11 Ağustos 2020 Salı

Rektöre Altın Öğütler

Bir rektörümüz daha sistem kurbanı oldu diyeceğim ama sistem işliyor. Sayın rektör, sistemden ziyade acemiliğinin kurbanı oldu. Gördüğüm kadarıyla rektör, eşini işe yerleştirmede acemilik yaptı. Benim rektörlük tecrübem yok ama hayat tecrübem var. Eş ve akraba yahut bir tanıdığını bir yere atamanın kurallarını çok iyi bilirim. Arasaydı "Abi, şu bizimkine bir iş ayarlayacağım, bu işler nasıl oluyor" deseydi yaşça bir büyüğü olarak kendisine yardımcı olmak isterdim. 
Eşekten düştükten sonra akıl veren çok olur ama atama kıstaslarını buraya yazacağım. Her ne kadar iş işten geçmiş olsa da rektörün önü açık. Bugün düştü, yarın tekrar ayağa kalkabilir. Önerilerim işte o zaman işe yarar. Yaptığım sadece rektöre yardımcı olmak değil, diğer üst görevde bulunan insanımıza da bir yol gösterici niteliğindedir. Zira böyle basit şeyler için yetişmiş değerlerimizin düşmesine gönlüm razı olmaz. Çünkü kolay yetişmiyor böyleleri. 
Şimdi rektör oğlumuz nezdinde oğlumuza, kızımıza, eşimize, gelin ve damadımıza, diğer akraba ve tanıdıklarımıza atamalar nasıl yapılır, bunu anlatacağım ki kızımız da dinlesin. Benim de ülkeme katkım bu olsun.
Sayın rektörüm!
Koltukta oturmak ve ikinci dönemi garantilemek ve sonrasında daha da yükselmek için ya yardan vazgeçeceksin ya da serden. Burada ser koltuğu ifade etmekte. Koltuk yardan önce gelir. Ölüm iksiri içip eşine iş vermeyip o koltukta oturmaya devam edecektin. Eşin zaten üniversitenin 'first lady'isi. Senin makamını o da temsil ediyor. Böyle bir temsil varken ne diye daire başkanı yapmaya çalışarak eşinin değerini düşürüyorsun? Ama görüyorum ki aşk senin gözünü kör etmiş. Üniversite yönetiminde duygulara yer yoktur.
Belki de eşine iş vermek suretiyle eve çift maaş girsin istedin. Bunu anlıyorum. Bir rektörlük maaşıyla geçinmek zordur. Ama bunun yolu, yanında eşine iş vermek değil. Tamam, taşıdığı şartlar dolayısıyla eşinizin evde ev hanımlığı yaparak eriyip gitmesine gönlünüz razı olmadı. Onu yanınıza alarak ülkeye bir katma değer üretsin ve ülke faydalansın istedin. Seni anlıyorum ama bunun yolu bu değil ki...
Yahu sen, koskoca bir ilin üniversitesinin bir numaralı adamısın. Protokolde en üst seviyedesin. Eşine üniversitende değil, başka kurumlarda iş ayarlayacaksın. Anladığım kadarıyla eşiniz Arapçayı sular seller gibi biliyor, çatır çatır Arapça konuşuyor. Eşinin, çoğu kimsede olmayan özelliklerine bakınca Göçler İdaresi Müdürlüğü eşin için biçilmiş kaftandır. Çünkü Göçler İdaresi denince bu ülkede Suriyeliler akla gelir. Sizin ilinizde de ikamet eden Suriyeliler vardır. Onların dilinden anlayan, onların sorunlarına çözüm üretmede eşiniz çok faydalı olabilirdi. Hemen Göçler İdaresi bana bağlı değil, hem orada bir müdür var deme. Dinle biraz. Bu durumu bir yemekli toplantıda ilin valisine o değilden açacaktın. Yetinmeyip ilin yetkili sendika temsilcisine bildirecektin. Bununla da yetinmeyip rektör atanmada sana referans olan vekil ve partililere, eşinizin cv'sini yine bir yemekli toplantıda verecektin. Gerisi onların bilebileceği bir şey. Senin hatırını mı yıkacaklardı? Bir bakmışsın, eşin Göçler İdaresi müdürü olmuş, Göçler İdaresindeki müdür de senin üniversitende daire başkanı. Var mı bu işte bir anormallik. Bu atamaya kim ne diyebilir? Burada kazan kazan politikası gütmen gerekirdi.
Yok, ben eşime üniversitemde iş vermek istiyorum diyorsan ilana çıktığın, adrese teslim şartlar akademik personel alımında geçerli. Bu şartlarla eşini üniversitene öğretim üyesi alabilirdin. Kim ne diyebilirdi buna?
Yok, ben illa eşimi başkan yapacağım diyorsan bunun da yolu şartlara ilave olarak sözlü mülakat idi. Biliyorsun, personel alımlarında bugünlerde kıstas sözlü mülakattır. Bunun için tek yapacağın, il bünyesinde bir sözlü mülakat komisyonu kurmaktı. Komisyon seçiminde üyelerin haktan ve adaletten ayrılmayan, ehliyet ve liyakata önem veren kişilerden olmasına özen gösterecektin. Nerede bulacağım böylelerini deme. Ararsan bulursun. Mesela MEB bu konuda çok maharetli. İl MEM'den yardım isteyebilirdin. Müdür de sana 2014 yılından beri müdür ve yardımcı alımlarında epey mesafe kat etmiş şube müdürlerinden istemediğin kadar verebilirdi. Komisyon, işi sıkı dokuyarak adrese teslim alım yapardı. Belki eşinize tam yüz vermeyebilirdi ama puanın 99 küsur olacağından ve bu puanın emsallerine fark atan bir puan olacağından emin olabilirdin. Eşinin birincilikle kazanmış puanı önüne geldiğinde eşinin FETÖ vb yapılarla bağının araştırılması için YÖK'e, emniyete, MİT'e bir yazı yazacaktın. Buralardan temiz raporu geldikten sonra eşinin, üniversitende göreve başlatılmasının önünde bir engel kalmazdı. 
Gördüğün gibi tereyağından kıl çeker gibi oldu. Zaten istediğin de bu değil miydi? Gecikmiş de olsa adalet böylece yerini bulmuş olurdu. Tüm bu sürece kim ne diyebilirdi? Ama sen kestirmeden gitmek istedin, devletin yerleşmiş ve yerleştirilmeye çalışılan atama kültürünü görmezden geldin. Kusura bakma ama devlet, kendisini çiğneyen ile çalışmaz.


2 yorum:

  1. Dile düşmek kadar kötüsü yok vesselam.

    YanıtlaSil
  2. As. Maalesef öyle. Allah kimseyi bu duruma düşürmesin. Ayıplamaya gelmez.

    YanıtlaSil