23 Nisan 2019 Salı

Derdiniz Ne Sizin?


Birlik ve beraberliğiniz düşman çatlatan cinstendi. Zorluk ve güçlüklere karşı sırt sırta verip kenetlendiniz. Korku ve yıldırmalara pabuç bırakmadınız. Zirvenin en alasını gördünüz. Bin bir mücadeleyle elde ettiğiniz makamları kimsenin yapamayacağı şekilde birbirinize sunarak fedakarlığın ve dostluğun en güzel örneklerini verdiniz. Aldığınız emaneti emin adımlarla götürürken zirve sizi, siz de zirveyi sevdiniz.

İş böyle devam ederken Çin işkencesi gibi teker teker birbirinizden ayrılmaya başladınız. Sebep ne? İktidarı kaybetseniz ya da bir kazaya uğrasanız; öküz öldü, ortaklık bitti. Eh olabilir, nimet bitince kimse külfete ortak olmaz diyeceğim. Öyle bir şey de yok. Hala zirvedesiniz. O halde mesele ne? Makam ve mevkileri mi paylaşamadınız? Sanmam. Çünkü kimsenin vazgeçemeyeceği makamları birbirinize altın tepsi içinde sundunuz. Düşünceleriniz mi farklılaştı? Yok öyle bir şey. Hala aynı düşünce yapısına sahipsiniz. Birbirinizin mahremine el uzatıp kanlı bıçaklı mı oldunuz. Yine yok böyle bir şey. Önünüze mikrofon uzatılsa aramızda sorun yok diyorsunuz. Madem sorun yok. Niçin bir araya gelmiyorsunuz? Niye kaçıyorsunuz birbirinizden? Bu kaçış niye, nereye kadar? Kendinize öz güveniniz mi yok? Söyleyecek sözünüz mü kalmadı? Birbirinize kapılarınız mı kapalı, bakacak yüzünüz mü yok? 

Bir sorun olduğu belli gayri. O zaman niçin bir araya gelip sorunlarınızı masaya yatırmıyorsunuz? Birbirinizden kaçışınız suçluluk psikolojisi mi? Bir araya gelip oturamıyorsanız niçin basın yoluyla birbirinize laf dokunduruyorsunuz? Yok mu sizi bir araya getirecek, sizi barıştıracak sizin dostlarınız? Hepsini bitirdiniz mi? Haydi yok diyelim. Niçin sizi tutan kalemşorlarınıza bir şey söylemiyorsunuz? Çünkü onlar sizin aranızı daha da açıyor. Onlar benim kardeşim, kardeşlik hukukumuza laf söyletmem demiyorsunuz? Sizde geçmişin hatırına ahde vefa da mı yok?

Benim anladığım kadarıyla sizin aranızdaki anlaşmazlığın sebebi yönetim anlayışınızdaki farklılığınızdan kaynaklanıyor. Biriniz cumhurbaşkanlığı sistemini isterken öbürleriniz parlamenter sisteminden yanasınız. Biriniz tüm yetkiler bende olacak derken öbürünüz yetki, sorumluluk paylaşılsın istiyorsunuz. Sorun bu ise oturup konuşacaktınız. Ama siz ne yaptınız konuşmadınız. Birbirinize eyvallah demediniz. Filistin-İsrail bile zaman zaman bir araya gelebiliyor iken siz birbirinizden kaçtınız.  Kaçtıkça sorununuz azalmıyor; kırgınlıklar, küskünlükler, incinmişlikler artıyor. Bu da ülkeye yansıyor. Camiayı üzüyor. Artık birbirinize saygı da duymuyorsunuz. Kusura bakmayın ama aralarındaki sorunu konuşarak çözemeyen kardeşler Türkiye'nin sorunlarını çözemezler.

Size ne yapmak lazım biliyor musunuz? Sizin hepinizi bir araya getirip haydi eteğinizdeki taşları dökün denecek. Sorunu çözmeye yanaşmıyor musunuz ya da anlaşamadınız mı? O zaman yapılacak tek şey var: Eşeği suya göndermek hem de uzak bir yere. Ondan sonra eline sopayı alacaksın ve eşek sudan gelinceye kadar döveceksin. Dayak acıttı "anam" mı dediniz? Anan ya diyeceksin ve vurmaya devam edeceksin, hem de bıkmadan, usanmadan ve acımadan. (Bu arada dayağa ve şiddete karşıyım ama beni buna mecbur ettiniz.)

2 yorum:

  1. Dayak harici öğütlerine katılıyorum. Keşke senin sözünü dinlemeler. Tabiki sadece senin hepimizin derdi sıkıntısı aynı. Hepimiz adına sen söylemişsin. Allah razı olsun. Bir de tutulsa daha iyi olacak. Kendi aralarında büyük bir problemin olacağına bende inanmıyorum. Cevizin kabuğunu doldurmaz. Yeni parti kuramları da gördük. Ne oldu. Hiç. O kadar ortak payda varken bu ayrılık gayrılık da neyin nesi? Gelin ensar ve muhacir gibi olun. Birbirinize kenetlenin. Seçmenlerinizde bir güzel rahatlasınlar değil mi? Ne kadar güzel olur.

    YanıtlaSil
  2. "Her ne kadar şiddet günümüzde çok da uygulanmasa da bu söz bir ikaz ve gözdağı için söylenmektedir. Nasihat ile yola gelmeyeni azarlamalı, azardan anlamayanı da güzelce bir dövmeli..."Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir." Bu arada şiddete ben de karşıyım Sayın Hocam.

    YanıtlaSil