İçkiden anlayan birine iki içki şişesi getirirler.
"Üstadım! Hangisi daha iyi? Tadıp söyleyebilir misin" derler. Adam
ilk şişeden bir yudum alır almaz yüzünü buruşturur ve tadına bakmadığı diğer
şişeyi "Bu, daha iyi" diye gösterir. Oradakiler şaşırır: "Efendim!
Daha bu şişeden tatmadınız. Bir şeyden tatmadan onun nasıl daha iyi olduğu
hakkında karar verebiliyorsun" deyince adam: "Evet bakmadım ama şunu
bilin ki hiçbir şey bu içtiğimden daha kötü olamaz" cevabını verir.
Şimdi kıssadan hisseye gelelim. Malumunuz Özallı ANAP'ın
hayat pahalılığı ve yolsuzluk söylentilerinden yaka silken halk, 1989 mahalli
seçimlerinde SHP(şimdinin CHP’i) rüzgarı estirdi. “Yalana, Dalan’a ve talana
son” sloganıyla seçim propagandası yürüten SHP, başta İstanbul ve Ankara olmak
üzere birçok ilin belediye başkanlıklarını kazandı. ANAP iktidarının yıpranmışlığından
İstanbul da payını aldı ve ANAP’lı belediye başkanı Bedrettin Dalan’ın Haliç’i
mavi gözleri gibi masmavi yapması işe yaramamıştı. SHP’li Nurettin Sözen
de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmişti. Teşbihte hata olmasın
halk içtiği içkiyi(Dalan’ı) değiştirme ihtiyacı hissetmiş, daha önce tatmadığı bir
içkiyi(Sözen’i) başkan seçmişti.
Sözen’le birlikte İstanbul halkı, içtiği içkiden hoşnut
kalmadı. Çünkü berbat mı berbattı. Tarihte Türkiye’de belki dünyada ilk olmak
üzere 1993 yılında Ümraniye çöplüğünde patlama meydana geldi. Bu patlamada 39
insanımız can verdi. Sayın Sözen dönemi alınmayan çöp yığınları ve su
kesintileri ile tarihe geçti. İstanbul sokaklarında damacana ile su alma dönemi
başlamıştı. Ardından patlayan İSKİ yolsuzluk skandalı CHP’ye pahalıya patladı. ANAP’tan
devraldığı belediyeleri 1994 yılında RP’ine kaptırdı.
RP denilen parti, iktidar yüzü görmemiş bir parti idi. O
zamana kadar yüzde 10 barajını bile aşamamış; yerelde Konya, Maraş, Urfa, Sivas
ve Van gibi illeri yöneten bir partiydi. 1991 yılı genel seçimlerinde MÇP(MHP),
IDP(MP) ile ittifak yaparak yüzde 15 oranında bir oy alarak 80 sonrası ilk defa
parlamentoya girebilmişti.
1994 mahalli seçimlerine RP’nin büyükşehir belediyesi
başkan adayı olarak giren Recep Tayyip Erdoğan, ANAP’tan İlhan Kesici, SHP’den Zülfü
Livaneli, DYP’den Bedrettin Dalan, CHP’den Ertuğrul Günay, MHP’den Ahmet Vefik
Alp gibi ağır toplarla yarıştı. İstanbul halkı hiç şans verilmeyen, çoğunun
tepeden baktığı Recep Tayyip Erdoğan’ı belediye başkanı olarak seçti. Yani halk
tattığı içkiyi, daha önce tatmadığı içkiyle bir defa daha değiştirmişti. İstanbul,
değişimin öncüsü olduğu için bu değişimden Ankara ve diğer birçok il nasibini
aldı. Çoğu il, daha önce içtiği içkiyi değiştirdi. RP, 1994 mahalli idareler
seçimlerini bayram olarak ilan etti.
İstanbul Belediye başkanı olan Erdoğan, başta çöp olmak
üzere İstanbul’un su sorununu çözdü. Su kesintileri tarih oldu. Hava kirliliğine
çözüm bulundu. Bir muhalefet partisinin büyükşehir belediye başkanı olmasına
rağmen İstanbul’un belli başlı sorunlarını çözmesi partisinin yüz akı oldu. Partisinin
1996 yılında koalisyonun büyük ortağı olmasında katkısı yadsınamaz.
İstanbul’da gösterilen bu başarının ardından halk, tattığı
içkinin tadını almış olmalı ki başta İstanbul ve diğer birçok şehri 25 yıldır (RP-FP
ve AK Parti olmak üzere) aynı zihniyete emanet etti. Dile kolay beş dönem aynı
zihniyet yönetti.
Yerelde gösterilen belediyeciliği 2002’den itibaren halk
iktidara taşıdı. Hala bu zihniyet tarafından ülke yönetilmektedir. Farkındaysanız
halk denediği içkiyi bir daha bir daha…içmeye devam etmiştir.
31 Mart 2019 mahalli seçimlerine gelince halk, başta
İstanbul ve Ankara olmak üzere bazı büyükşehirleri 25 yıl öncesi tattığı bir
zihniyete geri vermiştir. CHP zihniyetine “25 yıl öncesi yaptıklarından dolayı
cezanı kaldırıyorum. Umarım kendini değiştirmişsindir” demiştir. CHP aldığı
yerelde iyi çalışır, kendini ispatlar, geçmişin kötü izlerini silerse halk onu
iktidara bile taşıyabilir. Çünkü yerel, siyasi partilerin iktidar olmadan önce
denendiği yerdir.
Gördüğünüz gibi halkımız siyaseti ve belediyeciliği futbol
takımı tutar gibi yapmıyor. Hiçbir partiye ve zihniyete karşı önyargısı yok. Başarılı
olsa da başarısız olsa da bu benim partim demiyor. Çalışmayıp yatanı
cezalandırıyor, çalışanı bıkıp usanmadan bir daha bir daha getiriyor. Umarım
belediyeleri kaybedenler mazeretlerin arkasına sığınmayı bırakıp halkta bağımlılık yapan belediyeleri(bağımlılık yapan içkiyi) niçin
kaybettiklerini bir güzel sorgularlar.
Kardeşim! İyisin, hoşsun da belediyeciliği anlatmak için
denenmiş veya denenmemiş içkiden başka verecek örnek bulamadın mı dediniz. Haklısınız.
Bilgi dağarcığım bu kadar maalesef. Bu arada hayatta hiç içkiyi ağzıma almadım.
Tatmayı da düşünmüyorum. Bugüne kadar nasıl bir şey diye hiç merak da etmedim.
Tüm iştahımı öbür dünyada -cennet yüzü görürsem- içeceğim şaraba sakladım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder