Ana içeriğe atla

Babalar Günü Anısına

Babalar Günü dolayısıyla bugün babam için bir mesaj yayımlayarak yılda bir defa da olsa hasret ve özlem gidermek istedim. Daha doğrusu içimden geçirdim. Babam gözümün önüne geldi ve şöyle der gibiydi:
*"Oğlum, oturduğun yerden beni özlediğini, hiç aklından çıkarmadığını söylüyorsun. Hala bıraktığım gibisin. Üşengeçsin. İşin kolayına kaçıyorsun. 
*Benim yerim belli, eğer unutmadıysan... 
Özlediysen gel yanıma. Hem bu ortamı görmüş olursun. Buradan kaçış yok. Zira bir gün sen de geleceksin buraya. Şimdiden alıştır hiç olmazsa. Ayağın toprak görsün, paçalarına buturak bulaşsın. Hoş, ben yaşarken işini, gücünü bahane ederek yanıma doğru dürüst gelmedin ki şimdi gelesin.
*Eğer beni sosyal medyadan anacaksan bil ki benim bundan haberim olmaz. Çünkü burada telefon yok, telefon olsa bile elektrik yok. Her yer kapkaranlık. Burada sanal değil, gerçek hayat var.
*Sen iyisi mi, iyi bir şey yapacaksan şu mesajımı o dediğiniz alemde bir paylaş: Baylar! Öldükten sonra bizi badem gözlü bilmeyin. Biz gittik artık. Siz yaşarken babalığınızı en iyi şekilde yapın. Evlatlarınız da evlatlarına en iyi şekilde babalık yapsınlar. Aile olun aile..."

Yorumlar

  1. Baba neyi temsil eder. Otoriteyi. Bugün babalarda otorite mi kaldı? Otorite derken despot demiyorum. Babanın sözü dinlenir. Saygı gösterilirdi. Nerde?... Senede bir gün babalar günün kutlu olsun diyeceksin bitecek. Saygı yoksa, sözü dinlenmiyorsa varsın onu da demesin. Ama babanın sözü dinlenir, ona itaat edilir, onunla konuşulurken tevazu içerisinde olunur, ne söylerse söylesin karşı gelşnmez ona öf bile denmezse ve bir ömür böyle davranılırsa ne mutlu. Bu anlamda başta gazi ve şehitlerimiz olmak üzere herkesin babalar gününü kutluyorum. Babalar her daim çocuklarının iyiliğini ister. Kötü olmalarını asla istemez. Allah bizleri babarıyla mutlu ve barışık olanlardan eylesin. Babalarımızın hayır dualanı alabilmek temennisi ile ... ölmüş babalarımıza da Allah rahmet eylesin inşallah.

    YanıtlaSil
  2. Amin Hocam. Düşüncelerine aynen katılıyorum.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde