Yaşadığımız bu
olağanüstü halin bizim için sevindirici yanları: Hasta sayısı artmasına rağmen
hastanelerimiz dimdik ayakta, hastalığa yakalanma riskine rağmen sağlık
çalışanları, fedakarca görevlerinin başında, iyileşen hasta sayımız her geçen
gün artmakta, Sağlık Bakanı konusuna hakim, işin ciddiyetini bilen Bilim Kurulu
yerinde yeni tedbirler önermekte, vatandaşın ekseriyeti evde kalma, sosyal
mesafeye riayet etme ve maske takmada duyarlı; alınan tedbirleri uygulamada, yeni
kararlar almada ve kriz yönetiminde devlet başarılı; tıbbi cihaz, maske başta
olmak üzere ülke, mal ve erzak temininde sıkıntı çekmemekte.
Salgının bizi üzen
yanları ise hastalığa yenik düşen insanlarımızın olması ve belirsizliğin daha
ne kadar süreceğinin bilinememesidir. Yaşamakta olduğumuz bu olağanüstü hal ne
zamana kadar böyle devam edecek? Devletin ve milletin bu çilesi ne zaman sona
erecek? Dahası, salgın sonrası bizi nasıl bir hayat ve gelecek bekliyor, bunu
da bilmiyoruz. Zira bu puslu havada burnumuzun ucunu görebildiğimiz yok.
Çoğu iş sektörü durmuş,
çoğunluk evlerine çekilmiş ve millet olarak sıtmaya razı olmuş şekilde
hayatımızı yaşarken normal hayata yeniden merhaba diyebilmek için aldığı bir
dizi tedbirler üzerine devletin, yeni radikal tedbirler alıp yürürlüğe koyması
lazım:
*Hafta sonu uygulanan
sokağa çıkma yasağı 14 güne çıkarılmalıdır. Tarım, eczane, hastane, fırın ve
zorunlu birkaç sektör elemanı dışında bu yasak herkese uygulanmalı. Zaruri
ihtiyaçları gidermek için yeterince vefa grubu, güvenliği sağlamak ve yasağın
tam uygulanabilmesi için polis ve jandarma görevinin başında olmalıdır. Bu süre
zarfında evinde yüksek ateş, öksürük ve yorgunluk gibi koronavirüs belirtisi yaşadığını
telefonla yetkililere beyan eden kişilerin, hastanede tedavi altına alınması
sağlanmalıdır. Hastalar bu şekil tedavi altına alındıktan sonra evinde 14 gün
boyunca bir semptom geçirmeyenler, 14 günün sonunda sokağa çıkabilmeli ve işine
kaldığı yerden devam edebilmeli. Yani normal hayata geçilmeli. Çalışma esnasında
hastalığın yeniden nüksetmemesi ve yeni bir salgına sebebiyet vermemesi için
sosyal mesafeye aynen riayet edilmeli ve yakın mesafe çalışmak zorunda kalanlar
maske takmaya devam etmeli.
*Salgında önemli bir
görev ifa eden Bilim Kurulu, ardından kurulan Toplum Bilimleri Kurulu gibi
stratejistlerden müteşekkil bir kurul daha kurulmalıdır. Bilim Kurulu,
hastalığı minimuma indirmek için öneriler sunmaya devam etsin. Toplum Bilimleri
Kurulu da uygulamaya konacak kural ve tedbirlerin nasıl olması gerektiği
konusunda görüş bildirsin. Yeni kurulacak stratejist kurulu da salgın sonrası
bizi ve dünyayı ne bekliyor? Hayatımızda ne gibi değişiklikler olacak? Bize
nasıl bir dünya dayatılacak? Kurulacak bu yenidünya düzeninde bizler ne
yapabiliriz? Devlet ve millet olarak üzerimize ne gibi görevler düşüyor gibi sorulara
cevap aramalı, devlete görüş bildirmeli ve öneriler sunmalıdır. Açıkçası böyle
bir kurula ihtiyaç vardır. Çünkü bize evde kal diyenlerin evlerinde
kalmadıkları, yenidünya düzeni üzerinde çalıştıkları dünyanın malumu. Yarın
salgın sonrası apışıp kalmayalım. ***25/04/2020 tarihinde Barbaros Ulu adıyla Pusula haber gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder