Gece
11 suları. Yürüyorum yine. Erimemekte inat eden bu göbek yerinde durduğu
müddetçe de yürümeye devam edeceğim ve gördüklerimi sizinle paylaşacağım.
Meram
Yeni Yola çıkayım diye Fatih Caddesinden Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesine
doğru giden Ortaırmak Sokağına saptım. Sokak demişsem de cadde gibi işlek bir
sokak burası. Çoğu, hastaneye gitmek için bu yolu kullanır.
Hava
serin. Hafif bir rüzgar ediyor. Çoğunluk ya parklara akın etmiş ya da evlerine
çekilmiş olmalı. Anlayacağınız yürümeme müsait bir ortam var. Daracık
kaldırımlar da benim, yollar da.
Mehmet
Beğen Ortaokulunun önüne vardığımda bu sessiz ortamı, hastane tarafından hızla
gelmekte olan iki mobilet bozdu. Bir taksinin sağ ve solundaki farlar
mesafesinde yan yana yarış yaparcasına giden iki mobilet. Bana kadar gelen ses
sadece mobilet sesi değil. Mobilet üstündekiler on parmağında on marifet misali
şarkı da söylüyorlar. Koro halinde söyledikleri şarkı, mobiletlerin seslerini
de bastırıyor. Bir an için ilahi mi söylüyorlar diye düşündüm. Değil. Düpedüz
şarkı. Yanımdan geçip giderlerken kaç kişiler diye saydım. Her birinde üçer
kişi olmak üzere toplam altı kişiler. Seslerini tüm mahalle duyacak şekilde
şarkılarını söylemeye devam ederek yanımdan geçip gittiler. Bu arada bana ve
kaldırım üzerinde duran iki gence de bakmayı ihmal etmediler. Onlar, efkârlı
efkârlı söylemeye devam ederlerken biz de arkalarından ne oluyor, bunlar da kim
diye baka kaldık.
Görünüşe
bakılırsa mobilet üzerinde gezinirken sesli şarkı söylemeye alışkınlar. Demek
ki bu işi sürekli yapıyorlar. O kadar tecrübeliler ki bizi gördükleri halde
seslerini kısmadıklarına göre utanmayı da atmışlar artık. Mahalleli, rahatsız
olurmuş öyle bir dertleri zaten görünmüyor. Niyetleri sanat olunca ortam,
rahatsızlık verme ve utanma düşünülmez artık. Hızla geçip gittikleri için icra
ettikleri sanattan yeterince faydalanamadım. Çünkü dolaşıyorlar. Biraz da başka
mahalle, cadde ve sokak sakinleri faydalansın niyetindeler.
Hangi
şarkıyı söylediklerini sormayın bana. Zira şarkı kültürüm yok. Ki olsa da
bilemezdim. Çünkü başka bir dilden söylüyorlardı.
Mobiletteki
gençlerin kimler olabileceğini teyit amaçlı kaldırımdakilere bunlar, şuralı mı
dedim. "Evet, başka kim olabilir" dediler. Yani yabancı uyruklu
gördüklerim. Hangi uyruk demeyin. Söylemeyeceğim. Adım yabancı düşmanlığına
çıkar. Bazılarımız da uyruklarından hareketle o millete toptancı davranır ve
topa tutar. Bunlar hep böyle zaten, der en hafifinden.
Gecenin
bir vaktinde şahit olduğum bu vakayı garipsedim. Hatta kaldırımdaki gençlere de
“Adamlardaki rahatlığa bakın. Siz böyle yapabilir misiniz, dedim.
"Yapamayız abi" dediler. Ne biçim gençsiniz? Görün de örnek alın,
dedim ve geçip gittim.
Bu
ülkenin yerlisiyim. 56. yılımı devirdim bu ülkede. Buna rağmen yabancı
uyruklu bu gençler gibi bu ülkenin caddesinde, sokağında, çarşı, pazar ve
mahalle aralarında sesimi salarak ne bağırdım ne de şarkı söyledim. Zira edebim
müsaade etmez. Tamam, bu ülkeyi evleri bilsinler. Rahat davransınlar. Ama bu
kadar rahatlık fazla değil mi? Pes doğrusu!
*13/06/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
*13/06/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder