Yaşadığımız hayat bir imtihan dünyası olduğu kadar aynı
zamanda bir yarıştan ibarettir. Bir yerde yarış, müsabaka, rekabet varsa bu
yarışın mutlaka bir kazananı, bir de kaybedeni olur. Yani kazanmak ve kaybetmek
yaşadığımız hayatın doğasında vardır. Bu demektir ki bir yarışa girmişsek
kazanmaya ve kaybetmeye hazır olmamız gerekiyor.
Yarışa giren herkes, kaybetmekten ziyade kazanmaya kendini
şartlandırır. Kimse kaybetmeyi aklına bile getirmek istemez. Ama bu dünya hep
kazanmaktan ibaret değildir ve kişi sadece kazanmaz, bazen de kaybeder. Ki
böyle olmalıdır. Rekabetin iki ucundaki kişilerden bir taraf hep kazanır, diğer
taraf kaybederse yarışın bir anlamı kalmaz. Zaten böylesi durumlarda yarışmaya
da gerek yoktur.
Kazanan, kazanma kurallarını yerine getirdiği, yaşadığı
çağı okuyarak kendini yenilediği müddetçe kazanmaya devam eder. Kaybeden de işi
kuralına göre oynayamadığı müddetçe kaybetmeye devam eder.
İçinde rekabeti barındıran hayat hep böyle devam eder mi?
Ne zamanki hep kazanan kazanmanın şımarıklığına tutulur, nasılsa hep
kazanıyorum deyip işini savsaklamaya başlar ise yozlaşma ve savrulma ortaya
çıkar. Bu durum, rakibinin çıtasını yükseltirken kendisini aşağıya doğru çeker.
Bu da hep kazananın kaybetmesi demektir. Hemen birden kaybetmese bile bir
müddet kıl payı veya zorla kazanmaya devam eder. Sonra da kaybetmeye başlar.
Daha önce hep kazandığı için ortaya çıkan bu mağlubiyeti kabullenmek çok
zordur. Yine kazanmak için her yolu dener, bunu mubah görür. Daha önce
başvurmadığı yollara tevessül eder. Can havliyle attığı her adım birlikte
çalıştıklarını da yaralamaya başlar. Çünkü sağlıklı düşünme ortadan kalkar.
Daha önce hep kaybeden sürekli kaybetmeye devam ederse
moralman çöküntüye sürüklenir. Hiç kazanma ümidi kalmadığı için rekabetin
dışında başka yollara girer veya bu şekil bir beklenti içerisine girer. Bu
şekil hep kaybeden bir gün kazanırsa moral kazanır, kendisine güveni gelir.
Demek ki düzgün çalışılırsa beraberinde kazanma da gelebiliyormuş der ve başka
arayışlar içerisine girmez.
Demek istiyorum ki doğasında kazanmak ve kaybetmek olan
rekabetin sağlıklı yürümesi için taraflar kazanmaya ve kaybetmeye hazır
olmalıdırlar. Ne hep kazanmak kişiyi ihya eder ne de hep kaybetmek kişi için
dünyanın sonudur. Kazansak da kaybetsek de hayat yine devam ediyor. Önemli olan
yarışı sonuçları itibariyle bir fazilet ve erdem yarışı olacak şekilde tatlı
bir rekabete döndürmektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder