“İsveç’te
yaşayan 47 yaşındaki Emrullah isimli vatandaşımız, kovid-19 testi pozitif
çıkmasına rağmen tedavi edilmeyip evine gönderilir. Evde ateşi yükselir, nefes
darlığı çeker. Bu durumdan endişe eden ailesi, hastaneyi arar ama tedavi için
hastaneden bir dönüş yapılmaz. Babalarının bu durumundan endişe eden çocukları,
durumu sosyal medyadan paylaşarak Türkiye’den yardım isterler. Sağlık Bakanı duruma
kayıtsız kalmaz ve aile için ambulans uçak tahsis eder, hastayı ve çocuklarını
İsveç’ten getirterek tedavi altına alınmasını sağlar.”
Özetlemeye
çalıştığım bu haberden çoğunuz ya televizyonlardan ya da sosyal medya
aracılığıyla haberdar olmuşsunuzdur. Bu haber üzerine görüşlerimi yazmak
istiyorum:
1. Sosyal
medya her geçen gün etkisini artırmaktadır. İsveç’te meydana gelen bir olaydan anında
haberdar olunabiliyor, cevap yazılabiliyor ve çözüm üretilebiliyor. Aile,
hastayı Türkiye’ye getirmek için resmi makamlara başvursa önlerine bir sürü
prosedür konur, çözüm bu kadar kısa sürede olmazdı. Bu da sosyal medyanın
gücünü göstermektedir.
2.
Türkiye Cumhuriyeti’nin İsveç’teki
vatandaşına ambulans uçak göndermesi göz yaşartan türden bir muameledir. Vatandaşına
bizim için değerlisiniz, emrinizdeyim mesajı vermektir bu. Şimdilerde bizim
ülkemizin yaptığı bu hizmeti daha önce AB ülkelerinin yaptığını duyardık. Bir
gün bizim ülkemizin de böyle hizmet yapacağı, kimsenin aklının ucundan bile geçmezdi.
Üstelik TC’nin bu yaptığı ilk değil. Devlet bu tür yardımlara bigane kalmıyor,
masraftan kaçınmıyor. Demek ki istenince oluyormuş. Bu durum ülke yöneticilerinin
vatandaşına verdiği değeri göstermekle beraber aynı zamanda devletin gücünü de
göstermektedir.
3. Türkiye
devleti yetkililerinin, dışarıda yaşayan vatandaşlarının tedavisi için her
türlü imkanı sunmasını, takdire şayan görmekle beraber hastanın Türkiye’ye getirilmesi
eyleminin en son çare olması gerektiğini düşünüyorum. Pekala Sağlık Bakanımız,
İsveç Sağlık Bakanını arayarak hastanın İsveç’te tedavi edilmesi için
girişimlerde bulunabilirdi. Bu girişim, Türkiye Cumhuriyeti’nin gücünü
göstermesi bakımından önemli olurdu. İsveç
Hükümeti hastayı ölüme terk eder ve hastanın tedavisi için ilgilenmezse o zaman
hastanın Türkiye’ye getirilmesi ve burada tedavi edilmesi gündeme alınabilirdi.
4.
Covid-19 testi pozitif çıkan
vatandaşımıza İsveç devletinin bakmadığı durumu söz konusu değil. İsveç devleti, koronavirüs salgını için tedbir
almayan, karantina uygulamayan dünyadaki birkaç ülkeden biri. “İsveç hükümeti,
koronavirüsle mücadelede hemen hemen tüm Avrupa ülkelerinden farklı bir
strateji izliyor. Ülkede sokağa çıkma kısıtlaması uygulanmıyor; restoranların
ve barların gerekli hijyen kurallarına uymaları koşuluyla açık
kalabileceklerini açıklanırken, okullar da tatil edilmedi. Hükümet tam olarak
adlandırmasa da İsveç'in 'sürü bağışıklığı' stratejisi izlediğini düşünenlerin
sayısı oldukça fazla.” (BBC/Türkçe)
5. İsveç,
bu sürü bağışıklığı stratejisi ile hastalığı yener mi yenemez mi, bu yaptığı
doğru mu, yanlış mı bilmiyorum ama bana göre koronavirüs sonrası İsveç,
ekonomik yönden çökmeyen ve ekonomik yönden karlı çıkacak birkaç devletten biri
olacak görünüyor.
***28/04/2020 tarihinde Barbaros Ulu adıyla Pusula haber gazetesinde yayımlanmıştır.
***28/04/2020 tarihinde Barbaros Ulu adıyla Pusula haber gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder