10 Aralık 2019 Salı

"Rica Etsem..."

Genelde mütedeyyin ailelerin kız çocuklarının girdiği merkezi bir sınavda görev aldım. Az sayıda da erkek çocuğunu gördüm sınavda. İçlerinde tek tük de olsa 45 yaşın üstünde kadın ve erkek olanları var. Hepsinin derdi bir lise mezunu olabilmek. 

Bugüne kadar görev aldığım bu açık lise sınavlarında sınava katılım oranının yüzde yüz olduğunu hiç görmedim. İçlerinde üniversitede iyi bir bölüm kazanmak için örgün eğitimden ayrılmış öğrencileri ve “ahdettim, lise mezunu olacağım” diyen az sayıdaki idealisti saymazsak çoğunluk girip çıkıyor. Çoğu cevap anahtarının üzerinde değişik desenler yapıyor. Devlet bu sınavlardan yılda üç defa yapıyor. Bu sınavlara dünyanın parasını harcıyor. Keşke harcanan paraya değse bari... Açık lise konusuna daha önce çok değindim. Daha fazla üzerinde durmayacağım. Yazımın bundan sonraki kısmında sınava giren bir öğrencinin durumundan bahsedeceğim.

Sınava girip çıkanlar ve görev alanlar bilir.  Bilmeyenler için söyleyeyim. Açık lise sınavlarının kuralları da ÖSYM sınavlarınkinden farklı değil. Milli Eğitim sadece kalemini ve silgisini vermiyor, öğrenci kendisi getiriyor. Birden fazla kalemle sınava giren öğrenciler çoğunlukta. Tek tük de olsa silgisiz gelenler de çıkıyor.

Bir öğrenci benden "Rica etsem bir silgi bulabilir misin" dedi. Neden olmasın, rica ne demek? Emriniz olur. Zaten ben bunun için varım, dercesine kalkıp bir başkasından silgi alıp ona verdim. Bir tane yanlış kodlamış, silip verdi ve teşekkür etti.

Sınavın sonlarına doğru vakit geçsin diye sınıfı adımlarken yerde bir silgi ilişti gözüme. Yere düşmüş, kirli demeden alıp silgisi olmayan öğrenciye verdim. Önce pek memnun kullanmasa da silgiyi sonra epey bir kullandı. Demek ki silgisizlikmiş ona yanlış yaptırmayan. Sondan ikinci olarak sınav evrakını teslim ederken verdiğim silgiyi de götürdü gitti. Başkasından bir şey istemenin yasak olduğu böylesi sınavlara silgisiz gelmek büyük cesaret ister.

Gelelim şimdi asıl konumuza... Silgi isterken rica etti bana. Rica güzel bir kelime. Çoğu yeni nesil bir şey isterken hep rica ediyor. Güzel bir kelime olmakla beraber benim hep kulağımı tırmalar bu kelime. Ne zaman bu kelimeyi duysam bu kelimeyi kullanan kişinin statüsü gözümün önüne gelir. Statü ne iş demeyin. Gündelik hayatta pek dikkat edilmese de rica kelimesi üst ve ast veya aynı statüdeki insanlar arasında kullanılan ve resmi yazışmalarda yeri olan ve yazılırken dikkat edilen bir kelimedir. Öğretmenlerimizden “üst rica, alt ise arz eder” ifadesini çok duydum. Aklımda kaldığı kadarıyla üst rica eder. Bu rica emir niteliğindedir.  Aynı statüdeki kişiler birbirlerine rica eder. Bu rica emir niteliğinde değildir. Alt statüdeki kişiler bir üstüyle yazışmalarında yazının bitiminde “arz ederim” ifadesini kullanır.

Arz kelimesini kullanmayı hiç sevmedim. Bana yağcılık ve kişiliğimden ödün vermişim gibi gelir. Resmi yazışmalarda arz ederim şeklinde kullansam da gündelik hayatta üstüm de olsa hiç kullanmadım. Bunun yerine “Sizden bir isteğim, bir talebim olacak” ifadesini kullandım. Ben Resmi yazışma Kurallarındaki bu kurala azami riayet etmeme rağmen başta yeni nesil olmak üzere bu hassasiyete çok özen göstereni görmedim. İşte bu kızımız da bunun tipik bir örneğidir. Belki doğrusu ve olması gereken budur. Ben abartıyorumdur. Hasılı bana rica eden edene. Nedense ben hiç kimseye rica edemedim. Herhalde hep altta statüde olduğumdandır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder