Bazı
insanlar vardır vücudu günümüzde ama beyni, zihni hep geçmiş zamandadır. Çünkü
geçmişin insanıdır. Bir türlü günümüze gelmez. Hep geçmişle yaşar. Daha doğrusu
geçmiş sendromu yaşar. Geçmiş problemlerle boğuşur durur. Kafasından atıvermez.
Geçmişten kurtulup günümüze gelemediği için ne kendisi huzur bulur ne de
etrafına huzur verir. Aslında kafasında oluşturduğu problemlere bir sünger
çekiverse kendi de rahat edecek, çevresini de geçmişle uğraştırmayacak.
Konumuzun
daha iyi anlaşılması için yazımın bu kısmında Uzman Psikolog Saadet Elevli’nin
sayfasından alıntıladığım bir hikâyeyle sizi baş başa bırakmak istiyorum:
“Bir gün bir profesör sınıfa elinde su dolu bir
bardakla girer. Profesör elinde su dolu bardağı sınıftaki tüm öğrencilerin
görebileceği şekilde yukarıya kaldırır ve sorar:
“Sizce bu bardağın ağırlığı ne
kadardır?”
“50 gr!”, “100gr!”, “125gr!” şeklinde
farklı cevaplar verir öğrenciler.
“Bardağı tartmadıkça gerçekten ağırlığını ben de bilemem” der Profesör. Sonra öğrencilerine yeni bir soru daha yöneltir:
“Bardağı tartmadıkça gerçekten ağırlığını ben de bilemem” der Profesör. Sonra öğrencilerine yeni bir soru daha yöneltir:
“Bu bardağı böyle bir kaç dakika
tutarsam ne olur?”
“Hiçbir şey!” diye yanıtlar öğrenciler.
Bu kez de profesör “peki bu bardağı bir saat boyunca tutsaydım ne olurdu?” diye sorar.
Öğrencilerden biri “kolunuz ağrımaya başlar.” der.
Daha sonra profesör şu soruyu sorar “peki bu bardağı bir gün boyunca elimde tutsaydım ne olurdu?”
Öğrenciler; “kolunuz ağrırdı, kol kaslarınız kas spazmı vb geçirirdi” şeklinde yanıtlar verirler.
Bu sefer de profesör öğrencilerine “ peki tüm bu sorunlar olurken bardağın ağırlığında bir değişme olur muydu?” sorusunu yöneltir.
“Hayır!” der tüm öğrenciler.
Profesör, “Peki o zaman kolun kas spazmı geçirecek kadar ağrımasına neden olan şey neydi? Acıdan ve ağrıdan kurtulmak için bu durumda ne yapmam gerekir?” sorusunu yöneltir.
Öğrencilerden biri “Bardağı yere bırakın, düşsün!” diye yanıt verir.
“Evet” der profesör ve devam eder. “Hayatın problemleri de böyle bir şeydir. Onları kafanda birkaç dakika tutarsın. Bir sorun yokmuş gibi görünür. Uzun bir süre düşünürseniz bu sefer başınız ağrımaya başlar. Biraz daha uzun düşünürseniz, artık sizi bitirmeye başlar ve hiçbir şey yapamaz duruma gelirsiniz. Hayatınızdaki problemleri düşünmek önemlidir. Fakat çok daha önemlisi her günün sonunda, uyumadan önce elinizdeki bardak gibi onları yere bırakmaktır. Ertesi sabah bardağı yine bıraktığınız yerden alabilirsiniz. Böylece güne sabah daha taze uyanır, gün içinde karşınıza çıkabilecek problemlerle mücadele edebilecek güçte olursunuz. Bu nedende bugün eve gittiğinizde “ELİNİZDEKİ BARDAĞI YERE BIRAKIN!”
“Hiçbir şey!” diye yanıtlar öğrenciler.
Bu kez de profesör “peki bu bardağı bir saat boyunca tutsaydım ne olurdu?” diye sorar.
Öğrencilerden biri “kolunuz ağrımaya başlar.” der.
Daha sonra profesör şu soruyu sorar “peki bu bardağı bir gün boyunca elimde tutsaydım ne olurdu?”
Öğrenciler; “kolunuz ağrırdı, kol kaslarınız kas spazmı vb geçirirdi” şeklinde yanıtlar verirler.
Bu sefer de profesör öğrencilerine “ peki tüm bu sorunlar olurken bardağın ağırlığında bir değişme olur muydu?” sorusunu yöneltir.
“Hayır!” der tüm öğrenciler.
Profesör, “Peki o zaman kolun kas spazmı geçirecek kadar ağrımasına neden olan şey neydi? Acıdan ve ağrıdan kurtulmak için bu durumda ne yapmam gerekir?” sorusunu yöneltir.
Öğrencilerden biri “Bardağı yere bırakın, düşsün!” diye yanıt verir.
“Evet” der profesör ve devam eder. “Hayatın problemleri de böyle bir şeydir. Onları kafanda birkaç dakika tutarsın. Bir sorun yokmuş gibi görünür. Uzun bir süre düşünürseniz bu sefer başınız ağrımaya başlar. Biraz daha uzun düşünürseniz, artık sizi bitirmeye başlar ve hiçbir şey yapamaz duruma gelirsiniz. Hayatınızdaki problemleri düşünmek önemlidir. Fakat çok daha önemlisi her günün sonunda, uyumadan önce elinizdeki bardak gibi onları yere bırakmaktır. Ertesi sabah bardağı yine bıraktığınız yerden alabilirsiniz. Böylece güne sabah daha taze uyanır, gün içinde karşınıza çıkabilecek problemlerle mücadele edebilecek güçte olursunuz. Bu nedende bugün eve gittiğinizde “ELİNİZDEKİ BARDAĞI YERE BIRAKIN!”
Sanırım
tüm mesele elimizdeki bardağı bırakabilmekte. Ne zamanki bardağı elimizden
bırakırız, kafamızdaki tüm problemleri de çözmüş oluruz.
* 31/10/2018 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
* 31/10/2018 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder