Milli Eğitim Bakanlığına bağlı, milli ve manevi değerleri
önceleyen bir okul türü olmasına rağmen kuruluşundan bu yana tartışmalardan
uzak kalamamış bir okul türümüz var. Diğer okul türleri gibi her türlü denetime
sahip olmasına rağmen siyasi iktidarların eli ve gözü hep bu okullarda
olmuştur. İmam Hatip Liselerinden bahsediyorum.
Kuruluşundan son 8-10 yıla gelinceye kadar siyasi
iktidarlar tarafından genellikle ötekileştirilmiş, dışlanmış, sakıncalı olarak
görülmüş, başarılı olması pek istenmemiş, hatta katsayı kararıyla mezunlarının
önü kesilmeye çalışılmış bu okullar, en hafifinden görmezden gelinmiş, üvey
evlat muamelesi görmüştür.
Son yıllarda bu okullara bakış açısı önceki yıllara oranla
değişmiş, üvey evlatlıktan öz evlatlığa yükselmiş, çok sayıda okullar açılmak
suretiyle öğrencilerin bu okulları tercih etmesi teşvik edilmiş, bu okulların
başarılı olması için bazı okullar proje okul kapsamına alınarak bünyesinde Fen
ve Sosyal Bilimler bölümleri uygulamaya konmuş durumda.
Bu okulları tercih edip etmeme durumuna gelince, bir kesim
var ki servet vaat etsen çocuğunu bu okullara göndermez. Diğer bir kesime göre
çocuklar mutlaka bu okullarda okumalı; dinini, diyanetini bu okullarda
öğrenmeli. Bir kesim daha var ki sosyal medyada çok etkin. Çocuğunu bu okullara
yazdırmayanları ve başarılı çocuklarını bu okullara göndermeyenleri neredeyse
yerden yere vuruyor, mahalle baskısı uyguluyor. İster İHL sevdalısı ister İHL
karşıtı olsun hiç kimse çocuğun meyil, yetenek ve hedefinin hangi yönde
olduğuna bakmıyor.
Yukarıda kısaca anlatmaya çalıştığım İHL okullarının durumu
aynen bu şekil. Birçok konuda olduğumuz gibi bu konuda da toplum olarak ifrat
ve tefrit durumunu yaşıyoruz.
İHL'lere aşırı nefret beslemeyi ve aşırı sevgi göstermeyi birbirinden
beslenen aşırılık olarak görüyorum. Bu tavrın bu toplumun bir ihtiyacı olan
İHL'lere zarar verdiğini düşünüyorum. Bu iki zihniyetin çarpışması İHL'leri hep
tartışılır durumda tutacaktır. Bu da ister istemez bu okulları siyasi
iktidarların etki alanına sokacaktır. Biri göklere çıkarırken diğeri tırpanlama
yoluna gidecektir. Bu okullar siyasi iktidarların ne arka bahçesi olmalı ne de
düşman gördüğü bir yer olmalı. Bu okullar ne öz okul ne de üvey okul
muamelesine tabi tutulsun. Çünkü özlük ve üveylik her daim etki ve tepki
meselesini doğurmaktadır. Kimin ne emeli varsa bu okulların üzerinden elini
çekmelidir. Birbirimizle kavga edeceksek bunu İHL’ler üzerinden yapmayalım. Unutmayalım
ki aşırı nefret ve aşırı sevgi, aynı yerden beslenen ikiz kardeşler gibidir.
İkisi de -istemeyerek- aynı amaca hizmet eder.
Bu okullara iyilik yapmak istiyorsak en iyisi bu okulları
tıpkı diğer okullar gibi kendi doğal akışına bırakmaktır. Başarı çıtasını
yükseltmek için bu okullar hem kendi içinde hem de diğer okullar arasında
yarışma yoluna gitmelidir. Başarı çıtasını yükselten okullara -hiç reklama
ihtiyaçları olmadan- kendiliğinden öğrenci akışı gelecektir. Bizim bu durumda
yapacağımız en iyi şey, çocuklarımıza rehberlik yapmaktır.
***01/08/2019 tarihinde Barbaros ULU adıyla Pusula haber gazetesinde yayımlanmıştır.
***01/08/2019 tarihinde Barbaros ULU adıyla Pusula haber gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder