Hepimiz
faniyiz bu dünyada. Bize biçilen zaman kadar oyalanıp gideceğiz. Bu zaman
diliminde esas imtihan için yapmamız gerekenlerle mükellefiz. Çoğumuz bunun
bilincinde olmamız gerektiğine inandığımız halde çoğu zaman bize biçilen
hayatın içinde isteyerek veya istemeyerek ama büyük ama küçük ama affedilir ama
affedilmez hata ve yanlışlar yaptık, yapıyoruz, yapacağız. Kimimiz bir müddet
sonra nedamet duyarak bu gayya kuyusundan kurtulmaya çalışır, kimimiz
hatasıyla yüzleşmek istemez, burnunun dikine gider.
Kimseyi
ayıplamaya gelmez bu dünya. Bu dünya öyle bir dünya ki yaptıklarımızdan dolayı
hem kendimize zarar verirken hem de başkalarına hayatı dar ediyoruz. Bu durum
dostu üzerken düşmanı sevindiren bir durumdur. Ama ne edersin ki dünyanın
cilvesi bu. Madem bu dünyaya geldik, bu hamamda terleyeceğiz.
Bu
dünyadan kimler gelip geçmedi... Kimler hata yapmadı kimler... İçlerinde
peygamber de var, ins-ü cinni de var. Başta Adem olmak üzere yaptığı hata ile
yüzleşti, gönülden özür diledi. Allah'ın affı daha geniş geldi. Adem,
affedildiği gibi üstüne üstlük peygamber oldu. Diğer birçok peygamber hakeza…
Allah, yarattığı ilk insanın bu yönüne işaret eder. Çünkü insan demek zelle,
hata, yanlış, suç, kabahat demektir. Yani nefis taşır. Nefsi de kötülüğü
emreder. Nefsinden dolayı suça belenip ardından tövbe edip özür dileyen eşrefi
mahlukat olmaya devam ediyor. Allah meleklerin özelliklerini anlatır ama melek
olmamızı istemez. Hatanızdan dolayı hatanızla yüzleşip makamıma yönünüzü
çevirirseniz kabulümdür der. Bu arada Adem ve eşini suça iten cinnilerin başı
İblis'i de örnek verir. İblis'e gittiğin yol, yol değil, gel tövbe et,
kibrinden dolayı burnunun dikine gitme der. Ama İblis, tövbe edeceği yerde
savunmaya ve saldırıya geçerek suç makinesi olmaya ve insanları yolunda gitmeye
uğraştı hep. İblis, seçtiği bu yol ile şeytanlaşırken iflah olmaz bir yola
girdi ve Allah'ın lanetine uğradı. İlk hatayı yaparak suça bulaşan Hz Adem ise
insanlığın yolunda kaldı.
Dünyanın
daha başlangıcında bu işler olup biterken Allah kimseyi dışlamadı. Git ne halin
varsa gör, sen samimisin veya değilsin demedi. Kapısına geleni geri çevirmedi. Bilmesine
rağmen kimsenin niyetini sorgulamadı. Bir daha bir daha şans verdi.
Ya
bugün biz neredeyiz? İnsan olup da hata işlemeyen yok mu? Olmaz olur mu? Hem de
hepimiz birden. Kimimizin hatası insanlar nezdinde göründü, kimimizin ki Rab
katında gizli kaldı. Bazılarının işlediği suç yüzünden devlet peşine düştü,
yakasına yapıştı. Bazıları ise bu dünyada yırttı. Suç işleyenlerden bazıları
tövbe dedi, suçunu itiraf etti. Bu durumda biz ne yaptık? İtiraf ve
pişmanlığıyla kendisini bırakmadık ve hatasıyla yüzleşmek bir erdemliliktir
demedik. Bu tür suça katılanları bu aşamadan sonra yaptığı ve konuştuğuyla
değerlendiriyoruz. Niyetlerini sorguluyoruz. Dur bakalım, pişman mı diyoruz.
Böyle bir hakkımız var mı bizim? Sahi suça karışanlar başka ne yapmalı ki bize
güven verebilsinler veya biz onlara güvenelim? Allah, bir daha şans vermeseydi
Adem, peygamber olabilecek miydi veya diğer zelle diyebileceğimiz hataları
yapan peygamberler, peygamber olabilecekler miydi?
Bilelim
ki Allah suça karışan hiçbir insanı ölüme, yokluğa terk etmedi. Tekrar tekrar
şans verdi. Ki böyle de olması lazım. Çünkü her hata yapanı yok etseydi,
yeryüzünde hiçbir canlı kalmazdı. Hasılı Allah bize melek olun demiyor. Çünkü
meleklerin nefsi yok. Melekler gibi olun diyor. İblis olmayın demiyor, onun
yolunu takip etmeyin, şeytanlaşmayın, onun gibi olmayın diyor. Sonuç olarak biz
bu dünyada suç işleyenlere ne yaparsak yapalım. İstersek yok edelim. Ama Allah
herkese tekrar tekrar imkan veriyor, bilesiniz. Umarım suçundan dolayı pişman
olanların nedametlerine inanmadığımız için bir gün pişmanlık duymayız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder