Ana içeriğe atla

LGS ve YKS Adaylarına! *


Sevgili gençler! Bildiğiniz gibi yaygın salgın hastalık dolayısıyla 16 Mart tarihinden itibaren evlerimize kapandık. İlk haftayı ara tatil olarak geçirdikten sonra ikinci haftadan itibaren uzaktan eğitim yoluyla derslerinizi evlerinizden takip ediyorsunuz. Salgın hastalığın yayılmaya devam ettiği göz önünde bulundurularak okullarımız, 30 Nisan 2020 tarihine kadar tatil edilmiştir.

Dünyanın ve ülkemizin yaşadığı bu olağanüstü durum elbet bir gün kontrol altına alınacak ve tehlike olmaktan çıkacaktır. Ama ne zaman tehlike olmaktan çıkacağını bugünden kestirmemiz mümkün değildir. Bu aşamada size düşen, devlet yetkililerinin dediği gibi evlerinizden çıkmamanızdır. Bu hastalıkla ilgili sizin tek yapacağınız budur. Bırakalım, virüsün kontrol altına alınmasını büyüklerimiz düşünsün.

Sizin düşünmeniz gereken haziran ayında gireceğiniz LGS/YKS sınavıdır. Sizin bu sınavlara odaklanmanız gerekir. Biliyorum, moraliniz bozuk. Acaba sınavlar zamanında yapılır mı endişesi taşıyorsunuz. Size düşen sınavların zamanında yapılacağını hesaba katarak kendinize bir plan yapmanızdır. Sınavlar ertelense ertelense 15 gün, bir ay ötelenir* ama mutlaka yapılır. Bu da sizin aleyhinize bir durum değildir. Sizden beklenen evlerimize kapandığımız bu zamanı değerlendirmek, fırsatı ganimete dönüştürmektir. Okullar kapalı diye bir rehavete lütfen kapılmayın. Ne zaman yatacağınız, ne zaman kalkacağınız belli olsun. Bilin ki bu zorunlu tatili, daha önce sınava giren büyüklerinize verilseydi havada kaparlardı. Çünkü onlar mart ayından itibaren sınava hazırlanmak amacıyla okula gitmemek için rapor/izin alma yoluna giderlerdi. Siz de bu durumu bu şekilde düşünün ve değerlendirin derim.

Sizin önceki sınavlara girenlere göre avantajınız var. Öncekiler tüm konularda sorumlu iken siz, zorunlu tatile kadar öğrendiğiniz konulardan sorumlu olacaksınız. Bu da daha az konuya* bakacaksınız demektir. Daha az konuya daha fazla zaman ayırarak sorumlu olduğunuz konuları çok daha iyi öğrenme imkanına sahip olacaksınız. Daha az konulardan sorumlu olacağınız için sınavlarda detaya girme durumu söz konusu olabilir. Bu demektir ki az konuya bakarken detayları da göz önünde bulundurmanızdır. Bu da konuyu daha iyi kavramalısınız anlamına gelir.

Günlük, planlı ders çalışmaya özen gösterirken dikkat etmeniz gereken bir konu da moral ve motivenizin yerinde olup olmadığıdır. Gece gündüz ne olacak bizim halimiz, düşüncesine kapılırsanız kaybeden siz olursunuz. Öncelikle kafanızdan bu problemi atmanız gerekiyor. Çünkü problemi atmadan derslere kendinizi vermeniz zordur. Unutmayın ki bu durumda olan sadece siz değilsiniz. Sizinle beraber sınava hazırlanan tüm öğrenciler aynı durumda. Herkes daha az konudan sorumlu olacak, sınavlarda detay çıkacaksa herkese detay çıkacak, tatil ise herkese tatil. Kimse okula, etüt ve kurs merkezine gidemiyor. Bu demektir ki şartlarınız eşit ve eşit şartlarda sınava gireceksiniz. Bu sınav hiç olmadığı kadar adaletli bir sınav olacaktır.

Şartları eşit ve adil olan bu sınavda başarılı olmanız yolu, bir plan çerçevesinde bilinçli bir şekilde çalışmanızdır. Unutmayın ki sınavları zeki olanlar değil; bilinçli ve düzenli çalışanlar başarır. Yeter ki kendinizi derslere verin. Kendinizi derslere verirken mümkün mertebe TV’lerin verdiği haberleri izlemekten uzak durun. Allah yardımcınız olsun. Başarılar dilerim.

*Bu yazıyı kaleme alır almaz YÖK Başkanı, YKS'nin 25-26 Temmuz tarihlerinde yapılacağını, MEB Bakanı Sayın Ziya Selçuk da LGS’de sadece birinci dönem işlenen konulardan soru çıkacağını açıkladı.


*28/03/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde