Bazı insanlar vardır, sözünü budaktan esirgemez. Doğrucu
Davut görevi yaparlar toplumda. Birileri kınarmış, ayıplarmış, işimden
olurmuşum, dışlanırmışım diye bir endişe taşımazlar. Konuşurken ve yazarken
fincancı katırlarını ürkütürüm demezler. Ucu kime dokunursa dokunsun, herkes
ayağını denk alsın derler. Hiç rızık endişesi taşımazlar. Haksızlığa karşı
tahammülleri yoktur. Hemen mağdurun yanında yer alırlar.
Çoğul eki kullanıyorum. Sayıları çok anlaşılmasın. Toplumda
bir elin parmaklarını geçmez bunlar. Sayıları az olsa da iyi ki var böyleleri!
Birileri mağduriyet yaşadığı zaman seslerini bunlar yükseltir, konuyu köşelerine
taşırlar.
Belli güç merkezlerinin hoşuna gitmese de halk tarafından
sevilen ve sayılan kişilerdir bu tipler.
İmkanları çok mu iyi bu tiplerin? Sanmıyorum. Kiminin
sadece bir gazete köşesi var, kiminin yazdığı kitapları. Kendi yağıyla
kavruluyorlar dense yeridir.
Bu tiplerin bu şekilde cesur olmasının nedeni herhalde
sırtlarında yumurta küfesi olmadığındandır. Geldikleri yere veya yaptıkları işe
kimseye eyvallah etmeden gelmişlerdir. Yani hak ederek gelmişlerdir. Menfaat
bağıyla birilerine bağlı değildirler. Kimseye minnet borçları yoktur.
İçimizde birilerine haksızlık yapıldı diyen milyonlar var.
Ama bunlar sessiz milyonlardır. Asla haksızlık yapıldı diye ortaya çıkmazlar.
Sessiz kalmayı yeğlerler. Çünkü konuşursam ne olur, ne olmaz, ekmeğimle
oynarlar endişesini taşırlar. Bulundukları statünün yok olacağını düşünürler.
Ayrıca geldikleri yere birilerinin yardımıyla geldiklerini bilirler. O yüzden
haksızlık yapıldıklarını bildikleri halde mağdurun yanında görünmedikleri gibi aynı
karede de yer almak istemezler. Kendilerini güce teslim etmiş kişilerdir
bunlar. Rızık, makam ve statü endişesi taşırlar, ağrımaz başım ağrısın
istemezler...
Mağdurun en çok zoruna giden de başına gelenden ziyade dün
sorun yokken yanında olan dostlarının bugün sessiz kalmalarıdır. Zaten ne
çekiyorsak gölgesinden korkan bu sessiz yığınlardan çekmiyor muyuz?
Milyonlarca iyi olup sessiz yığınlar olacağımıza sesini
yükselten birkaç cesura destek olsak göz göre göre birilerine haksızlık
yapılmaz. Ama maalesef mağdurun yanında yer alamıyoruz.
Sessiz pasif milyonlara rağmen iyi ki sesini çıkaran, bu
kadar da olmaz diyen birkaç aykırı ses gönlümüze su serpiyor, derdimize
tercüman oluyor. Bunlar bedeli ne olursa olsun, dilsiz şeytan olmayı tercih etmeyenlerdir.
İyi ki var böyleleri! Allah sayılarını artırsın.
Konu buraya gelmişken Ebu Zer el-Gıfari’yi anmasak olmaz. Günümüzde
ne de çok ihtiyacımız var Ebu Zer el-Gıfari gibi misyon üstlenecek kişilere. O
ki yaptıklarından dolayı Hz Osman’a da karşı çıkmış, Muaviye’ye de. Hep yalnız
kalmış, yanlış yaşamış ve yalnız gitmiş. Allah razı olsun kendisinden.
***14/03/2019 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
***14/03/2019 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder