11 Kasım 2018 Pazar

"...Yobazlardan Kurtaracağız"


Bugün 10 Kasım. TC'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatının üzerinden 80 yıl geçmiş. Tüm yurtta değişik etkinliklerle vefatının 80.yılında Mustafa Kemal anıldı.

Sabah 08.30 sularında okulumuzun yaptığı 10 Kasım Atatürk'ü Anma programına katıldıktan sonra evime geçip biraz dinlendim. Çarşıyı dolaşıp geleyim diye 14.00 sularında çarşıya çıktım. Alaaddin Durağında otobüsten indim. Ne yapayım derken Konya Öğretmenevinde çay içeyim dedim.

Baktım ki durağın karşısında sürekli kapalı olan eski Gazi Mustafa Kemal İlköğretim Okulu binasının önündeki kapı açık. İçeride çoğunluğu yaşlı olan sayıları 20-30 civarında bir kalabalık var. Bazıları öğretmenevinin bahçesinden getirdiği sandalyeye oturmuş, bazıları da ayakta. Bina kapısının önünde kendisine bir kız çocuğu tarafından mikrofon uzatılmış 65-70 yaşlarında biri konuşuyor. Yanına da "80.yılında onu özlemle anıyoruz" yazısı olan çerçeveletilmiş, içerisinde Atatürk resminin de yer aldığı bir resim konmuş. Konuşanı çeken bir kamera da gözüme ilişti. Belli ki bir anma programı da burada yapılıyor.

Ne konuşuyor, mesele nedir diye az sayıdaki kalabalığın içerisine girdim, dinlemeye koyuldum ayakta. Yaşı 70, belki de daha fazlasına merdiven dayamış hatip neler demiyordu ki? Dert küpü mübarek! Konunun birini bıraktı, diğerine geçti. Çünkü daha önceden hazırladığı konuşma metninden ziyade irticalen konuşmaya başlamış. Konuşmasında Atatürk'ü ve yaptıklarını anlatmaktan ziyade "Atatürk'ün unutturulmaya çalışıldığını, ülkenin hainlerle dolu olduğundan" dem vurdu: Bu eski okulun önünde Atatürk'ün büstü vardı, kaldırdılar, niye kaldırıyorlar. Burası okul değil diye kaldırılır mı? Buranın çocukları 19 Mayıs İlköğretim Okuluna gidiyorlardı. Şimdi o okulda Suriyeli çocuklar okuyor. Bizim çocuklar ta İsmet Paşa İlkokuluna gidiyorlar. Suriyeliler bu ülkede öz, bizim Türk çocuklar ise üvey. Yan tarafı öğretmenevi. Öğretmenlerden yapılan kesintilerle yapıldı. Devletin de desteği oldu tabi. Şimdi buranın bahçesini küçülttüler, oturacak yer kalmadı. İçeride Kültür Bakanlığı'nın gönderdiği Atatürk ile ilgili kitaplar vardı, kaldırdılar. Yöneticilerine sordum, ben okuyacağım, bu kitaplar nereye gitti diye. Bilmem cevabı aldım.  Yerine Atatürk'ü sevmeyen, Atatürk düşmanı kimselerin eserleri konmuş. Öğretmenlerin okey ve tavla oynadıkları salon vardı. O salonu da yok ettiler. Buraya dinlenmek için gelen öğretmenler şimdi sağlıklı olmayan yerlere gidiyorlar. Burası eski Gazi Mustafa Kemal, ileride Mareşal Mustafa Kemal, alt tarafımızda 19 Mayıs, yanımızda öğretmenevi var. Buralar ismiyle özdeşleşmiş. Her yer Atatürk düşmanı yobazla dolu. Sevmiyorlar. Haydi Yunanlılar sevmiyor, bunlar niye sevmiyor? Bize bu ülkeyi bırakan sevilmez mi? Bunlarla yasal zemin çerçevesinde mücadele etmemiz lazım. Önümüzdeki günlerde ses getirecek eylemler yapacağız. Desteğinizi bekliyoruz. Buraları yobazlardan temizleyelim..." dedi. Alkışlarla konuşmasını bitirdi. Ardından genç biri yanına çıktı. "Saat 15.00'de kent merkezinde toplanıp Anıt'a kadar yürüyeceğiz, bekleriz" dedi.

Öğretmenevinin bahçesine geçtim. Bir sandalye bulup oturdum. Bahçenin ortasına da bir masanın üzerine aynı resimden bir tane daha koymuşlar. Yanına da lokum ve bisküvi. Gelen geçen sarıp yiyor.

Anladığım kadarıyla alternatif bir anma programı düzenlenmiş. Her yıl mı yapılıyor, yoksa bu sene mi yapıldı, konuşan kimdi, bu organizeyi kim yaptı bilmiyorum. Bildiğim bir şey var bugün iki anma programına katıldığım. Lokum sarıp yemedim ama güzel düşünmüş kim düşündüyse. Konuşan kimseye konuşmanın  bitiminde "hocam" dendiğine göre sanırım hatip emekli bir öğretmen. Bu anma programını da düzenleyen Atatürkçü bir dernek olsa gerek. Anma yeri olarak bu eski okulun önünün seçilmesi de öyle zannediyorum büstün kaldırılması sebebiyle olsa gerek.

Bu tür alternatif programlar yapılabilir, hatta yapılmalı da. Fakat yaparken başkasını suçlamadan yapmak gerek. Bugün günün anlam ve önemine binaen bir konuşma yapılması daha yerinde olurdu. Hele "Buraları yobazlardan kurtarmak gerek" demek hiç doğru değil. Farklı düşünceye tahammülsüzlüktür bu. Sonra Atatürk'ü unutturmaya çalışıyorlar ne demek? Kim unutturmaya çalışıyor? Yıllardır Atatürk'ü, gününde bugün yobaz dediği insanlar kutluyor. Bu hatip sanırım bugün resmi anma programını düzenleyenleri samimi bulmuyor, yobaz dediğine göre aynı zamanda niyet okuyuculuğu yapıyor. Kusura bakmasın kimse kimsenin niyetini okuma hakkına sahip değildir. Ayrıca Atatürk kimsenin tekelinde değil. Kimse başkasını suçlayarak Atatürk'ü anlatamaz. Belki de Atatürk'ün tüm kesimlere anlatılamamasının nedeni bu suçlayıcı bakış açısıdır. Çünkü sürekli suçlayarak bir yere varılamaz. Bu konuşan kişi öğretmenlik yaparken merak ediyorum öğrencilerine Atatürk'ü böyle mi anlattı? Eğer böyle yaptıysa hem kendine hem de öğrencilerine yazık etmiştir. Eleştirilerinden biri de Atatürk'ü sevmiyorlar. Bence bu bakış açısı da yanlıştır. Saygı göstermiyorlar dese eh zaman zaman da olsa hakaret edenler var, onları kastediyor diyeceğim. Bu da bir niyet okumadır. Nereden biliyor Atatürk'ün sevilmediğini. İnsanların kalbini yarıp baktı mı ki? Sonra kimse kimseyi sevmek zorunda değil. Çünkü sevmek bir kalp ve gönül meselesidir. Ama herkes birbirine saygı göstermek zorundadır.

Yazıyı uzattım biliyorum ama mikrofon ve kamera eşliğinde dakikalarca başkasını suçlayarak ve yobaz diyerek Atatürk'ü anlatan bu öğretmen gerçekten Atatürk'ü seviyor mu? İçini bilmem, niyet okuyuculuğu yapmayayım ama anlattıklarına bakılırsa kaldırılan büste ve kitaplara kafayı takmış. Atatürk'ü unutmamak bir büstten ve üç beş kitaptan mı ibarettir? Atatürk'ü okumak istiyorsa pekala Kültür Parktaki Kültür Bakanlığına bağlı kütüphaneye giderek istediği kitabı alıp okuyabilir. Ona kim engel olabilir? Bir  okul, değişik sebeplerle kapatılmış ise büstün kaldırılmasından doğal ne olabilir? O büst oradan kaldırılmış bir başka yere monte edilmiştir. Halen metruk, ne amaçla kullanılacağı belli olmayan bir yerde büstün kalması bazı riskleri de beraberinde taşır. Büstü kıran çıkabilir, ayrıca büst belirli periyotlarla temizlenmesi gerekiyor. Çünkü kuş gelir, üzerine konar ve pisliğini bırakır.  Kuş bu! Atatürk'ü bir büste indirgemek doğru değil. Eğer böyleyse bu sevgi büst Atatürkçülüğünden ibarettir. Bence suçlama yerine Atatürk'ü ve yaptıklarını anlatsa davasına daha iyi hizmet etmiş olur.

Bu alternatif anma programının hiç iyi yönü yok mu derseniz yukarıda bahsettim, masaya koydukları lokum ve bisküvi orijinal bir fikir. Tatlı yiyip tatlı konuşalım demek gibi bir şey bu. Bir diğer iyi yönü içi dolmuş Atatürkçüler burada içlerini dökmüş oldular. Yine bir diğer iyi yönü ise meşru yollardan mücadele edeceklerini söylemesi!

80.yılında 10 Kasım günüm bu şekilde geçti. Hatip konuştu, dinleyiciler dinledi, ardından kimi öğretmenevinin bahçesine oturdu, kimi de çekti gitti. Bana da bu gördüklerimi yazmak kaldı.

Birbirimizi anlamak ve birbirimize saygı göstermek dileklerimle!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder