10 Haziran 2019 Pazartesi

Kazanmak ve Kaybetmek

Yaşadığımız hayat bir imtihan dünyası olduğu kadar aynı zamanda bir yarıştan ibarettir. Bir yerde yarış, müsabaka, rekabet varsa bu yarışın mutlaka bir kazananı, bir de kaybedeni olur. Yani kazanmak ve kaybetmek yaşadığımız hayatın doğasında vardır. Bu demektir ki bir yarışa girmişsek kazanmaya ve kaybetmeye hazır olmamız gerekiyor.

Yarışa giren herkes, kaybetmekten ziyade kazanmaya kendini şartlandırır. Kimse kaybetmeyi aklına bile getirmek istemez. Ama bu dünya hep kazanmaktan ibaret değildir ve kişi sadece kazanmaz, bazen de kaybeder. Ki böyle olmalıdır. Rekabetin iki ucundaki kişilerden bir taraf hep kazanır, diğer taraf kaybederse yarışın bir anlamı kalmaz. Zaten böylesi durumlarda yarışmaya da gerek yoktur.

Kazanan, kazanma kurallarını yerine getirdiği, yaşadığı çağı okuyarak kendini yenilediği müddetçe kazanmaya devam eder. Kaybeden de işi kuralına göre oynayamadığı müddetçe kaybetmeye devam eder.

İçinde rekabeti barındıran hayat hep böyle devam eder mi? Ne zamanki hep kazanan kazanmanın şımarıklığına tutulur, nasılsa hep kazanıyorum deyip işini savsaklamaya başlar ise yozlaşma ve savrulma ortaya çıkar. Bu durum, rakibinin çıtasını yükseltirken kendisini aşağıya doğru çeker. Bu da hep kazananın kaybetmesi demektir. Hemen birden kaybetmese bile bir müddet kıl payı veya zorla kazanmaya devam eder. Sonra da kaybetmeye başlar. Daha önce hep kazandığı için ortaya çıkan bu mağlubiyeti kabullenmek çok zordur. Yine kazanmak için her yolu dener, bunu mubah görür. Daha önce başvurmadığı yollara tevessül eder. Can havliyle attığı her adım birlikte çalıştıklarını da yaralamaya başlar. Çünkü sağlıklı düşünme ortadan kalkar.

Daha önce hep kaybeden sürekli kaybetmeye devam ederse moralman çöküntüye sürüklenir. Hiç kazanma ümidi kalmadığı için rekabetin dışında başka yollara girer veya bu şekil bir beklenti içerisine girer. Bu şekil hep kaybeden bir gün kazanırsa moral kazanır, kendisine güveni gelir. Demek ki düzgün çalışılırsa beraberinde kazanma da gelebiliyormuş der ve başka arayışlar içerisine girmez.

Demek istiyorum ki doğasında kazanmak ve kaybetmek olan rekabetin sağlıklı yürümesi için taraflar kazanmaya ve kaybetmeye hazır olmalıdırlar. Ne hep kazanmak kişiyi ihya eder ne de hep kaybetmek kişi için dünyanın sonudur. Kazansak da kaybetsek de hayat yine devam ediyor. Önemli olan yarışı sonuçları itibariyle bir fazilet ve erdem yarışı olacak şekilde tatlı bir rekabete döndürmektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder