16 Aralık 2018 Pazar

Vatandaşa Bir Dokun, Bin Ah İşit!


İşinden gücünden fırsat bulup çarşı-pazara bir dolaşmaya çıkarsan, bir tanıdığa rastlayıp bir kenar ve köşede laflarsan, insanların dert küpü olduğunu görürsün. Tek suçun ne var, ne yok demek. Hal-hatırdan sonra başlıyor konuşmaya. Yeter ki dokun, bin ah işitirsin. Çözüm mercii olmadığını bile bile vatandaş içini sana boşaltıyor.

Herkesin de derdi farklı farklı. Anlatılanlara göre kiminin çocuğu işe girememiş, kiminin çocuğu kazandığı halde torpili yeterli olmadığı için işe yerleşememiş, kiminin çocuğu mülakatta elenmiş, kimi borç batağı içerisine saplanmış, kimi ekonomik darboğaz içerisinde. Kiminin çocuğu işten çıkarılmış, kimininki içeride.

Kimi siyasetin gidişatını, ekonomik durumu, kimi açıklanan belediye başkanı adaylarını beğenmiyor. Kimi adaylık beklentisi içerisinde. Kimi oğluna kız, kimi de kızına damat arıyor. Kimi çocuklarının okumadığından dem vuruyor.

Önce anlatıyor anlatıyor, ardından sözü haksızlıklar yapıldığına getiriyor.

Gördüğüm kadarıyla herkes kendince bir problemin içerisine belenmiş, debelenip duruyor, çıkamıyor bir türlü. Yine herkes problemi karşıda görüyor, kendisini işin içerisine katmıyor. İşin olmayacak, bir de kafan götürecek dinleyip duracaksın. Sadece dinleyeceksin. Çünkü kimse senden çözüm önermeni beklemiyor. Senden tek istediği kendisini dinlemen. Dinlemenin dışında bir şey beklenmiyorsa iyiymiş falan demeyin. Dinleyen burada dinleye dinleye dert küpü olup çıkıyor. Çünkü senden istenen derdine ortak olman.

Dertsiz insan olmaz. Dert olacak ki insan çözmek için uğraşacak. Gözlemlerine göre 3-yıl öncesine göre insanlar daha bir karamsar. Geriye doğru gittiğimizi düşünüyorlar.

Konuşup içini döken ve bu yol ile rahatlayanların yanında bir de gördüğün zaman fellik fellik kaçan, kaçmıyorsa bile susan ama yüz hattından çok dertli olduğu belli olan içine kapanmış insanlar vardır. Ya sana selam verip uzaklaşıyor, ya görmezden gelerek geçip gidiyor, ya da seninle oturmak zorunda olursa hep susuyor, konuşmuyor. Hal hatır veya bir şey sorsan bana fazla soru sorma dercesine kısa cevaplar veriyor, gözlerini de kaçırıyor. Sen konuştuğun zaman hiç sohbete katılmıyor, sözlerine katılıyorum veya katılmıyorum da demiyor. Bu konu bunu açmadı, başka konu açayım diyorsun. Ona da bir şey demiyor. Böylelerini bedenen yanında ama ruhen uzaklarda olduğunu anlıyorsun hemen. Ruh gibiler anlayacağınız.

Konuşup derdini anlatan ve kafanı ağrıtanları öpüp başına koyasın geliyor içine kapananları görünce. Dertli oldukları ayan-beyan belli olmasına rağmen susmaları hayra alamet değil. Kendilerine de zarar verebilirler, çevresine de.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder