Bugünlerde
ne haber izliyorum ne de gazeteleri takip ediyorum. Yaptığım tek şey, yazdığım
yazılar yayımlanınca sosyal medyadan onları paylaşıyorum. Paylaşımların altına
yorum yazılırsa onlara cevap yazıyorum. Önemli bir gündem var mı diye bazı
paylaşımlara göz atıyorum. Rutin paylaşımları görünce gündemde anormal bir
durum yok diyorum. Bazen de bir köşe yazısı olmayacak şekilde kısa yazılar
yazıp paylaşıyorum. 6 Haziranda Ayasofya ile ilgili şu paylaşımım da onlardan
biri. Bu paylaşımım da gündeme dair olmuş. Zira 8 Haziran tarihli
gazetelere bir göz attığımda gündemde Ayasofya konusunun olduğunu gördüm. Önce 6
haziran tarihli paylaşımıma bir göz atalım:
"Ayasofya'nın
yeniden camiye dönüştürülmesi birçok Müslüman'ın en büyük hayali…
Açılsın,
açılmasın tartışmalarına rağmen müze statüsünü koruyor. Sanırım Hıristiyan dünyadan
gelecek tepkiden çekiniliyor.
Aslında
Müslümanların namaz kılacak yer sorunu yok. Zira Müslümanlara göre her yer
namazgahtır. Salgın dolayısıyla camilerde namazları tam olarak kılamadığımız
bugünlerde her bulduğumuz boşlukta cemaatle namaz kılabiliyoruz. Buna rağmen
Ayasofya'nın cami olarak yeniden açılmasının sembolik bir anlamı var.
Benim
bu konuda şöyle bir önerim var. Bu öneri hem Müslümanları hem de Hıristiyanları
memnun edecek bir orta yol olabilir: Ayasofya cami olarak açılır. Burası 6 gün
Müslümanlara cami olarak hizmet verir. 7.gün yani pazar günü ayin için
Hıristiyanlara tahsis edilir. Müslümanlar, şükür bugünleri de gördük. Fatih'in
vasiyeti yerine getirildi der. Hıristiyanlar da Ayasofya'da yüzyıllar sonra
ayin yapabildik diye sevinir. Bu durum, dinlerin ve müntesiplerinin hoşgörüsüne
de güzel bir örnek olur."
Bu
paylaşımın altına da "Siz ne dersiniz bu konuda?" yazdım. Paylaşımdaki
önerime olumlu tepkiler aldım. Bir kısım takipçi de seviyeli bir şekilde şu
şekil eleştiri ve endişelerini dile getirdi: "Bir gün kilise olarak
kullanılacaksa cami olarak açmanın anlamı kalmaz", "Ayasofya, fethin
sembolüdür ve kılıç hakkıdır. Mekke'de bir saatliğine put sergilenir mi ki
burada ayin yapılsın", "Atamızın vakfiyesine rağmen 90 yıldır taviz
veriyoruz. Tavize gerek yok", "Egemenliğimizin sembolüdür",
"Bir hanımın iki kocası olur mu", "Müslümanlar Hz İsa'yı
peygamber kabul ettiği için Müslümanların kilisede namaz kılmaya hakkı vardır.
Hıristiyanların camilerde herhangi bir hakkı yoktur", “Biz Hıristiyan/
katil âleminin ağzına bakar, rızalarını gözetir ya da tepkilerini kollarsak hiçbir
zaman Ayasofya açılmaz.”, "Ayasofya,
bize zafer diye yutturdukları Lozan’ın gizli maddeleriyle müzeye çevrildi.
Fatih'in emaneti amasız, fakatsız aslına yani camiye dönüştürülmeli, nokta”,
"Fethin anlamı bozulur, kılıç hakkı var”, "Üstü camii, altı kilise
olmaz.", "Bu dediğiniz İslam'a aykırı. Tarihte hiç örneği olmamış,
Müslüman bir memlekette bir mekan hem cami hem kilise olmaz.",
"Ayasofya için böyle bir çözümün uygun olmadığını düşünüyorum zira
Ayasofya vakfiyesi buna engeldir,”.
Getirdiğim
öneri ile Ayasofya, cami olarak ibadete açılsa bu durumun egemenliğimize, kılıç
hakkına, Fatih'in emaneti ve vakfiyesine bir halel getireceğini düşünmüyorum.
Ayin yapmaları için bir gün Hıristiyan tebaaya camiyi tahsis etmenin İslam dini
açısından bir sakıncası olmadığı gibi taviz verdiğimiz anlamına da gelmez.
Çünkü peygamberimizin uygulamasında buna dair bir örnek vardır: Kendisini
ziyarete gelen Necran Hıristiyanları, ayin yapmak istediklerini söyleyince peygamberimiz
onlara Mescidi Nebi'yi açmıştır. Hem peygamberimizin uygulaması hem bizim
Hıristiyanlara camiyi bir gün tahsis etmemiz İslam'ın hoşgörüsüne de güzel bir
örnek olur ve dünyaya da iyi bir mesaj vermiş oluruz. Hıristiyanların
kiliselerinde resim var, bu durumda ne yapacağız denirse teknolojinin bugünkü
geldiği durumdan faydalanabiliriz. Ayasofya’nın orijinalliği bozulmadan resimli
yerler dijital tablolarla kapatılabilir.
Açılsın,
açılmasın, müze olarak kalsın tartışmalarının, önceki yıllara oranla daha bir
hız kazandığı bugünlerde, sanırım Ayasofya’nın yeniden camiye dönüştürülmesi, hiç
olmadığı kadar ciddi bir şekilde düşünülüyor. İnşallah açılır ve bu konu bir daha
tartışma konusu olmaz.
Bazıları
tepki gösterse de burada şunu söylemeden geçemeyeceğim: Bir yer fethedildiğinde
cami olsun, kilise olsun veya havra olsun, mabetlerin ilk yapıldığı şekliyle
hizmet etmeye devam etmesini savunuyorum. Yani ne cami kiliseye ne de kilise
camiye dönüştürülsün. Burada Hıristiyanlar Kurtuba Camiini 1236’da kiliseye
çevirmişler, onlar yapıyorsa biz de yaparız denebilir. Onların bu yaptıkları
doğru değildir. Üstelik onlar bizim öğretmenimiz olamaz.
Geçmiş
işgal veya fetihlerde, gücü göstermek için camiler kiliseye, kiliseler camiye
dönüştürüldü diyelim. Camiye dönüştürülen Ayasofya’nın cami olarak 500 yıl
hizmet ettikten sonra bu caminin müzeye dönüştürülmesini hiç anlayamıyorum ve
doğru bulmuyorum.
***15/06/2020 tarihinde Pusula haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder