İşinden gücünden fırsat bulup çarşı-pazara bir dolaşmaya
çıkarsan, bir tanıdığa rastlayıp bir kenar ve köşede laflarsan, insanların dert
küpü olduğunu görürsün. Tek suçun ne var, ne yok demek. Hal-hatırdan sonra
başlıyor konuşmaya. Yeter ki dokun, bin ah işitirsin. Çözüm mercii olmadığını
bile bile vatandaş içini sana boşaltıyor.
Herkesin de derdi farklı farklı. Anlatılanlara göre kiminin
çocuğu işe girememiş, kiminin çocuğu kazandığı halde torpili yeterli olmadığı
için işe yerleşememiş, kiminin çocuğu mülakatta elenmiş, kimi borç batağı
içerisine saplanmış, kimi ekonomik darboğaz içerisinde. Kiminin çocuğu işten
çıkarılmış, kimininki içeride.
Kimi siyasetin gidişatını, ekonomik durumu, kimi açıklanan
belediye başkanı adaylarını beğenmiyor. Kimi adaylık beklentisi içerisinde.
Kimi oğluna kız, kimi de kızına damat arıyor. Kimi çocuklarının okumadığından
dem vuruyor.
Önce anlatıyor anlatıyor, ardından sözü haksızlıklar
yapıldığına getiriyor.
Gördüğüm kadarıyla herkes kendince bir problemin içerisine
belenmiş, debelenip duruyor, çıkamıyor bir türlü. Yine herkes problemi karşıda
görüyor, kendisini işin içerisine katmıyor. İşin olmayacak, bir de kafan
götürecek dinleyip duracaksın. Sadece dinleyeceksin. Çünkü kimse senden çözüm
önermeni beklemiyor. Senden tek istediği kendisini dinlemen. Dinlemenin dışında
bir şey beklenmiyorsa iyiymiş falan demeyin. Dinleyen burada dinleye dinleye
dert küpü olup çıkıyor. Çünkü senden istenen derdine ortak olman.
Dertsiz insan olmaz. Dert olacak ki insan çözmek için
uğraşacak. Gözlemlerine göre 3-yıl öncesine göre insanlar daha bir karamsar.
Geriye doğru gittiğimizi düşünüyorlar.
Konuşup içini döken ve bu yol ile rahatlayanların yanında
bir de gördüğün zaman fellik fellik kaçan, kaçmıyorsa bile susan ama yüz
hattından çok dertli olduğu belli olan içine kapanmış insanlar vardır. Ya sana
selam verip uzaklaşıyor, ya görmezden gelerek geçip gidiyor, ya da seninle
oturmak zorunda olursa hep susuyor, konuşmuyor. Hal hatır veya bir şey sorsan
bana fazla soru sorma dercesine kısa cevaplar veriyor, gözlerini de kaçırıyor.
Sen konuştuğun zaman hiç sohbete katılmıyor, sözlerine katılıyorum veya
katılmıyorum da demiyor. Bu konu bunu açmadı, başka konu açayım diyorsun. Ona
da bir şey demiyor. Böylelerini bedenen yanında ama ruhen uzaklarda olduğunu
anlıyorsun hemen. Ruh gibiler anlayacağınız.
Konuşup derdini anlatan ve kafanı ağrıtanları öpüp başına
koyasın geliyor içine kapananları görünce. Dertli oldukları ayan-beyan belli
olmasına rağmen susmaları hayra alamet değil. Kendilerine de zarar
verebilirler, çevresine de.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder