114
süreden ibaret Kur’an’ı Kerim’in 110.süresi; halk arasında “İzâ câe” diye de
bilinen, içinde “yardım ve zafer” anlamlarına
gelen “nasr” kelimesi geçtiğinden dolayı “Nasr Süresi” olarak isimlendirilir.
Bu süre, Mekke’nin Fethi esnasında Mekke’de nazil olmasına rağmen hicretten
sonraki dönemi kapsadığı için Medeni sürelerden biridir. Namazlarda sık sık
okunduğu için namaz süresi olarak da bilinir. Müfessirlere göre bu süre, son
inen ayetlerden biridir. Belki de inen en son süredir. Hatta bu süre geldiği
zaman bazı sahabelerin, “Peygamberin görevini tamamladığını ve vefatının yaklaştığını”
çıkardıklarından dolayı hüzünlendikleri belirtilir. Üç ayetten oluşan kısa bir süre olmasına
rağmen süre, bize önemli mesajlar vermektedir.
Sürenin
mesajına geçmeden önce peygamberimizin hayatına kısaca değinmek istiyorum.
Herkesin sevip saydığı ve güvenilir bildiği Hz Muhammed, peygamber olarak görevlendirildiğini
açıkladığı ve Mekke müşriklerini tevhide çağırmaya başladığı andan itibaren bu
davayı boğmak için Mekke’nin yerleşik düzeni, her yolu denedi. Emellerine
ulaşmak için Hz Muhammed’i öldürmeyi bile göze aldılar ve peygamberimiz,
gözyaşları içerisinde çok sevdiği memleketini ve yeryüzünün ilk mabedini terk
ederek hicret etmek zorunda kaldı. Mücadele Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarıyla
devam etmiştir.
Böyle
bir atmosferde Peygamber, kovulduğu Mekke’yi 630 yılında fethetmiş ve Allah’ın
evini putlardan temizleyerek Kabe’yi yeniden tevhidin merkezine dönüştürmüş,
kendisine karşı çıkan ve her türlü kötülüğü yapan ileri gelen azılıları da
affetmiştir. Mekke’nin Fethi ile birlikte sürede de belirtildiği gibi İslamiyet
tüm Arabistan bölgesinde yayılmış ve insanlar grup grup İslam ile şereflenmişlerdir.
Peygamber,
610 yılında tek başına çıktığı zorlu ve kutlu yolculuğunu Mekke’nin fethi ile taçlandırmış;
kendisine karşı çıkan, kendisini ve savunduğu değerleri boğmaya çalışanları
dize getirmiştir. Bundan büyük başarı ve zafer olur mu? İnanmışlığın zaferidir
bu. Allah’ın yardımıyla bu başarı ve zaferi elde eden Hz Muhammed ne kadar
sevinse yeri değil mi? Zira hak etmiştir. “Heyt be! İşte bu kadar, herkesi dize
getirdim” demesi lazım.
Şimdi
bu açıklamalar çerçevesinde sürenin anlamına bir bakalım:
1. “Allah’ın
yardımı ve zaferi gelip de
2. İnsanların
bölük bölük Allah’ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit,
3. Rabbine
hamt ederek onu tespih et ve ondan mağfiret dile. Çünkü o, tövbeleri çok kabul
edendir”.
Allah
bu süre ile Hz Muhammed ve onun takipçisi bizlere, bir zafer ve başarı elde
ettiğimiz zaman nasıl davranmamız gerektiğinin yolunu gösteriyor: “Bir zafer ve
başarı elde ettiğiniz zaman size düşen, ‘Önce Allah’a hamt etmek ve onu noksansız
sıfatlarla tespih etmektir’. Ayrıca bu
zaferi elde ederken hata ve yanlış yapmış, büyüklenmiş, orantısız güç
kullanmış, bilerek veya bilmeyerek ya da aşırı sevinerek bazılarını üzmüş vs.
olabilirsiniz. Burada yapmanız gereken, Allah’tan bağışlanma dilemek ve ona tövbe
etmektir. Allah sizin içinizi ve yaptıklarınızı çok iyi biliyor. Şayet tövbe
ederseniz Allah bunu kabul eder. Çünkü o, tövbeleri çok kabul edendir”.
Niyetim
Nasr süresinin tefsirini yapmak değil, siyaset hiç değil. Sürenin vermek
istediği mesajı hatırlatarak ince bir dokunuş yapmaktır. Umarım dokundurabilmiş
ve sürenin mesajını doğru aktarabilmişimdir. Bunu yapabildi isem ne mutlu bana!
Yok, ne demek istediğim anlaşılamamışsa bu, benim eksikliğimdendir.
Bu
süreye uygun bir anekdotla yazımı nihayete erdirmek istiyorum. Zira bana göre sürenin
vermek istediği mesajı anlatan en güzel bir anekdottur: 1994 Mahalli
seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan, dişli rakiplerin ve ağır topların olduğu bir
yarışta İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığına adaylığını koymuştu. Seçim
zamanında yapılan açık oturumlarda, kendisine pek şans verilmeyen Erdoğan da
ekranlara rakipleriyle birlikte davet edilmişti. Kanal ve sunucuyu şu anda
hatırlamıyorum ama programı bitirmeden önce sunucu, adaylara “Seçimi kazanır ve
İstanbul’u alırsanız, belediye başkanı olarak ilk icraatınız ne olacak”
şeklinde bir soru sormuştu. Diğerleri ne cevap verdi, hatırlamıyorum ama
Erdoğan’ın verdiği cevap sanki bugün söylemiş gibi aklımda: “İstanbul’u
kazanırsam, ilk icraatım Allah’a hamt etmek olacak” demişti. Allah
cümlemizi sürenin mesajını anlayan ve ona göre hareket edenlerden eylesin.
*27/07/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
*27/07/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder