Bir petrol istasyonuna vardığımızda burada sigara içmek,
buraya ateşle yaklaşmak yasaktır. Çünkü tehlikelidir. Bir kaçak durumunda
benzin veya LPG deposunun patlaması söz konusu. O yüzden bu bölgede sigara
içecek, çakmağını çakacak kişi bu mıntıkadan biraz uzaklaşmalıdır. Atın ölümü
arpadan olsun diyemez. Bundandır ki istasyona yakıt almak için gelen veya
yaklaşan kimse ateş konusunda duyarlıdır. Sorumluluk da bunu gerektirir.
Teşbihimi yerinde görürseniz akaryakıt istasyonundan ülkeye
gelmek istiyorum. Çünkü ben ülkeyi de bir istasyona benzetiyorum. Suyundan
mıdır, toprağından mıdır bilmiyorum. Bildiğim tek şey, tansiyonu ve gerilimi
yüksek bir ülkede yaşıyoruz ve bu ülke yeknesak değildir. Bir mozaikler ülkesi
bu ülke. 72 millet insan bu ülkeyi birlikte paylaşıyoruz. Çoğunluk Müslüman
olmakla beraber bu ülkede Müslüman ve Müslümanlıktan haz almayan; eline fırsat
geçse ezanı, bayrağı, dini ve imanı yasaklayacak, dini simgeyi çağrıştıran her
türlü değeri yok etmek için uğraşacak, sayıları az olmayan bir kesim var.
Bakmayın siz çoğunun kendisini piyasaya çıkarmadığına.
Milli ve manevi değerlerimize düşman kesimlerin karşısında
ezan, bayrak, din ve iman için canını verecek büyük çoğunluk var. Olmalıdır da.
Çünkü bunlar bizi biz yapan ortak değerlerimizdir. Çocuk ve gençlerimize bu
değerler yerinde ve zamanında verilmelidir.
Ortak değerlerimiz yukarıda saydıklarımdan ibaret değildir.
Bizi biz yapan bu değerlerimiz çoktur. Gel gelelim ki bu değerlere düşman
olanlar da çoktur. Bu birbirine zıt benzemezleri akaryakıt istasyonuna
benzetelim. Bir kıvılcımlık işi var bu istasyonun. Aynı kazana atsan
kaynamayacak bu iki kesim, birbirine karşı ateşle barut gibidir. Her ne sebeple
olursa olsun karşı karşıya gelmemeli ve getirilmemelidir. Çünkü bu iki kesim,
belli değerler üzerinden karşı karşıya getirilirse bir türlü düşmeyen bu
ülkenin tansiyonu hipertansiyona fırlar, sağduyu elden gider, kılıçlar çekilir.
Böyle durumlarda yükselen tansiyonu düşürmek gerekir. Bu görev de sorumluluk
makamında olan insanlara düşer. Özellikle sorumlular yangına körükle
gidemezler. Çünkü yangına körükle gitmek tarafları karşı karşıya getirir,
ortamı gerer. Bu da uyuyan hücreleri harekete geçirir, yıkıcı fay hatlarını
tetikler. Yeter ki istasyonu havaya uçurmak için çakmağı çakan olsun.
Ne zaman bu ülkede seçimler olsa seçim arifesinde maalesef
gerilimi yüksek ortamların içinde buluruz kendimizi. Puslu havadır bu. Kurt bu
puslu havayı sever. Çünkü koyunu kapması gerekir. Siyasilerimiz için de puslu
hava, arayıp da bulamadıkları bir ortamdır. Çünkü bu hava seçmenini tetikler,
safları karşılıklı kutuplaştırır.
Merak ediyorum, birkaç puan için toplumu karşı karşıya
getirmeye, birini diğeriyle korkutmaya, bir kesimi diğer kesime bilemeye değer
mi? Başta siyasilerimiz olmak üzere kazanmak için her şeyi mubah görenler,
unutmasınlar ki bu ülkenin huzur ve mutluluğu her şeyin özellikle siyasetin
üstündedir.
Lütfen
değerlerimizi emellerimize alet etmeyelim ve kaşımayalım!
*
16/03/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder