Bursa'da bir kamu kurumunun müdürü,
iddiaya göre odasına bayan memurunu çağırıyor ve ona "Maşallah, çok
güzelsin, fıstık gibisin" diyerek kalçasını elliyor. Gözyaşlarına
boğulan genç memur, olayı önce arkadaşlarına anlatmakla da kalmayıp sorunu
yargıya taşıyor. Bursa 5.Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 'basit cinsel
saldırı’ davasında kurum müdürü, mahkumiyete çarptırılıyor. Sanık müdür,
kararı temyiz ediyor. Yargıtay 14. Ceza Dairesi, kalçaya elleme yoluyla
gerçekleştirildiği iddia edilen cinsel saldırı olayında müdürün babacan tavırla
hareket edip etmediğinin yeterince araştırılmadığına dikkat çekerek “Sanığın
aynı yerde birlikte çalıştığı mağdurenin vücuduna dokunması şeklindeki
eyleminin, cinsel amaçla gerçekleştirildiği hususunun şüphede kaldığı ve mevcut
haliyle cezalandırılmasına yeter başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından,
isnat edilen suçtan beraatı yerine, yazılı şekilde mahkumiyetine karar
verilmesi kanuna aykırıdır. Sanık avukatının temyiz itirazları bu itibarla
yerinde görüldüğünden, hükmün bozulmasına oy çokluğu ile karar veriyor. Karar
bu şekilde kesinleşiyor. Çünkü Yargıtay, yargılamalarda son sözü söyleyen nihai
mercidir.
Sanık müdürü temize çıkaran bu kararı
gazetelerden okumuşsunuzdur. Öyle zannediyorum, televizyonlar da haber olarak
verilmiştir. Konuyu ve meseleyi hala anlayamadıysanız bu meseleyi bir de benden
dinleyin.
Haberi okuyunca pes doğrusu, bu kadar da
olmaz diyecektim. Bereket demedim. İyi ki yargımız var, iyi ki kanuna aykırılık
var dedim. Çünkü koskoca müdür, emri altındaki bir memurenin iftirasına yok
yere kurban gidecekti. Müdür ne demiş, bir bakalım. Maşallah demiş. Ne var
bunda? Adam, memuresini kem gözlerden korumak için maşallah demiş. Çok güzelsin
demiş. Ne desin başka? Çok çirkinsin mi desin? Üstelik memuresinin güzelliğini
de fıstığa benzeterek edebiyatını konuşturmuş. Teşbih efendim bunun adı
teşbih... Ne yani zakkum gibisin mi desin… Müdür bununla da yetinmeyip
kızımızın kalçasına bir dokunmuş. Ne var bunda? Kızımız, müdürünün bu
iltifatına “teşekkür ederim müdürüm” diyeceği yerde önce ağlamış, ardından
arkadaşlarına anlatmış, bununla da yetinmeyip soluğu mahkemede almış. Yerel mahkeme
de bir şey biliyormuş gibi bu masum olayı “basit cinsel saldırı”
olarak görüp koskoca müdürü cezaya çarptırıyor. Bereket nihai merci; kadının
anlayamadığı, yerel mahkemenin de kadının dümen suyuna girdiği bu konuda olayı,
“babacan bir
tavır var” diyerek çözüyor. Kadın, yerel mahkeme ve ben, kötü niyetli
olunca aklımıza neler geldi neler! Nedense bu işin babacan bir tavır
olabileceği hiç aklımıza gelmedi. Bursa’da hakimler varsa Ankara’da da var.
Eskiden yanlış hesap Bağdat’tan dönerdi. Şimdi Ankara’dan dönüyor. İyi ki
varlar. Değilse böyle babacan bir tavra ceza verip cümle aleme rezil olacaktık.
Neyse biz bunu boş verelim de şuna kafa yoralım: Bu babacan tavır, ileri boyuta
taşınmış olsaydı, Yargıtay bu durumda ne karar verirdi? Ben şu anda her ne kadar
perşembenin gelişi çarşambadan belli idiyse de bu kıt aklımla sonucu
kestiremiyorum.
Hasılı, bundan sonra karşıt bir cinse,
cinsel içerikli bir söz söyleyeceğiniz veya bir yerini özellikle kalçasını
elleyeceğiniz zaman bu yaptığınızın cinsel tacize girip girmeyeceği endişesini
taşımayın. İçiniz rahat olsun. Zira elinizde kapı gibi herkesi bağlayan emsal
bir Yargıtay kararı var. Tüm bu eylemleri yaparken tek dikkat edeceğiniz husus,
bu işi babacan bir tavırla yapmaktır. Ötesini merak etmeyin. Yine de ne olur ne
olmaz der, bu konuda bir korku yaşarsanız, bu nihai kararın bir kopyasını
cebinizde taşıyın. Bir taciz iddiasıyla masumluğunuza yanlışlıkla bir halel
gelirse polise, yerel mahkemeye ve devletin diğer yetkililerine “Ben bu işi
babacan bir tavırla yaptım. Bu da belgesi” deyip gösterin. Kim, ne diyebilir bu
durumda…
Bu karardan çıkaracağımız sonuç; kimin,
kime, neyi, nerede, ne niyetle yaptığı bir güzel anlaşılmadan bundan sonra
kendisine taciz edildiği iddiasıyla hiçbir mağdure, koskoca müdürüne veya bir
başkasına iftira atarak mahkemede soluğu almasın ve adalet dağıtan yargımızı
boşu boşuna meşgul etmesin. Lütfen, istirham ediyorum. Bu işin şakası yok. Yok,
kalçanıza dokunulmasının ne amaçla olduğunu hala anlayamadıysanız, mahkemeye
gitmeden önce zanlıya “Bu işi ne amaçla yaptın” diye bir sorun. Bir şey
kaybetmezsiniz. Eğer adam, mesele bildiğin gibi değil, ben bu işi babacan bir
tavırla yaptım derse içiniz rahat olsun ve işinize yoğunlaşın. Zira kötü bir
durum yok. Hala ben bu meseleyi anlayamadım diyorsanız, lütfen içinizdeki kötü
düşüncelerden uzaklaşın. Bilin ki şeytandandır o.
*08/07/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
*08/07/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder