Yaz gelip sıcaklar bastırınca gömlek yerine tişört gitmeyi
tercih ederim. Benim bu tercihim eşimin de hoşuna gider. Çünkü gömlek
ütülemekten kurtulmuş olur. Üste tişört, altta kumaş pantolon, ayağıma da
iskarpin giyer, güneşten korunmak için de başıma bir şapka geçiririm. Son
zamanlarda sıcaktan ayaklarımı iyice pişirdiği için ayağıma da bir spor
ayakkabısı giymeye başladım.
Bu halimle birkaç arkadaşla birlikte bir yerde otururken
yanımdaki arkadaş geçmekte olan birinin kıyafetini mesele edindi. Ne var
kıyafetinde dedim. "Üstte penye, altında ise kumaş pantolon var. Bir de
spor ayakkabı giyinmiş. Kişi tişört giymeyi tercih etmişse altına kumaş
pantolon giyemez. Ancak kot veya keten pantolon giyebilir" dedi. Mübarek
sanki beni anlatıyordu. Ben de öyle giyiniyorum. Elde olan bu ise ne yapsın? O
da benim gibi ne bulduysa giyinmiş dedim. Gülüştük. Ama içimde bir ukde kaldı.
Demek ki tişört, kumaş pantolon bir arada gitmiyormuş, sen iyisi mi tişörtün
altına bir keten pantolon al dedim kendi kendime. Öğrenmenin yaşı yokmuş. Bu
yaşımda daha neler öğreneceğim neler! Nitekim kravatın da çizgili ve kareli
gömleğin üzerine takılmayacağını yıllar sonra öğrenmiştim. Ben sanırdım ki
çıplak olma da üzerine ne giyinirsen giyin. Maalesef moda dedikleri böyle
değilmiş.
Baktım eski püskü de olsa birkaç tişörtüm var, yıllar sonra
da olsa açık renkte ayağımı serin tutan bir spor ayakkabım var. Kot giyemem ama
kendime bir keten pantolon alsam iyi olacak dedim. Bir mağazanın yolunu tuttum.
Gittim ama kolay kolay kendime ne yakışır bilemem ki. Yanımda bana şunu al
diyecek biri lazım. Bazı zamanlar tek başına kıyafet beğenmek zorunda
kaldığımda tezgahtarlardan bu bana yakışır mı diye yardım isterim. Yakışır
beyefendi dediklerinde yoksa elinizde kalan bu mu der, muhabbeti ilerletirim.
Neyse şimdi yanımda kimse yok. Bayram öncesi bu kalabalıkta bana hiçbir
tezgahtar da yardımcı olmaz. Ramazan ramazan yanıma kimi alıp mağazaya
gidebilirim?
Ben mağazaya doğru bu düşünceler içerisinde giderken gökte
aradığımı yerde buldum. Bir dostum, gireceğim mağazadan çıkıyor. Seni Allah
gönderdi, gel bana bir keten pantolon beğenelim dedim, içeri girdik. Önümüze
çıkan görevliye keten pantolonların yerini sorduk. Önümüze düşüp reyonu
gösterdi.
Bedenime göre birini aldım, ödeme noktasına geçip sıraya
girdim. Fiyatı biraz tuzlu ama olsun, artık herkesin giydiği gibi ben de normal
giyinecektim. Sıraya geçtim ama geçtiğime pişman oldum. Çünkü önümdeki
hanımefendi grip. Hem de öyle böyle değil. Bir hapşırıyor ki yeri göğü
inletiyor, sesi arşı alaya kadar çıkıyor. Birkaç dakika içerisinde kaç defa
hapşırdığını sayamadım. Bu hasta haliyle bu kadını bu mağazaya getiren ne ola ki
dedim. Önündeki sepete baktım. Birkaç parça bir giyim gözüme çarptı. Kadın
hasta ama maşallah alavereden de geri kalmamış dedim. Üstelik çok da yetenekli
gördüm kendisini. Kolunda çantası, bir elinde durmadan burnunu silmek zorunda
kaldığı, şekilden şekle girmiş peçetesi, diğer elinde ise kulağına tuttuğu
telefonu var. Durmadan biriyle konuşuyor. Konuşmasına ara vermesine tek engel
ara sıra hapşırmasıydı, bir de burnunu silmesi.
Ne yapayım ya Rabbim? Kadının arkasına yanaşıp sıraya
girsem bayram öncesi şifayı kapmamam mümkün değil. Pantolonu bırakıp gitsem
olmaz. Çünkü tezgahtar alacağım diye üzerine işlem yaptı. Hem nice yıllar
sonra bir keten pantolonum oldu, vücuduma uyumlu bir şekilde giyineceğim. İşim
de acil. Saat 16.00'da randevum var. En iyisi sıramı kaybetmeden biraz uzağında
durayım, belki hastalığı bana satmaz dedim. Planım tıkır tıkır işlerken
önümdeki boşluğa iki kişi girmez mi? Kasaya yaklaşırken gençler sıra sizde mi
yoksa bende mi dedim. Bizde amca dediler gözümün içine baka baka. Naçar
onlardan sonra ödememi yapıp hızlı bir şekilde randevu yerime doğru koşar adım
gittim.
Şimdi gelelim hastamıza tekrar. İnsan hasta olamaz mı? Hele
grip, her birimizin başına zaman zaman gelir. Böylesi durumlarda zorunlu
olmadıkça kalabalıkların içine girmemek lazım. Çünkü grip dediğimiz hastalık
bulaşıcı bir hastalık. Kadını market alışverişinde görsem, garibimin kimsesi
yok galiba. Mecburen gıda alışverişini yapacak derim. Ama bu yaptığı giyim
üzerine bir alışveriş. Çok aciliyet arz etmemesi lazım. Pekala kendine
geldikten birkaç gün sonra bu alışverişini yapabilirdi. Ki bayrama daha on gün
var. (Olayın geçtiği gün 25/05/2019 Cumartesi)
Senin de mesele edindiğin şeye bak Ramazan? Kadının kahyası
mısın? İstediği her şart ve ortamda alışverişini yapabilir. Hastalık ayakta
da geçer ama alışveriş kaçmaz. Sonra kime ne, hele bana ne?
Not: Ben bu yazıyı olayın geçtiği günün akşamında yazdım.
Grip olmadım. Hele şükür ki kendimi korumuşum. Bu arada yaz boyunca eşim
pantolon ütülemekten de kurtulacak.
***28/05/2019 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
***28/05/2019 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder