Yaşadığımız olağanüstü
durumun ülkemizden defolup gitmesi için destek amacıyla camilerimizde yatsı
ezanının akabinde dua edilmeye başlandı. Bu duayı dinlemek ve amin demek için
birkaç defa pencereyi açtım. Olmadı, terasa çıktım, yine olmadı. Çünkü yapılan
duaları doğru dürüst anlayamadım. Çünkü bir ve birkaç camide ezan okunmaya
devam ederken diğeri duaya geçmiş oluyor. Duayı dinlemeye odaklansam kulağıma
ezan sesi geliyor, ezana kendimi vermeye kalksam kulağıma dua sesi geliyor, hem
de birkaç yerden birden. Çünkü yürüyüş mesafesiyle evime aynı mesafede olan 4
cami var. Her birinden okunan ezanı da aynı şekilde duyarım. Aynı saatte
başlamayan ezanların biri bitmeden diğeri başlıyor. Hepsi aynı vakitte başlasa
da aynı anda bitmiyor. Müezzinlerin kimi ezanı uzun okurken diğeri daha kısa
okuyabiliyor. Bu demektir ki okunan ezan sesleri de birbirine karışıyor. Az
daha uzakta okunan ezan sesleri de geliyor evime kadar.
Burada okunan ezan ve
sesinden rahatsız olduğum anlaşılmasın. Böyle bir şey söz konusu olamaz.
Ezanlar bu ülkede namaz vaktinin girdiğini bildirdiği kadar birliğin de
göstergesidir. İslam bu ülkede kaldığı müddetçe ezanlar da okunmaya devam
edecektir.
Bu meseleyi konu
edinmemin nedeni, ezan ve duadaki düzen, daha doğrusu düzensizliğedir.
Neredesin merkezi ezan dedim içimden. Nasıl aramazsın merkezi ezanı ve duayı… Unutanlar
için hatırlatayım. Bu ülkede 1995’li yıllardan itibaren 15 yıl kadar ezanlar ve
vaazlar merkezi olarak okundu ve yapıldı. Diyanet’in 2012-2016 stratejik
planında ezan ve vaazların merkezi olmaktan çıkarılıp her camide ayrı ayrı
ezanın okunması ve vaazların yapılması şeklinde bir hedef belirlemesi sonucu,
il müftülükleri ezanın merkezi okunmasını peyderpey kaldırdı. Halen ezanı
merkezi olarak okumaya devam eden illerimiz var mı bilmiyorum.
Hem merkezi ezanın hem
de her camiden ayrı ayrı ezan okumanın mutlaka olumlu ya da olumsuz yönleri
vardır. Burada bunun üzerinde durmayacağım. Diyanet bu kararı aldığına göre
demek ki merkezi ezanın olumsuz yönlerinin daha fazla olduğuna kani oldu ve
kaldırdı. Vaazların bir camiden yapılıp diğer camilerden dinlenmesinin
kaldırılması yerindedir. Çünkü bu şekil vaaz faydaya haiz olmaz. Ama merkezi
ezan, düzen açısından devam etmeliydi. Yine güzel sesli, makam bilen bir erbabı
tarafından okunan ezan, dinletirdi kendini cümle aleme. Hem böylece bir
yerleşim yerinde birlik de sağlanmış olurdu. Cemaatle veya ferdi olarak namaz kılacaklar,
ezanın bitiminde kalkıp namazlarını kılardı. Şimdi bir ezan bitiyor, diğeri
başlıyor. Tüm ezanların bitmesini beklemek de mümkün olmuyor çoğu zaman. Bir
başka caminin sesi gelirken namaza kalkılmış oluyor. Bu da namaz kılanın
kendisini tam namaza vermesini de zorlaştırıyor.
Ezanın merkezi olarak
okunması uygulamasını zamanında kim, hangi saikle koyarsa koysun, bu uygulama
devam etmeliydi. Bugün kaldırıldığına göre geçmiş uygulamaya özlem duymanın bir
anlamı yok ama keşke ezanların her camiden okunması şeklindeki uygulamaya geçildiğinde,
kullanılmasa da merkezi sistem yerinde dursaydı. Bugün yatsı namazı vaktinde okunan
ezanların akabinde yapılan dua, tek merkezden yapılsa fena mı olurdu? Bence çok
daha iyi olurdu. Antrparantez söyleyeyim: Memleketin içinde bulunduğu duruma
duayla destek olmak amacıyla Diyanet’in gönderdiği tekdüze duanın minarelerden
ayrı ayrı okutulmasından ziyade her bir vatandaşı içten ve derinden duaya davet
etmek daha yerinde olurdu diye düşünüyorum. Çünkü duada asıl olan içten
yapılmasıdır ve duaya başkalarını da katmasıdır.
Bu arada ezan ve vaazın
merkezi uygulanması için her caminin ses cihazı için mahallinden yaptığı masrafı
hesaba katmıyorum. Aynı şekilde merkezîden yerele geçildiği vakit mahallinden
yapılan masrafları da hesaba katmıyorum.
***31/03/2020 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros Ulu adıyla yayımlanmıştır.
***31/03/2020 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros Ulu adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder