu vatandaş gibi kampanya ve diğer sebeplere bağlı olarak hatlarımı zaman zaman diğer operatörlere, diğer operatörlerden de size taşımaktayım.
2.      Hat taşıma işine kalkışmadan önce firmanızın sunduğu ve telefonlarıma indirip zaman zaman ne kadar bakiyem kalmıştır diye girdiğim “Türk Telekom Online İşlemler”e girerek “Taahhüdümün ne zaman sona ereceğine” baktım. Her iki hattımın taahhüdü için sayfayı her açışımda daha sayfayı açar açmaz “Herhangi bir taahhüdünüz bulunmamaktadır” mesajını gördüm.
3.      Bundan hareketle sonu 41 ile biten hattımın taahhüt süresi 22 Haziran 2020’de, sonu 86 ile biten hattımın süresi ise 22 Temmuz 2020’de sona ermekte iken hatlarımı 19 Haziran 2020 günü faturasız hatta taşıdım.
4.      Taahhüt kapsamında her ayın 22’inde kesilen faturalarıma yansıtılan ücret 32 lira civarında gelir iken hattımı taşıdıktan sonra 41 ile biten numarama 45,19 TL, diğerine ise 77,27 lira fatura yansıtılmıştır.
5.      Olmaz böyle dedimse de “lanet olsun” diyerek fatura bedellerimi gününde paşa paşa ödedim. Biliniz ki bu meblağ ne beni öldürür ne de sizi ondurur. Haksız yere almışsanız umarım hayrını görmezsiniz.
Yazımın bundan sonraki kısmında firmanızın görevli yetkilileri ile yaptığım görüşmeden akılda kalanları özetlemek istiyorum. (Uzun zaman geçtiği için bazı cevapları tam hatırlayamamış, iki hattın ücretini birbirine karıştırmış olabilirim. Bir de yazarken küsuratlara ve yetkililerinizin isimlerine yer vermeyeceğim. Merak ederseniz kayıt altına alınan görüşmeden yetkililerin adına ulaşabilirsiniz. Bir hakkı teslim edeyim.  Ki nazik ve kibarlardı. Sorunun görevlilerden ziyade firmanızın ücretlendirmesinden kaynaklandığını düşünüyorum.)
1.      Sonu 41 ile biten telefonumla ilgili yetkilileriniz bana “Kampanya dahilinde fatura bedeli 25-26 lira iken devlete ödenen KDV, ÖTV, telsiz ücreti ve benzeri vergilerle 32 liralık fatura ödediğimi, faturalı hattan faturasız hatta geçiş yaptığımdan dolayı devletin Ocak 2021’e kadar geri kalan telsiz ücretini peşin aldığını bunun da toplamda 17 lira tuttuğunu, önceki aydan devreden küsuratla birlikte fatura bedelimin 45 lira olduğunu” dönüp dönüp okudular.
2.      Sonu 86 ile biten telefonumun faturasıyla ilgili olarak 1.maddede sayılan bilgi ve rakamlara ilaveten “22 Temmuzda bitecek taahhüdümden önce (yani bir ay önce) 29 lira cayma bedeli ve devlete ödenecek yılsonuna kadar peşin alınan 19 liralık telsiz ücretinin yansıtılarak 77 lira ödemek zorunda olduğumu” ifade ettiler. (İlk defa duyduğum peşin telsiz ücretini anlamakta zorlanıyorum. Verilen bu bilgi doğru ise -ki daha önce de faturalıdan faturasıza geçiş yaptım. Böyle bir ödeme hatırlamıyorum- telsiz ücretini devlet niçin peşin alıyor? Belki ben yılsonunu beklemeden bir ay sonra adıma kayıtlı hatları kapattırıp kullanmayacağım.)
3.      “Bu verdiğiniz bilgileri ve son fatura ayrıntısını yazılı olarak istiyorum. Belki hakkımı arayacağım” dememe rağmen yetkilileriniz “Kayıtlı e-posta adresim olmadığını, bundan dolayı gönderemeyeceklerini” ifade ettiler. Kendilerine e-posta adresimi vereyim, lütfen, kaydedin” dememe rağmen “E-posta adresinizi kaydedemeyiz. Çünkü artık bizim hattımızdan çıkmış, bizim müşterimiz değilsiniz” cevabını aldım. Israrım üzerine “Size yazılı cevap verilse bile zaten bu okuduklarımız ve faturada görünenlerin bilgisi verilecek” dendi. Hasılı telefonla söylenen ve açıklananları kayıt altına alamadım.
4.      “Aynı tarihte geçmeme rağmen hattımın birine yansıtılan peşin telsiz ücreti 17 lira iken diğerine niçin 19 yansıtıldı. Bu 2 liralık fark neden? Bu bir çelişki değil mi” soruma cevap alamadım. Verdikleri cevap faturada yazılanları tekrarlamaktan ibaret oldu.
5.      29 liralık cayma bedeli ile ilgili olarak “Online İşlemler” menünüzdeki “Hattınıza ait herhangi bir taahhüdünüz bulunmamaktadır” mesajına binaen geçiş yaptım. “Bu ne demektir” dediğimde “Taahhüt sürenizi takip sizin sorumluluğunuzda. 22 Temmuza kadar taahhüdünüz vardı. Bunun için geçmeden önce bizi arayıp teyit etmeniz gerekirdi” dendi. “O zaman buradan ‘Bizim online işlemler’ menüsü doğru bilgi vermez, güvenmeyin anlamı mı çıkar” dediğimde tekraren “Bizi aramanız gerekirdi.” dendi. “Hanımefendi, bir değil çok kez baktım. Her açışımda ‘taahhüdünüz bulunmamaktadır’ uyarısı ile karşılaştım. Kendi gördüğümle yetinmedim. Eşime, oğluma baktırdım. Onlar da aynı şeyi gördüler. Yansıtılan meblağ için yalan söyleyecek halim yok” dedim. “Efendim, taahhüdünüzden önce çıkmışsınız. Durum bundan ibaret” cevabı aldım.  Tekrar sorduğumda “online işlemler menüsündeki görüntüyü bize gönderebilir misiniz” dediler. “Nasıl gönderebilirim, şu anda hattınızdan çıktığım için böyle bir yazıyı bulamam” dedim. Cayma bedelini Türk Telekom bayiinde görevli birine “22 Temmuza kadar taahhüdüm var iken 19 Haziranda geçiş yaptım. Buna cayma bedeli yansıtılması doğru mu, bunu teyit için sisteme bakabilir misiniz” dediğimde “Böyle bir geçiş için cayma bedeli yansıtılmaz. Sözleşmede başka bir ayrıntı varsa bilemem. Numaranızı taşıdığınız için sistemimizden durumunuza bakamam. Çünkü görünmez” dedi. (Merak ettiğim, sözleşmenizde “cayma karşılığında müşteri lehine fiyat yansıtılır” yazıyor. Müşteri lehine durum bu ise varın müşteri aleyhine durumu siz düşünün. Sanırım donuna kadar soyacaklar.)
Durum -pek kısa da olmadı- kısaca bundan ibaret. Cevap verir misiniz, sanmıyorum. Cevap verseniz de ikna edici olur mu bilmiyorum. Yargısız infazda bulunmak istemiyorum ama anladığım kadarıyla tüm GSM operatörleri gibi sizin de mantığınız “Sen misin bizi beğenmeyip hattı değiştiren ve başka GSM’ye giden. O zaman gör gününü” deyip vuruyorsunuz. Nasılsa sizden kaçan öbürüne, öbürlerinden kaçan size geliyor. Al gülüm, ver gülüm…
Hasılı, çoğu vatandaş GSM operatörlerinin bu taşıma işinden muzdarip. Sanırım bir elin parmakları kadar olan GSM operatörlerine mahkum olduğumuzu, GSM operatörleri de biliyor olmalı ki bize vurdukça vuruyorlar. Nasılsa vatandaşın sahibi yok. Bunları denetlemekle yükümlü devletimiz ne mi yapıyor? Ya haberi yok ya da üç maymuna oynuyor.

*15/08/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde