Ana içeriğe atla

Yeni Yönetici Olmak İsteyenlere Öneriler

Pek tavsiye etmem ama ben bilgi, birikim ve tecrübelerimi yöneticilik yaparak vatana, millete katkıda bulunmak istiyorum diyor ve benden bir yöneticide olması gereken özellikler neler olmalıdır ya da yönetici olunca neler yapmalıyım diyorsanız size ben bu işten anlamam derim. Ama yine de öneride bulunmaktan geri kalmam. Bakalım önerilerim hoşunuza gidecek mi?

*Öğretmenlerle arana mesafe koymalısın. Çünkü öğretmen milletinin isteği bitmez. Uzak duracaksın ki gizemini korumalısın. Hatta onlara selam bile verme, selamlarını da alma. Kazara karşılaşırsan görmezden gel, yanındakiyle konuşur gibi yap, ya da kafanı çevir veya önüne eğ. Bu demek değildir ki hiç onlarla konuşma. Bazı teneffüslerde öğretmenler odasına gir, teneffüs boyunca otur. Otururken de fazla muhatap olma.
*Okulunda bir A grubun olsun. Onlar genelde pek öğretmenler odasını kullanmasın. Çoğunlukla senin yanında veya yardımcılarının odasında otursunlar. Onlara kol kanat ger. Koruyup kolla. Okulun nimetlerinden onları faydalandır. Onlara kol kanat gerersen onlar okulunu açar, okulunu bekler, hatta sabah çayını bile demletirsin.
*Bütün iş yükünü yardımcılarının üzerine yık. Sen bir şey yapma. Odanda otur, iş yapar gibi görün. Ara ara namaz kılmak ve tuvalete gitmek için odanı terk et. İş yükünün ağır olduğu imajını hep ver. Ara sıra yardımcılarının odasına giderek onları ziyaret et. Bunu çok yapma. Genelde onları odana çağır.
*Üstün ile aranı iyi tut. Çünkü yerinde tutunman için bu gerekli. Amirin kurumunu ziyaret ederse sosyal medyada paylaş: "Falan kurumumuzu ziyaret ederek bizi onurlandırmıştır. Ziyaretlerinden dolayı kendilerine teşekkürlerimizi arz ederiz" yaz.
*Bakanlık ve valiliğin belirlediği iş takvimine göre yapılması gereken toplantıları gününde yapma. İlk gün toplantı mı olurmuş de. Bir gün sonra yap toplantını. Toplantıya hazırlık yapmadığını belli etme. Toplantıda kimseye söz verme. Çabucak bitir toplantıyı.
*Yardımcıların girmekle yükümlü olduğu altı saat ders yerine iki saat girseler yeter. İkili öğretim yapıyorsan yardımcılarından bir kısmı sabah gelip öğlen gitsin, diğerleri öğlen gelip akşam gitsin. Sabahtan akşama mesai yapmalarına gerek yok.
*Takviye ve Yetiştirme kursu aç. Görev alacak öğretmenleri belirlerken önceliği yardımcılarına ve sevdiğin öğretmenlere ver. Daha hala ders yükü kalmışsa öbür öğretmenlere ver. Yardımcılarından bazısının paraya ihtiyacı varsa onlara girmekle yükümlü olduğu dersin üzerinde ek ders alacak şekilde fazla ders ver.
*Öğretmenlerinin hakkında ne konuştuğunu öğrenmek için öğretmenler arasından birkaç jurnalci belirle. Olup biteni onlardan öğrenirsin. Hakkında konuşanı düşman belle. Suratını as, selamı sabahı kes.
*Reklamını yapacak bazı branşlara çok önem ver. O öğretmenleri el üstünde tut. Onları ara sıra odanda topla. Toplantılarda onlara söz ver. Onların gösterdiği başarıyı sosyal medyada durmadan paylaş, "Kendisini başarılı hissediyor yaz. Diğer derslerle ilgili özellikle bilgiye dayalı başarılar olursa sosyal medyada paylaşma. Böylece dervişin fikri ne ise zikri de o olur düşüncen ortaya çıksın.
*Seni il ve iller arası yapılacak yarışmalarda temsil edip başarılı olan okulunu müdürler grubunda paylaş. Başarını kaç kişi kutlayacak, bunun takibini yap.
*Bazı öğretmenlerin özellikle bir branşın bir gününü boşalt. Onlar o gün eksersiz çalışması yapsın. Başka öğretmen ders programıyla ilgili bir istekte bulunursa zaten yarım gün çalışıyorsun de.
*Okulun watsap grubunu iyi kullan. Oradan durmadan emirler yağdır. Tehditlerini oradan savur. Bazen cümleni yarım bırak. Devamına üç nokta koy.
*Öğretmen senden kalem isterse bu senin görevin, kağıt isterse okul kağıt işine bakmaz de.
*Okulun gelirlerini ve öğretmenlerin vasıtasıyla toplanan yardım parasını istediğin şekilde kullan. İstediğin kadar hizmetli çalıştır. Hatta telefonlara bakmak için bir memur bile çalıştır. Harcadığın para konusunda şeffaf olma.
*Yardımcılarınla beraber yemek yemek için okulda yemek pişirt. Kokusu tüm okula yayılsın. Siz yemek yerken biri kapıyı açıp afiyet olsun derse sağ ol falan deme. Duymazlara oyna. Çünkü sağ ol dersen bakarsın bir kendini bilmez "Tam benim istediğim yemek" deyip sofrana oturmaya kalkar.
*Bir öğretmeninin tayini çıkar da öğretmen watsap grubundan "Arkadaşlar, tayinim çıktı. Hakkınızı helal edin" şeklinde yazarsa onu hemen gruptan çıkar. Diğer öğretmenlere de "Tebriklerinizi özelden yazın" yaz. Öyle ya, okulun watsabı özel işler için kullanılır mı?
*Hiç alakası yokken 12 yaşından beri  hiç namaz geçirmediğini öğretmenlerine söyle. Bunu sadece Allah bileceğine öğretmenin de bilsin. Bu konuda şeffaf olmanda fayda var.

Gördüğün gibi müdür olarak yapacakların çok. Sen şimdilik bir başla. Yapacaklarını peyderpey ben sana söylerim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde