Bir zaman birileriyle birlikte iş tut, bir dediklerini iki etme, her yere onlardan yerleştir, istedikleri her şeyi onlara ver, "Ne istedilerse verdim, Allah beni affetsin" deyip işin içinden sıyrıl. Sonra onlarla mücadele etmeden önce yapıyı "Altı ibadet, ortası ticaret, üstü ihanet" şeklinde tasnif et. "İbadet kesimi masumdur, onlara zarar vermeyeceğim" de. Ardından ihanet şebekesini elde edemeyince kendi yapıp ettiklerini ve söylediklerini unutup altı ibadet dediğin kesimle mücadeleye hız ver.
Üç yıllık mücadelenin sonunda ortaya çıkan fatura ağır. Binlerce insan KHK ile ihraç edildi. Binler yargılandı ve damgalandı. Çoğu ceza aldı. Ceza almayıp berat veya takipsizlik alanlar oluşturulan OHAL komisyonu marifetiyle görevlerine başlatılmadı. Kamuda çalışan insanlar geriye dönük didik didik incelenip soruşturuldu. Geçmişte suç kabul edilmeyen birçok şeyler suç kapsamına alındı.
Kamudan ihraç edilenleri inceleyen OHAL komisyonu göreve geri dönmelerine imkan vermedi. Çoğu özel sektörde iş bulamadı, açlığa terk edildi. İhraç edilenlerle birlikte aileleri de cezalandırıldı.
Kamuda yeni göreve bağlayacaklar için sözlü mülakat kriteri getirildi. Yazılı sınav kriterinin bir anlamı kalmadı. Göreve başlamayı hak edenler sular süren güvenlik soruşturmasına tabi tutuldu.
Operasyonlar hiç hız kesmedi. Hemen hemen her gün birkaç ilde operasyon düzenlendi. Herkes birbirinden şüphelenmeye başladı. Yapıya mensup olmayanlar bile yapı ile suçlanır oldu. Muhalif olanlara FETÖ'cülerin ağzı ile konuşuyorsun dendi. Bir kişiyi yerinden etmenin yolu açıldı. En hafif suçlama FETÖ ile mücadelede pasif kaldı, göz yumdu dendi.
Tüm bu mücadele verilirken içlerinde mağdur olup olmayacağına inanılmadı. Mağdur varsa da geri döner dendi. Kimi aylarca açıkta kaldıktan sonra görevine döndürüldü. Masum olduğu halde görevine geri dönenlerin içinde bir kırgınlık kaldı. Göreve geri dönenlere etrafı "işini halletti, geri döndü" gözüyle baktı.
Mücadele hep alt kesim ile yapılyor sözüne kimse kulak vermedi. Bunların eline imkan geçseydi neler yapardı dendi.
Kimse masum olduğuna inandığı kişilerin yanında durmadı, referans olmadı. Çünkü herkes "Biz de mimleniriz" korkusu sardı.
Sonuç olarak aileleriyle birlikte milyonlara varan bir kesim suçlu bulundu. İçimizde yaşamaya devam ediyorlar. Çoğu içlerine kapanmış durumda. Bu tip suçlu kimseler 15 Temmuz'da süç üstü yakalansalar ettiklerini bulsunlar dersin. Darbeyi savunsalar canları cehenneme dersin. Zira kimse böylelerine acımaz. Ama yapının şu ya da bu şekilde altında yer almış, darbeden haberi olmayan ve darbeyi tasvip etmeyen ibadet kesimi cezalandırılıyor bugün. Acaba ediyorum, bunlar da "Ne dedilerse yaptık, Allah bizi affetsin" deseler bunlar da kurtulur mu idi? Benimki de laf işte.
Kamudan ihraç edilenleri inceleyen OHAL komisyonu göreve geri dönmelerine imkan vermedi. Çoğu özel sektörde iş bulamadı, açlığa terk edildi. İhraç edilenlerle birlikte aileleri de cezalandırıldı.
Kamuda yeni göreve bağlayacaklar için sözlü mülakat kriteri getirildi. Yazılı sınav kriterinin bir anlamı kalmadı. Göreve başlamayı hak edenler sular süren güvenlik soruşturmasına tabi tutuldu.
Operasyonlar hiç hız kesmedi. Hemen hemen her gün birkaç ilde operasyon düzenlendi. Herkes birbirinden şüphelenmeye başladı. Yapıya mensup olmayanlar bile yapı ile suçlanır oldu. Muhalif olanlara FETÖ'cülerin ağzı ile konuşuyorsun dendi. Bir kişiyi yerinden etmenin yolu açıldı. En hafif suçlama FETÖ ile mücadelede pasif kaldı, göz yumdu dendi.
Tüm bu mücadele verilirken içlerinde mağdur olup olmayacağına inanılmadı. Mağdur varsa da geri döner dendi. Kimi aylarca açıkta kaldıktan sonra görevine döndürüldü. Masum olduğu halde görevine geri dönenlerin içinde bir kırgınlık kaldı. Göreve geri dönenlere etrafı "işini halletti, geri döndü" gözüyle baktı.
Mücadele hep alt kesim ile yapılyor sözüne kimse kulak vermedi. Bunların eline imkan geçseydi neler yapardı dendi.
Kimse masum olduğuna inandığı kişilerin yanında durmadı, referans olmadı. Çünkü herkes "Biz de mimleniriz" korkusu sardı.
Sonuç olarak aileleriyle birlikte milyonlara varan bir kesim suçlu bulundu. İçimizde yaşamaya devam ediyorlar. Çoğu içlerine kapanmış durumda. Bu tip suçlu kimseler 15 Temmuz'da süç üstü yakalansalar ettiklerini bulsunlar dersin. Darbeyi savunsalar canları cehenneme dersin. Zira kimse böylelerine acımaz. Ama yapının şu ya da bu şekilde altında yer almış, darbeden haberi olmayan ve darbeyi tasvip etmeyen ibadet kesimi cezalandırılıyor bugün. Acaba ediyorum, bunlar da "Ne dedilerse yaptık, Allah bizi affetsin" deseler bunlar da kurtulur mu idi? Benimki de laf işte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder