10 Eylül 2019 Salı

Sonucu Tartışmak Ne Derece Doğru?

Çoğu zaman tartışamıyoruz, işi hemen atışmaya, sataşmaya ve bazen kavgaya kadar götürebiliyoruz. Diyelim ki kumaşımız gereği haklı çıkmak için bu şekil tartışma yolunu seçiyoruz. Çoğu zaman tartışırken sorunu sonuçları itibariyle tartışıyoruz. Sadece sonucu tartışmak ne derece sağlıklı? Bu yol bizi doğru sonuca götürür mü? Sorunu bitiriyor mu? Olay olunca sonucu tartışıyoruz ama sorun bitmiyor.

Sonuçtan ziyade sonuca giden sebep ve nedenler üzerinde durmak lazım diye düşünüyorum. Çünkü sonuca giden yolun işaret fişeği burada gizlidir. Mesela güncelliğini hiç kaybetmeyen şiddet olayı üzerinde duralım. Şiddet denince de evli erkeğin eşine veya boşanma aşamasındaki karısına uyguladığı şiddet ilk akla gelir. Evlilik; boşanma, uzaklaştırma kararlarının ardından eşe şiddet hatta cinayetler ortaya çıkmaktadır. İşte biz bu sonucu tartışıyoruz. Sonucu elbette tartışmalıyız. Şiddet veya cinayet uygulayana kızalım, en ağır ceza verelim. Şiddete uğrayanı koruyalım. Ama sonuca giden yolları da masaya yatırmamızda fayda var. Çünkü bir yerde sorun varsa sorun tek taraflı olmaz. Sadece oranları farklıdır. 

Şiddete götüren sebepleri ele alalım derken erkek haklı, kadın haksız gibi bir anlam çıkarılmasın. Şiddet ve cinayetin hiç masum tarafı yoktur. Olan olmuştur. Bundan sonra şiddete götüren yolları tespit ederek ileride olması muhtemel şiddet olaylarının önüne nasıl geçebiliriz üzerine kafa yormamızda fayda var.

Evlenme aşamasında adayda aradığımız kriterler boy pos, güzellik/yakışıklılık ve meslektir. Gördüğüm kadarıyla saydığım bu üç kriter mutlu bir evlilik için yeterli değil. Adaylar iç dünyaları itibariyle de evlenmeden önce bir teste tabi tutulmalarında fayda var. Çünkü insanların iç dünyaları farklı farklıdır: Zevkleri, renkleri, nelerden hoşlanıp hoşlanmayacakları, sinirlilik halinde neler yapabilecekleri, sorunları nasıl çözebildikleri gibi. Birbirleriyle uyum sağlayıp sağlayamayacakları incelenmelidir. Bunun için adayların işin başında açık olmaları gerekir. Bu da zor bir durum. Çünkü eksik ve zaaflarımızı gizlemeyi çok iyi biliriz.

İslam fıkhında küfüv(denklik) başlıklı bir konu işlenir. Bu konu günümüze güncellenerek evlenecek eşlerde aranacak kriterlere dönüştürülebilir. Özellikle denklik konusu yabana atılmamalıdır. Çünkü davul bile dengi dengine denir bizim kültürümüzde. O yüzden boy pos, güzellik ve meslek uyumu kadar davranış ve huy benzerliğini de gözetmekte fayda var. Hanya ile Konya'yı bir araya getirip birbirlerine hayatı zindan etmelerinin alemi yoktur.

Anlatmak istediğim evlilik temellerini işin başında sağlam atalım. Evlenirken huyumuzu, suyumuzu gizlemeyelim. İnanın kimse açıkta kalmaz. Herkesin bir dengi vardır bu dünyada.

2 yorum:

  1. Olması gereken öyle ama bunu kimler yapacak. Yuva kuran bay ile bayanın yapmadı gerekir. Burda da duygular ön plana çıkıyor malesef iki zıtlar bir araya geliyor. Böyle yürür mü? Elbet yürümez. Yürümüyor da. Yürümeyince de şiddete baş vuruyorlar. Keşke duygular galip gelmese. Davranış ve huy benzerliği olanlar bir biriyle evlense şiddet olmaz.

    YanıtlaSil
  2. Aynen şiddeti önlemenin yolu evlilik başlangıcından geçiyor. Elbette bu işi bana uyar mı diye eşlerin düşünmesi gerekir ama dediğin gibi duygusallık aklın önüne geçiyor. Aslında Alevilik ve Bektaşilik'te musahiplik yani yol arkadaşlığı diye bir uygulama var. Aklımda kaldığı kadarıyla evlenecek eşler önce dedeye gelip evlenme isteklerini söylüyor, dede onlara belli bir süre veriyor. Sürenin bitiminde dede evlenmelerine onay veriyor. Bu durum veya benzeri bizde de uygulamaya konabilir.

    YanıtlaSil