26 Aralık 2018 Çarşamba

Kur'an Ayetlerini Nasıl Değerlendiriyorum?


Tefsirci değilim, Kur'an-ı Kerim'in geneline hâkim değilim. İHL ve İlahiyat okuyarak -tabir yerindeyse- biraz mürekkep yalamış birisiyim. Tefsir başta olmak üzere dini ilimlerin herhangi birinde ihtisas yapmışlığım yoktur. Teşbihte hata olmasın, benim durumum tıbbın herhangi bir bölümünde uzmanlaşmamış pratisyen hekime benzer. Yani ben de tıpkı pratisyen doktor gibi dini ilimlerin her birinden tatmış ve aklımda kalan bilgi kırıntılarıyla düşünmeye çalışan ve konuşan birisiyim. Kendim hakkında bu kadar bahsetmem yeter. Sadede gelelim. Bugün yeterli donanıma sahip olsun veya olmasın herkesin din alanında konuştuğu bir ortamda haddim olmayarak kendimi kamberin yerine koyuyor ve bensiz olmaz diyorum. Cahil cesareti ne edeceksiniz? Yazdıklarım içerisinde yanlış görüşlerimden dolayı Allah beni şimdiden affetsin!

Malum bugünlerde "Kur'an’ın bazı ayetleri tarihselcidir veya tarih üstüdür" tartışması -pardon kavgası- var. Belden aşağı vurularak yapılan bu tartışmanın ne İslam'a ne de Müslümanlara faydası olmayacağını düşünenlerdenim. Ki bu tartışma hayra alamet değildir. 

Kur'an'ın bazı ayetlerinin tarihsel olduğu görüşüne katılmıyorum. Kur'an'ın her asra hitap edecek evrensel bir kitap olduğuna inanıyorum. Burada sorun Kur'an ayetlerini günümüze uyarlayamayınca veya açıklayamayınca ya tarihte kaldı diyoruz ya da "Bu ayeti falan ayet nesih etmiş, yani ayetin kendisi baki olmakla beraber hükmü kaldırılmış diyoruz. (Kavramlar farklı olsa da nâsih ve mensuh ile tarihselcilik aynı şeydir veya birbirinin ikiz kardeşidir bana göre) Bu iki görüşü de kabul etmeyip "Kur'an evrenseldir" dediğimizde de şayet bugün anlamakta zorlandığımız ve izah edemeyeceğimiz bir ayetle de karşılaşınca bu ayeti insanlardan kaçırmaya veya hiç gündeme getirmemeye çalışıyoruz. Sanki ayıplı bir mal gibi görüyoruz hâşâ! Bence Kur'an ayetlerine böyle bakmaktan ziyade ayetten Allah'ın neyi murat ettiğini, Allah’ın hangi ortam veya problemde sorunu çözmek için hangi ayeti gönderip nasıl çözdüğüne odaklansak, yani ayetin mantığını kavrasak daha iyi mesafe alır ve Kur'an’ı ve bugün anlayamadığımız ayetleri daha iyi anlarız diye düşünüyorum. Kelime ve cümlelere takılmadan Allah bize neyi gösteriyor diye  gösterilen hedefe odaklansak iyi bir iş çıkarmış oluruz. 

Ne demek istediğimi örneklendirirsem maksadımı daha iyi ifade etmiş olurum. Mesela "kadını dövme ayeti" diye bilinen ayeti ele alıp "Allah burada dövmeyi kastetti ama peygamber hiç hanımlarını dövmedi" veya "Yok, buradaki fadribû fiili dövmeyi kastetmiyor" diyeceğimize, bu ve devamındaki ayette Allah'ın evlilik müessesinin devamı için eşlerin neler yapmaları, hangi yolları takip etmeleri gerektiğinin yollarını açıklıyor desek Allah'ın muradını daha iyi anlamış oluruz. Yine İslam'da köle ve cariyelik şu ayete göre vardır veya yoktur diyeceğimize, Arap toplumunda bir realite olan kölelik ve cariyeliği Kur'an'ın kaldırmak için önce kölelere iyi davranma, ardından belli cezalar karşılığında azat etmeyi tavsiye ettiğini, peygamberin de bu konudaki uygulamalarını göz önünde bulundursak bu sosyal vakıayı İslam dininin kaldırmayı hedeflediği görülecektir. Ticari bir meselede ticaretin devamı için istenen iki şahit konusunda Allah'ın iki erkek şahit yoksa bir erkek ve iki kadın şahitlik yapabilir sözünü "Bu sadece ticarette böyle veya iki kadının şahitliği bir erkeğe eşittir" diyeceğimize Allah'ın ticaretin devamını istediğini, bunun için o günün toplumunda kabul görmeyen kadının şahitliğini sorunu çözmek için önerdiğini veya bir konuda uzman olmayanların şahitliği ile sahasında iyi olanın şahitliğini Allah eşit görmüyor, bugün kadın ticarette var ve iyi ise hala "Siz kadınlar ancak iki kişi olursanız şahitliğiniz kabul görür" demek, ayeti anlamamak veya anlamak istememek demektir. Kadın ve erkeğin miras oranını veya tartışmalı diğer konuları da aynı şekil ve çerçevede düşünürsek bence Kur'an'ı anlamada çok mesafe kat ederiz. Kısaca Allah bir konudaki sorunu nasıl çözmemizi istemiş, hangi yol ile çözmüş, biz bugün nasıl çözmeliyiz diye düşünüp olayın künhünü, illetini yakalamamız gerekiyor. Bence parmağa değil, parmağın gösterdiği hedefe odaklanmalıyız. Bu, Kur'an'ı değiştirmek değil; onu anlamaktır bana göre.

Kur'an, 23 yıl gibi bir zaman diliminde peyderpey inerken indiği toplumun problemlerini ele almış, çözüm yolları önermiştir. Çünkü problemi kucağında bulmuştur. Hayali bir kitap değildir. Ayakları yere basan bir kitaptır. Anlaşılmak ve tatbik edilmek için gelmiştir, anlaşılmaz kılınmak için değil. Sorun çözen bir kitaptır, sorun olan bir kitap değil. Reçetesi olan bir kitaptır o.

Benim bu konudaki âcizane görüşüm budur. İster katılır, ister katılmazsınız. Kur'an'ı anlamada bir de bu açıdan baksak ne kaybederiz? En azından tarihselci demeyiz veya bu ayeti günümüzde nasıl açıklarım diye yumuşak bir karnımız olmaz. 

Evet bu Kur'an anlaşılmayı bekliyor bizden. Allah bizi Kur'an’la hemhal olan, onu anlayan ve hayatına tatbik eden salih kullarından eylesin! 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder