Hangi alanda olursa olsun yönetim zor zanaat olsa gerektir.
Her şeyden önce sorumluluk gerektiren bir iştir. Sorumlu olmak başlı başına bir
meseledir. Biz ev yönetirken bile zaman zaman ikilem içerisinde kalır, ne
yapacağımızı şaşırırız. Biz
ev işlerini idare etme işinde zorlanırken özel veya kamu kurum ve kuruluşunu
yönetmek, onlarca binlerce çalışanı idare etmek de zor olsa gerek. Bunların
ötesinde hükümet olmak ve ülkeyi yönetmek herhalde daha bir zordur.
Ülkeyi yönetmek demek devletin tüm imkanları emrinde ama
ülkenin tüm sorunları da kucağında demektir. Yurdun her türlü sorunlarını
çözmek için uğraşacaksın. Sadece ülkeyi yönetmek olsa zor ama eh diyeceğim. Bu
işin bir de yurtdışı ayağı var. Çünkü ülkeyi yönetmek uluslararası ilişkileri
de hesaba katmak demektir. Devletlerarası ilişkilerde tökezlememek için kılı
kırk yarmak gerekiyor. Çünkü kurtlar sofrasındasın. Her şey çıkar
ilişkisine bağlı. Senin iyi bir yönetici olman bir şey ifade etmiyor. Karşı
tarafı da göz önünde bulundurman, hesap-kitap yapman gerekiyor. Kolay mı bu? İş
çıkarsız bir ilişki olsa bunun da altından kalkılır diyeceğim. Ama işin içine
Bizans oyunları gibi değişik ayak oyunları giriyorsa oyun içinde oyun varsa ne
yapacaksın? Bu durumda senin çok doğru olman, doğru siyaset izlemek istemen bir
şey ifade eder mi? Maalesef günümüz dünyasında ayakta kalmak için doğru ve
insan merkezli bir siyaset ancak bir yere kadar işe yarıyor.
Anlatmak istediğim devlet yönetmek çok çetrefilli bir
iştir. Hele Türkiye gibi bir yerde yaşıyor ve o ülkeyi yönetmeye talip olmuşsan
vah ki vah! Çünkü çevresi düşmanla dolu bu ülkenin. Hafif bir sendelemende
üzerine çullanıp akbabalar gibi üzerine üşüşecekler çok. Durumumuz bu maalesef.
Bu durumda oturup ne olacak bu halimiz deyip karalar
bağlamayacağız. Elbette devleti yönetenler inisiyatif alacak, bazı kararlar
alacak. Çıkar ilişkisine bağlı bu dünyada zaman zaman kazan-kazan politikası
izleyecek, bazen taviz verecek, bazen kaybedecek, bazen de kazanacak. Tüm
bunları bu ülkeyi yönetenlerin fazlasıyla yaptığını ve yapmaya devam ettiğini düşünüyorum.
Ülkeyi yönetenlerin hem ülke içinde hem de ülke dışında
yaptığı bazı icraatlar, aldığı bazı kararlar vardır ki milletçe göğsümüzü
kabartmakta. Çünkü açık, anlaşılır ve olması gereken. Ama bazı alınan/verilen
kararlar vardır ki -belki de devlet yönetiminde olmadığımızdandır- anlayamıyor,
niçin böyle oldu diye sorguluyor hatta üzülüyoruz. Karar içimize sinmedi diyoruz.
İçimize sinmeyen durumlar için bir kısım “Her şerde bir hayır vardır,” bekleyip
görelim derken bir kesim ülkeyi yönetenleri yerden yere vuruyor. Bu durum
insanımızı ikiye bölmekle birlikte olumsuz algıların yerleşmesine de sebebiyet vermektedir.
Ülkeyi yönetenlerden istediğimiz içimize sinmeyen
durumların izahının bir güzel yapılmasıdır. Çünkü ikna ve izah edilemeyen doğrular
siyasette doğru değildir, aleyhte kullanılır. Devletlerarası ilişkilerde bir
açık bir de gizli anlaşmalar olur. Burada gizli anlaşmalar halka açıklansın
demiyorum. Devleti yönetenler bunu açıklayamaz. Çünkü adı üzerinde gizlidir. Pekala
bu işin için gazetecilerden yararlanılabilir. Gazeteci köşesinde olayın geri
planını kendi yorumlarını da katarak ele alabilir, kendi görüşü olarak kamuoyunu
bilgilendirebilir, böylece yanlış algıların önüne bir nebze de olsa geçilmiş
olur. Vatandaşın doğru bilgilendirilmeye hakkı olduğunu düşünüyorum.
*** 18/10/2018 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros Ulu adıyla yayımlanmıştır.
*** 18/10/2018 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros Ulu adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder