—Üstat! Milli Piyango bileti sana çıkarsa ne yapardın?
—Neler yapmam ki!
—Mesela?
—Atımı-avradımı, evimi-barkımı, eşimi-dostumu, yöremi
değiştirirdim hemen.
—Haydi diğerlerini anladım. Avradı da mı değiştireceksin?
—Lafın gelişi söyledim. Yine de hanım duymasın. Bir aile
faciası yaşamayayım. Evlilik bu, şakaya gelmez.
—Ama değiştirenler var.
—Değiştiren değiştirir. Ne oldum delisi olsalar gerek.
—Başka ne yaparsın? Çünkü çıkacak para bitecek gibi değil.
—Hepsini aynı anda harcayacak değilim ya. Ama yediğim
önümde, yemediğim arkamda olur. Nerede akşam; orada sabahlarım. Durmadan gezer,
tozar, turlara çıkarım. Birinci sınıf lokantalarda yer, beş yıldızlı otellerin
kral dairesinde kalırım. Tüm bunları yaparken önümde en büyük engelim resmi
görevim olacaktır. Bunu da çözerim.
—Nasıl çözeceksin?
—İstifa ederim, hatta gitmem, müstafi durumuna düşerim. Ne
işim var artık benim memurlukta? Zaten ihtiyacım da kalmayacak. Çünkü para çok
nasılsa. Beni bir ömür yaşatır. Harca harca bitmez.
—Böyle yaparak mutlu olabilecek misin? Biliyorsun para
saadet getirmez.
—Mutluluğu arayan kim? Canım sıkıldıkça harcayacağım.
Vicdanımın sesini dinlememek için hiç boş durmayacağım. Girmediğim delik
kalmayacak. Gördüğüm her yer beni tanıyacak. "İşte şu adam var ya şu adam!
Bir gecede trilyona kondu" diyecek. Onlar bana baktıkça ve çalışanlar
etrafımda pervane gibi döndükçe "Şu para yok mu? Açmadığı kapı yok"
deyip geçici de olsa mutlu olmaya çalışacağım.
—Sonuç?
—Sonuç veya sonumu ne sen sor, ne de ben söyleyeyim.
Nasılsa bir gün para suyunu çekecek. Bu deniz bir gün bitecek. Zira haydan
gelen huya gider. Beş parasız kalacağım. Ne varsa eski dostlarda var deyip
utana sıkıla terk ettiğim eski eşimin-dostumun yanına geleceğim. Onlar bana
acıyarak bakacak ve sırtını dönecek "Haydi Allah versin" diyecekler.
Belki de "2020 çekilişine tekrar katıl, nasılsa şansın var, bakarsın
çıkar" diye alaya alacaklar. Hasılı herkes benden kaçacak. Parayı
harcarken edindiğim yeni dostlar, yolmak için bu arada başka gazların peşine
düşmüş olacaklar. İşin garibi görevime de dönemem hadi deyince. En azından bir
altı ay bekleyeceğim. Aldığım her şeyi de para suyunu çekince
satmıştım. Kabul ederse soluğu huzurevinde alırım herhalde. Ne
gelenim olur, ne de soranım. Huzurevindeki malikanemin penceresinin önünden
gelip geçenler olursa onları seyreder dururum artık.
—Sonun böyle mi olacaktı?
—Bundan iyisi can sağlığı! Beni bu durumda ya huzurevi
paklar ya da teneşir tahtası. Allah vere de bu durumda iken ölmesem bari!
—Niyeymiş o? Ha huzurevinde kalmışsın, ha ölmüşsün!
—Öyle deme. Biliyorsun çıkan parayı harcamak için her yola
girdim çıktım. Bir o kadar da günah kazandım. Çünkü helal-haram demedim. En
azından Rabbim izin verir, biraz ömrüm kalırsa en azından nedamet duyar, göz
yaşı döker, tövbeyi istiğfar ederim. Tövbe etmeden gidersem bu durumda öbür
dünyada halim harap olur.
—Sadece bunun için mi yaşamayı isterdin?
—Zamanım kalırsa geride kalanlara ibret olsun diye hayatımı/çöküşümü
yazarım.
—Milli Piyangodan yarım mı aldın, tam mı yoksa çeyrek mi?
—Ben bilet almadım ki! Ne şimdi ne de bundan önceki 55
yıllık hayatım boyunca.
—Mübarek! Bilet almadığını niye söylemedin baştan?
—Sen sormadın ki! Çıkarsa dedin. Ben de ne yapacağımı
anlattım.
— En iyisini yapmışsın. Allah hayrını versin.
—Senin ve cümlemizin de hayrını versin.
*** 03/01/2019 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
*** 03/01/2019 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder