Tamamlandığında 6
bağımsız pisti, 500 uçak kapasitesi ve yıllık 200 milyon yolcu kapasitesiyle
dünyanın en büyük ve en modern havalimanı olacak yeni havalimanının açılış
töreni gerçekleştirildi. Açılış ise Cumhuriyetin 95.yılını kutladığımız 29
Ekim gününe denk getirildi. İsmi merak edilen bu yeni havalimanının adını da
Cumhurbaşkanı açılışta söyledi: İstanbul Havalimanı. Tüm etapları 2028 yılında
tamamlanacak.
Ülkemize
büyük katma değer getirecek olan yeni havalimanı açıldı. Göğsümüzü kabarttı. Ama
milletçe bu sevinci, bu gururu yeterince yaşayamadık. Çünkü açılan havalimanı bir
tartışmayı da beraberinde getirdi. Tartışma da yeni havalimanının adı üzerine
yoğunlaştı. “Niçin Atatürk adı verilmedi? Atatürk’ün adı unutturulmak isteniyor”
deniyor. Daha doğrusu niyet okuyuculuğu yapıyorlar. Tartışmayı başlatanların
çoğu da zamanında böyle bir havalimanına karşı çıkanlar. Merak ediyorum yeni
havalimanına Atatürk adı verilseydi tartışma olmayacak mıydı? Bence olurdu. Ne
de olsa burası Türkiye! Bu ülkede bir iş yapılır da tartışma olmaz mı? Kendimizi
inkar gibi bir şey bu! Hatta bir TV kanalında bir vekil, “Açılışın 29 Ekim’e
denk getirilmesi Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını gölgede bıraktı. Kasıtlı olarak
bu güne denk getirildi, bunu tasvip etmiyorum” açıklamasını yaptı. Şaşırdım
doğrusu. Ki şaşırılmayacak gibi değil. Önemli bir açılışın tüm milletçe bayram
kabul edilen anlamlı bir günde yapılması takdire şayan karşılanması gerekir.
Adam eleştirecek, bir âmâ bulacak ya ağzından çıkanı kulağı işitmiyor. Keşke
milletçe göğsümüzü kabartacak, ülkemize bir katma değer getirecek tüm açılışlar
böylesi önemli günlerde yapılsa! Hatta her 29 Ekim’de yeni bir açılış yapılsa fena
mı olur. Bence aliyyülâlâ olur.
Şimdi
gelelim yeni havalimanının adının İstanbul Havalimanı olmasına. İtici bir isim
mi İstanbul? Uğruna nice savaşların yapıldığı, almak için ülkelerin ağzının
suyunun aktığı tarihi bir şehir. Sonra bir havaalanına o ilin adını vermede ne
sakınca vardır? Ayrıca Atatürk’ün adı verilmemek suretiyle Atatürk adı niçin
unutturulmaya çalışılsın? Atatürk’ü yaşatmak sadece ismini koymaktan mı ibaret?
Ayıp değil mi böyle bir gerekçe? Atatürk’e saygısızlık değil mi? Şundan herkes
emin olsun ki dünya bir araya gelse bir ismi unutturmaya çalışsa bu millet
istemediği müddetçe kimse o ismi unutturamaz. Yine tüm dünya bir araya gelse bir
ismi unutturmayacağız dese bu millet istemediği müddetçe kimse o ismi bu milletin
hafızasına kazıyamaz. Bence yeni havalimanını eleştirmek için kendini dünden
hazırlayanlar başka gerekçeler bulsalar daha iyi bir iş yapmış olurlar. Ayrıca
kimse kendi ideolojilerine, hazımsızlıklarına Atatürk’ü alet etmeye kalkmasın.
Bir
başka husus, bir yere isim vermede kim söz sahibidir? Herhalde o yerin yapılmasında
en büyük katkıyı sağlayana ait bir hak olsa gerek. Yapan başkası, yaptıran başkası,
düşünen başkası, planlayan başkası, ihale eden başkası, para ve kaynak bulan
başkası; biz kalkmış bir ismi dikte etmeye çalışıyoruz. Ayıp oluyor ama! Bizim
bu durumumuz evlendirdiğimiz çocuklarımızın doğan çocuklarına kendi ismimizi
veya kendi istediğimiz bir ismi vermeye kalkmamız yahut bu konuda
çocuklarımızın kendisini baskı altında hissetmesine benziyor. Çocuğu doğuran
başkası, emek sarf eden başkası, büyüten başkası, sıkıntıyı çeken/çekecek
başkası; biz ise kendi adımızı vermeye kalkıyoruz. Bırakalım da çocuklarına ne isim
vereceklerse anne ve baba versin, hazıra konmayalım. Bizim bu baskımız çocuklarımızın
ismini uzattı. Zira çoğu çocuk biri kullanılmayacak şekilde iki ismi birden
taşıyor. Bu da bizim eserimiz maalesef.
Konu
İstanbul Havalimanı idi. İsmini tartışırken nasıl olduysa -gördüğünüz gibi- çocuklarımıza
isim vermeye kadar vardı. Biz konuyu dağıtsak da yazımızı yeni havalimanıyla
bağlayalım: Adı ne olursa olsun, göğsümüzü kabartan bu yeni havalimanı ülkemize
hayırlı olsun! Zira ismi çok da önemli değil. Havalimanının yapılışında pay
sahibi olanlara teşekkürü bir borç bilir, her 29 Ekim’de iki bayram birden
yapacak şekilde yeni ve önemli açılışlar temenni ediyorum.
*** 01/11/2018 tarihinde Barbaros Ulu adıyla Pusula Haber gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder