Cebimde kürdan eksik olmaz. Olur ya bir şey yerim de
dişlerimin kovuğunda bir kırıntı kalırsa elini cebime atar, dişlerimi
karıştırırım.
Ramazan geldi, cebime kürdan koymaz oldum. Koyup da ne
yapacağım sonra. Bir şey yiyip içtiğimiz mi var sanki.
Gündüz nereden aklıma geldiyse elimi gömleğin cebine bir
attım. Nereden geldi ya da ne zaman koyduysam cebimde bir kürdan var. Üstelik
hiç de kullanılmamış. Küs gibiydi bana. Beni niye kullanmıyorsun, unuttun mu
beni der gibiydi. Nasıl, nerede, niçin kullanacaksın sonra? Çünkü ihtiyaç
olmadı. Sabahın 3,40'ında ağzımızı bir kapatıyoruz, akşam 20,10'a kadar ne
yiyebiliyor ne de içebiliyoruz. Çünkü ramazanın uzun günlerindeyiz.
Neyse kürdanım, kusura bakma. Şunun şurasında ramazanın
bitmesine ne kaldı. Sen en iyisi iştahını birkaç gün sonrasına sakla. Seni
kullanırım mutlaka.
Gerçi böyle diyorum ve ne olur ne olmaz diye cebimde kürdan
bulundurmaya devam ediyorum ama çoğu zaman da ihtiyaç olmuyor. Çünkü diş
kalmadı. Kalan dişler de birbirine küs gibi ayrık ayrık duruyor. Sanki iğreti
ve misafir gibi duruyorlar. Aralarından araba geçirsem geçecek.
Bugünden geçmişe bakıyorum. Neydi o inci gibi dişlerim.
Öyle sıkı saf tutmuşlardı ki aralarından iğne geçmezdi. Geleni parçalar ve
öğütürdü. Bana mısın demezdi. Ya şimdi? Bazısı benden bu kadar deyip çekip
gitti. Kalanlar da gönüllü değil. Ne sıcağa geliyor ne de soğuğa. Serti
istemiyor. İstediği yumuşak olacak. Çok uğraşmadan öğütüp mideye gönderecek. Ne
gidip emekli oluyor ne kalıp görevimi layıkıyla yapayım diyor. Sanki devlet
memuru gibi. İşini yapmadığı gibi çoğu zaman isyanlara oynuyor, tehditler
savuruyor. Bak çeker giderim diyor. Bazen de gerçekten çekip gidiyor. Giderken
de sessiz sedasız gitmiyor. Büyük bir vaveylâ koparıyor. Bana da derin bir acı
bırakıyor, sanki doğum sancısı verdiği.
Aslında çok şey istemiyorum dişlerimden. Anca beraber kanca
beraber diyorum. Öbür dünyaya beraber gitmek. Yani vefa istediğim benim.
Şunun şurasında ne kaldı gitmeme. Ha ne olur, oyunbozanlık etmese de biraz
sabretse… Beni yeni diş taktırma işiyle uğraştırmasa. Haydi taktırdım diyelim.
Aslın yerini tutmuyor ki sonradan gelen. İşlevini yerine getirmiyor. Sadece
ağzımın içinde kalabalık edecek.
Hasılı dişlerim! Bil ki yaptığın vefasızlıktır, su
koyuvermedir. Alacağın olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder