Gençliğinin baharında canını vererek bedel ödeyen dört şehidimizin
kanı daha kurumamışken acılarımız daha taptaze iken ateşin düştüğü yer hala
aileleri yakarken biz şehit cenazesinde itişip kalkışıyoruz ve atılan yumruğu
konuşuyoruz. Değdi mi, değmedi mi, organize bir eylem mi, arkasında birileri
var mı, saldırganlar köyden mi, saldırganlar dışarıdan mı, polis ya da
jandarma güvenlik tertibatı almış mı, almamış mı, saldırganların arkasında bir
azmettirici var mı, yok mu, bu olaydan hükümet mi sorumlu yoksa Ana muhalefet
mi sorumlu tartışmaları yapıyoruz.
Ana muhalefet lideri ve beraberindeki heyete(veya herhangi
bir kimseye) yapılan linç girişimini kim yapmışsa arkasında kim varsa bu şiddet
olayını asla tasvip etmiyorum. Bu olayı da küçümsemiyorum. Yakalanan
zanlıların ucu kime, nereye gidecekse sonuna kadar gidilmesini istiyorum.
Yapılsın ki önüne gelen birilerine şiddet yoluyla racon kesmeye kalkmasın.
Şehit cenazesinde verilmiş sadakamız varmış ki orta yerde
şehidimiz dışında ölüm yok. Bir an için düşünelim. Bu kargaşa ortamında
silahlar patlamış olsaydı belki bugün atılan yumruğu konuşmuyor, sokağa
dökülmüş ve birbiriyle kozlarını paylaşan sıcak sokak çatışmalarını izliyor
olacaktık ya da kendimizi bu ortamın içinde bulacaktık. Bu, iç savaş demektir.
Şehit cenazesinde cereyan eden bu olay hepimizin kulağına
küpe olmalı. Başta siyasiler olmak üzere herkes işin ciddiyetinin ve
vahametinin farkına varmalı. Sorumluları yakalanmış bu menfur olayı artık
adliyeye bırakmalıyız. Şiddet sahipleri gerekli cezayı almalı. Olayın
azmettiricisi varsa ortaya çıkarılmalı. Yumruk olayını daha fazla kaşımayalım.
Gündemden düşürelim. "Sen şunu dedin, ben bunu dedim. Sen suçlusun"
suçlamalarını bir tarafa bırakalım. Zaman tansiyonu düşürücü açıklamalar yapma
zamanı. Pamuk ipliğine bağlı birlik ve beraberliğimizin fitilini ateşleyecek
söylemlerden kaçınmalıyız. Özellikle şehit cenazelerinde…
Kimse unutmasın ki şehitler bizim yumuşak karnımızdır.
Kimse şehitler üzerinden bir gelecek devşirmeye kalkmasın. Kimin, kiminle ne
kavgası varsa bunun yeri şehit cenazesi değildir. Gitsinler kozlarını istedikleri
yerde paylaşsınlar. Cenazelerimiz ve cenaze sahipleri cenazelerine saygı
bekler, son görevin en iyi şekilde yapılmasını ister. Biz bağrımıza taş
bastırır, içten içe ağlar, Allah'tan geldik, Allah'a gideceğiz" der,
sessizce cenazemizi defnederiz. Hele bu cenaze bir de şehit cenazesi ise
saygıda asla kusur etmeyiz. Cenaze boyunca aramızdaki husumeti bırakır, yan
yana saf tutarız. Biz böyle bir milletiz. Adap ve nezaket kuralları da bunu
gerektirir. Kavga mı edeceğiz? Cenazeden ayrılır; başka bir gün, başka bir
yerde gerekirse kavgamızı devam ettiririz.
Bizim için diri olan, cenazesini kıldığımız şehidimiz;
cenazesinde olup bitenleri izledikten sonra dile gelip bize ne derdi acaba?
Herhalde “Ben sizin birlik, dirlik ve huzurunuz için bedel ödedim, canımı
ortaya koydum. Yumruğun hesabı mı olur? Canımın karşılığında siz birbirinize giriyorsunuz.
Üzerimden çekin ellerinizi. Gidin kavganızı başka yerde yapın. Lütfen benim
üzerimden ucuz kahramanlık yapmayın. Vay yazık! Tuh size” demez miydi?
Şehidimize saygı lütfen!
*24.04.2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
*24.04.2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder