9 Ağustos 2019 Cuma

Biraz Kendimize Ayar Versek...

Ah! Nerede o eski nesil? Nesil değişti, çocuklar yaramazlaştı, söz dinlemiyorlar, büyüklere saygı kalmadı diyerek yeni yetişen nesle kızarız. Bu nesil niçin böyle oldu? Bunda biz büyüklerin payı nedir? Bunları nasıl kazanabilir, iyiye kanalize edebiliriz diye düşünmüyoruz.

Nesil elden gidiyor, değerlerimize yabancılaşıyor, çoğu deist oluyor diyoruz. Niçin deist olduklarına kafa yormuyor, bunda bizim sorumluluğumuz var mı demiyor, çözüm yolu üretmiyoruz.

Hadisler inkar ediliyor. Bunu yapanlar oryantalistlerin yerli uşaklarıdır diyor. Ardından hadisle, sünneti karıştırarak işi sünnete getiriyor, sünneti inkar edenin dinde yerinin olmadığını söylüyoruz. Ya hep ya hiç, diyoruz. Bazı insanlar hadislere niçin bu şekil bakıyor? Sorun bu bakış açısında mı yoksa bizim bakış açımızda bir sorun mu var demiyor. Bunun nedenleri üzerinde durmuyor. Temel kaynaklar konusunda niçin anlaşamıyoruz diyerekten kendimizi bir sorgulamaya tabi tutmuyoruz.

Sorun olarak gördüğümüz, dert edinmekten ve tartışmaktan öte bir şey yapamadığımız konular çok olmakla beraber biz verdiğimiz bu üç örnekle yetinelim ve verdiğimiz bu üç örnek üzerine beyin jimnastiği yapalım.

Yeni nesil bizden farklı. Nesil bizim yetiştiğimiz ortama göre değişmiş olmasına rağmen biz hala onları kendi yetiştiğimiz döneme göre yetiştirmeye kalkıyoruz. Başarısızlığımızın temelinde bu var. Yeni nesli ve gelmekte olan nesli kazanmak ve bizim gibi olmalarını istiyorsak öncelikle onların dilini anlamamız gerekiyor. Bu dili anlamadan başarının gelmesi mümkün değil. Teknoloji çağında bizden önce her türlü bilgiye ulaşan gençliğe bizim eski usül ve yöntemlerimiz sığ ve basit gelir. Bunun için çağı okuyarak işe başlamamız gerekiyor. Çünkü çocuk yaşadığımız çağa göre yetiştirilir.

Gençlerin deist ve ateist olmasına gelince bunun sırrı da gençliğin yetişmesiyle orantılı. Sorgulayan bir nesil varken verdiğimiz örnekleri bile yenilemiyoruz. Bir firma bile sürekli sattığı ürünün tadı aynı olmasına rağmen zaman zaman jelatinini yeniler. Biz ise eski bilgileri günümüze getirirken aynı şekilde koruyoruz. Günümüz vardır bundan bir hikmetten ziyade gördüğü ve duyduğunda mantık arıyor. Bizim açıkladıklarımıza yeni bir mantık ve bakış açısı getirmemiz lazım.

Temel kaynaklarla ilgili tartışmamız toplumun gözü önünde yanlış minval üzere yürüyor. Bu da insanımızın kafasını karıştırıyor. Kapalı ortamlarda tartışılarak pişirilip piyasaya sürülmesi gereken görüşler sosyal medya ve ekranlarda gırla gidiyor. Her iki görüşün sahipleri de taraftar toplama derdinde. Halkı kutuplaştırarak bir kesimi etrafımızda toplamanın karşıt kesimi sapıklık, şirk ve tekfir ile suçlamanın Müslümanlara faydası olmaz. Sadece taraflar birbirlerini itham ederek egolarını tatmin eder.

Yapmamız gereken güzel bir üslupla geçmiş müktesebatımızı bu asrın idrakine sunmaktır. Bunu yapamazsak gençlik elden gitmeye devam eder, gençlerimiz deist olmaya yönelir, her hadis tartışması bizi bizden uzaklaştırır. İnsanlar temel kaynaklara mesafeli yaklaşmaya başlar. Burada değinmemiz gereken bir diğer husus da hep başkasına ayar vermeye çalışırken iyi örnek olmuyoruz. Biraz da kendimize ayar versek fena olmaz, diyorum.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder