Kur'an'ın bazı ayetlerinin indiği dönemi kapsadığı, bu
ayetlerin bu şekilde anlaşılması gerektiği, günümüzde uygulama imkânı olmadığı
şeklinde özetleyebileceğimiz tarihselciliği, savunduğundan dolayı Mustafa
Öztürk bugünlerde kendi camiası tarafından tu kaka yapılıyor. Sosyal medyada
Öztürk hakkında itham ve hakaretler gırla gidiyor. Vuran vurana!
Gelen tepkiler üzerine Sayın Öztürk "Ülkede çalışma imkânım
kalmadığından en iyisi yurt dışında bir yerde görev yapmam gözüküyor"
şeklinde bir açıklama yapması üzerine, üzerinde yoğunlaşan tepkiler dinmediği
gibi atışlar tüm hızıyla devam ediyor. Adamın ne dini kaldı ne de Müslümanlığı.
"Durduğun hata... geç bile kaldın... daha önce gideceği yeri zaten
ayarlamış...Selman Rüşdi olma yolunda ilerliyor..." gibi belden aşağı
saldırıların ardı arkası kesilmiyor.
Sayın Öztürk'ün "Kur'anın bazı ayetleri tarihselci"
şeklinde özetleyebileceğimiz görüşüne katılır veya katılmazsınız -ki ben bu
görüşüne katılmıyorum- bunun yolu bir bilim adamını hakarete boğmak
olmamalıydı. Bu görüşü çürütecek antitezler geliştirerek ilmi seviyede cevaplar
verilmeliydi. Şunu unutmayalım ki bu yaptığımız inanç ve fikir hürriyetinin,
kişilerin bir konudaki kanaatlerini açıklayabilmesinin önündeki en büyük
engeldir. Evrenin, hem bu dünyanın hem de öbür âlemin Rabbinin her insana
verdiği inanma ve inanmama tercihine aykırıdır. Dileyen inanır, dileyen
inanmaz, dileyen sapıtır. Ki Sayın Öztürk yabana atılır bir bilim adamı
değildir. Sahasında otorite sahibi, düşüncesini eğmeden-bükmeden açıklayabilen,
mürekkep yalamış, sahasında dirsek çürütmüş ve halen emek sarf eden
biridir.
İşinin uzmanları tarafından Öztürk'e cevap verme yerine onu
toplumun önüne atıp hedef göstermenin kime ne faydası var? Öztürk "Ben
hatalı imişim, sizin bu hakaretlerinizden sonra payıma düşeni aldım ve
savunduğum fikirleri terk ettim. Allah razı olsun" mu diyecek? Yoksa
savunmaya çekilip savunduğu fikrini, bulduğu platformlarda anlatmaya
devam mı edecek? Belki de karşı saldırıya geçecek. Yarını bilemem ama
Sayın Öztürk mevcut görüşünü terk etmeyeceğine göre umarım karşı saldırıya geçmez.
Sayın Öztürk'e yapılan haklı ve haksız bu yargısız ve
orantısız ithamları görünce nedense aklıma Yaşar Nuri Öztürk geldi ve
"İçimizden ikinci bir Öztürk daha çıkartabilir miyiz? Ha gayret"
dedim. Yaşar Nuri'nin yetişme tarzını bilmiyorum ama son duruşu bizim camianın
tasvip ettiği değildi. Çünkü her iki tarafın ömrü birbirini eleştiri ve
ithamlarla geçti. Yaşar Nuri bizden, biz de ondan haz almadık desem yanlış
olmaz. Sayın Yaşar Nuri durmadan içinden çıktığı camiayı eleştirdi. Öyle
zannediyorum Yaşar Nuri farklı fikirlerinden dolayı bu mahallede tutunmadı,
tutunamadı veya tutundurulmadı. (Ki katıldığım görüşleri de yok değildi)
Teşbihte hata olmasın karşı mahalleye geçerek hep bize vurdu. Bu durumdan
sadece Yaşar Nuri mi sorumlu? Onu öbür mahalleye göndermede bizim menfi
tavrımızın payı yok mu? Bence Yaşar Nuri Öztürk, görüşlerine katılmadığımız
halde bizim mahallede kalmaya devam edebilirdi. Pekâlâ, "Sayın hocam, şu
görüşünüze katılmıyoruz" diyebilir veya görmezden gelebilirdik. Sanırım bu
yapılmadı.
Yaşar Nuri Öztürk ile Mustafa Öztürk'ü aynı kefeye koymam.
Tarihselci görüşüne katılmasam da yaşayan Öztürk'ün kiminle, nerede duracağını
bildiğini düşünüyorum. Kendisini yakıştıramadığı yere de gitmez. Ama yine de
dikkat etmek lazım. Bakın ikisinin soyadı da Öztürk, ikisi de prof'tur, ikisi
de Kur'an alanında konuşuyor. Ama insanoğlu gönül koymaya görsün, sağlıklı
karar veremez. Yaşayan Sayın Öztürk de gördüğüm kadarıyla duygusal biri. Aman
ha, aman dikkat! Yaptıklarımızla ikinci bir Öztürk'e kapı aralamayalım. Bir
çuval inciri berbat etmeyelim...
*** 29/12/2018 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
*** 29/12/2018 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder