![]() |
1 No'lu Resim |
![]() |
2 No'lu Resim |
Zamanın büyükleri gölgesinden birileri faydalanır, gelecek nesle oksijen
kaynağı olur diye boş bulduğu, uygun yere ne bulduysa dikmiş.
Onların diktiği yerleri biz parsel parsel satıp evler dikmişiz. Ev
dikmişsek yol da açmışız.
Ev ve yol yaparken de önümüze çıkan ne engel varsa biçmişiz.
Bereket ki geç de olsa ağaç duyarlılığımız oluşmuş olmalı ki yolun
ortasında kalan ağaçlara dokunmamışız.
Yürürken çektiğim; yıllara, çağlara, yollara meydan okuyan yıllanmış
ağaçlardan örnekler göreceksiniz: Yeşiliyle nam salmış Meram ilçesi, Aşkan
Mahallesinden...
Resimlerde gördüğünüz gibi ağaçların bazısı, sokak/yol ortasında kalmış.
Belediye sulamak için etrafını çevirmiş, diğer taraflar asfaltlanmış. Yol
trafiğe açık.
Belediye bu ağaçların her birine plaka gibi bir bakım numarası vermiş.
![]() |
3 No'lu Resim |
![]() |
4 No'lu Resim |
Yol
ortasında kalmış bazı ağaçlar kavşak görevi görüyor. Doğal bir kavşak olmuş.
Konacak
başka bir yer bulunamamış gibi kavşak görevini meccanen üstlenmiş asırlık
ağacın yanına çöp konteynırı
gömülmüş. Nasılsa dilsiz, sesini çıkarmıyor. Off, pis kokuyor da demiyor.
![]() |
5 No'lu Resim |
İçi oyulmuş, içten içe çürümeye yüz tutmuş bu ağaç, ihtiyacı
varmış gibi konteynıra ve içindeki atıklara oksijen veriyor durmadan. Çöp konteynırının dışında kavşak ağaca trafik işaretleri,
yönlendirme levhaları ve NEÜ Rektörlüğünü işaret eden levha da sıkıştırılmış.
Haliyle kavşak olmak kolay mı?
Merak ettiğim, Rektörlük binasının olduğu yerde üniversitesinin hiçbir
bölümü yok. Bu Rektörlük niçin kampusunda, öğrenci ve üniversite personelinin
arasında değil? Acaba rektörlük veya rektör demek eğitim ve öğretimden bağını
koparmış, sadece protokol takılan ve temsil görevi gören demek midir? Bana göre
rektörlük öğrencisi, binaları ve akademisyeniyle iç içe olmalı.
![]() |
6 No'lu Resim |
Bir ağaç var ki mülk sahibinin bahçe duvarının tam ortasında kalmış.
Asırlık ağacın bir kısmı mülk sahibinde, çoğunluğu da kaldırımda kalmış. Yani
ağaç iki beton arasına hapsedilmiş ve özgürlüğü elinden alınmış durumda. Bu
ağaç aynı zamanda parselin sınır görevini görüyor. Mal sahibi ihata duvarını beş
cm içeriden çekse ağaç iki duvar arasında kalmayacak. Herhalde çok zor değil
bu. Hem de sadakayı cariye olur. Olur mu? Niye versin? Değil beş cm, bir cm
bile vermez. Bu ağaç bu durumda sulanır mı? Sulansa su tutar mı? Bu da ayrı bir
dert. Ağaç dile gelse de ne çektiğini bize bir anlatsa.
Yol ve kavşaklarda gördüğüm bu asırlık ağaçlara bakım numarası veren belediye, vakti geldiği zaman ağaçları budamış ise de bakım eksikliği gördüm. Çoğu ağacın dibinde biten otlar yolunmadığı gibi otlar kurumuş. Sanırım zaman zaman sulanmıyor. Personel, malzeme ve maddi imkanlar yönünden yeterli durumda olan belediyeler için korumaya alınmış bu ağaçların bakımını yapmak çok zor olmasa gerek. Sadece dert edinmek gerek diye düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder