TL’nin dolar karşısında
aşırı değer kaybetmesinin ardından her türlü ürüne orantısız zam geldi. Girdi
maliyetleri artan da zam yaptı, artmayan da. Kimi zorunlu fiyat ayarlaması
yaparken kimi de fırsat bu fırsat deyip fırsatçılığını konuşturdu. Piyasa
yapılan bu zamlarla kalır mı? Temenni ederim ki bu şekilde kalsın, hatta
düşsün. Ama ürünlerin fiyatlarının daha da artacağı şeklinde bir kanaatim var.
Orta ve dar gelirli bu zamların altından nasıl kalkar, evin bütçesini nasıl
çevirir bilemem.
Gördüğüm bizi iyi
günler beklemiyor. Hâlbuki 8-10 yıldır ürünlerin fiyatları artmamış, cebimiz
para görmüş, alım gücümüz artmıştı. Paramız değerli olunca yeni ihtiyaçlar
belirlemiştik kendimize. Öylesine almaya alışmıştık ki almazsak olmaz noktasına
gelmiştik.
Ekonomimizin
kırılganlığına dış saldırı da eklenince piyasa birden allak bullak oldu. Olan
oldu artık. Bundan sonra ne yapabiliriz? Zira ölümden başka her şeye çare
bulunur. İlk aklıma gelen kemerleri sıkmak… Zaruri ihtiyaçların dışında alavere
yapmamak, tüketimlerimizi yeniden gözden geçirmek, gerekli bulmadığımız bazı
alacaklardan vazgeçmek. Yani ayağımızı yorganımıza göre uzatma zamanı artık!
Vatandaş olarak biz bunu yapacağız. Başka da bir çare görünmüyor.
Sanırım devlet de
tasarruf yapmayı düşünüyor bugünlerde. Hazine ve Ekonomi Bakanı “Kamuda
tasarruf tedbirlerine başladık” derken Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Kamuda her
alanda tasarruf yapacağız” açıklamasını yaptı. Bana göre hem Bakanın hem de
Cumhurbaşkanının bu açıklamaları gecikmiş birer açıklama. Ta işin başından beri
tasarruf yapmalıydık. Ki dinimiz bunu emrediyor: “Saçıp savuranları şeytanın
kardeşleri” olarak adlandırır Kur’an. Ama biz ne yaptık? Uhdemizde olan
malların bize Allah tarafından emanet edildiğini unuttuk: Saçtık savurduk.
Hatta israf bu yapılan dendiğinde “Kime ne, para benim değil mi, istediğim
şekilde harcarım” bile dedik. Elimizdeki olanı hoyratça kullandık. Nihayet
sıfırı tükettik, bıçak kemiğe dayandı. Şimdi tasarruf edeceğiz, kısacağız
diyoruz.
Merak ediyorum bu
tüketim çılgınlığı bize kimden miras kaldı? Haydi dine mesafeliyiz. Bu yüzden
Kur’an’ın söylediğini kulak ardı ediyoruz. Atalarımız asırlar önce “Sakla
samanı, gelir zamanı” demiş. Keşke atalarımızı bari dikkate alsaydık. Ama biz
şeytanın kardeşi olmayı tercih ettik bilerek veya bilmeyerek. Şeytanın peşine
takılarak bugüne kadar kim ihya olmuş ki biz ihya olacağız hâlbuki?
Tasarruf güzel elbet!
Bakanın ve Cumhurbaşkanının açıklamaları gecikmiş de olsa yerinde! Keşke bu tasarruf
sıfırı tüketmediğimiz zaman; elimizde bol para olduğu, alım gücümüzün iyi
olduğu zamanlarda da uygulansaydı daha iyi olmaz mıydı? Bugün tasarruf
edeceğiz. Neyle tasarruf edeceğiz. Benim bildiğim tasarruf varken yapılır.
Zaten deniz bitmiş, kum görünmüş, hatta kum da bitmiş. Ama zararın neresinden
dönülürse kardır. Sadece ekonomik darboğazda iken değil, her zaman tasarruf
etmeyi prensip haline getirip uygulamalıyız.
Millet şu ya da bu
şekilde tasarrufunu yapar, yapacak da. Ama devletin şimdi ve her zaman tasarruf
etme gibi bir mecburiyeti var. Çünkü devletin en altından en tepe noktasına
varıncaya kadar tüm kamu kurum ve kuruluşları -eğer yapıyorlarsa- israf
bataklığından sıyrılmalı, bir daha mı tövbe demeli. Olur-olmaz yere harcama
yapma, etkinlik ve organizasyon yapma yoluna gitmemeli. Bin düşünüp bir iş
yapmalı. “Bu para benim kendi öz param olsaydı bu işi yapar mıydım” demeli. Özellikle
sahasında tek olan ve savurganlığın alasını yapan ve her yaptığını kılıfına uyduran
belediyelerin kulağı çekilmeli. (Tasarruf edilecek bir diğer alan da kamu makam
araçları.)
Demem odur ki kamuda tasarruf yapılacaksa önce belediyelerden
başlanmalı. Çünkü ellerindeki kamu malıdır. Bizde kamu malı yetim malı
demektir. Hatırlatmak için söyleyeyim. Nisa 4.ayet mealinde, “"Haksızlıkla
yetimlerin mallarını yiyenler hiç şüphesiz karınlarına ancak ateş doldurmuş
olurlar. Zaten onlar alevlenmiş ateşe gireceklerdir." buyrulur.
Eğer yetkililer emanet olarak verilen imkânları yerinde kullanmamışlarsa vay
hallerine! Eğer dendiği gibi kamu malı, yetim malı ise yine vay hallerine!
*** 25/09/2018 tarihinde Pusula gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
*** 25/09/2018 tarihinde Pusula gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder