Suriyeli askeri yetkililerle
bizim askeri erkân Suriye’de bir görüşme yapması gerekir. Tercümanlık yapması
için yanlarında Ahmet Bey’i de götürürler. Yapılan ikili görüşmenin ardından
yemek yenecektir. Suriyeli garsonlar masaları donatmaya başlar. Masalara içki
de koyarlar. Müftü ile garsonlar arasında bir konuşma geçer. Daha doğrusu
tartışma olur. Bizim askeri yetkili, “Ne oluyor Müftü Bey” diye sorar. Ahmet
Bey, “Masaya içki koydular, kaldırın dedim. Olmaz dediler. Bunu konuşuyorduk”
deyince bizim subay, “Kaldırsınlar tabi! Müftünün yanında içki içilir mi” der
ve içkiler masalardan kaldırılır.
İçki sadece müftünün yanında
değil, hiçbir yerde içilmemesi lazım. Ama bizim subayın hassasiyetini takdir
ettim. İçki içerim ama yerinde ve ortamında içerim, kimin yanında içtiğime
dikkat ederim dercesine müftünün yanında içki içmeyerek saygısını göstermiştir.
Şimdi size gazetelere
yansımış bir olayı kısaca anlatacağım: Manisa’nın Salihli ilçesinde 13 Eylül
2018 Perşembe günü öğle namazını kıldıran bir imam, cemaat çıktıktan sonra
caminin kapısını içeriden kilitler. Bahçede bankta oturan cemaatin dikkatini
çeker bu durum. Az sonra caminin diğer kapısından bir kadının camiye girdiğini
gören cemaat, camiye hırsız girdi diye polise haber verir. Gelen polis ekibi 40
dakika boyunca uğraşır, camiyi açtıramaz. Sonunda arka taraftan çıkmakta olan
kadını yakalar. İçeri girdikleri zaman imamı da imam odasında bulurlar.
Suriyeli olduğu anlaşılan kadın ile imamın ifadeleri alınır: “Temizlik
yapıyorduk, yorulmuşuz” derler. Alınan ifadelerinin ardından kadın ve imam
serbest bırakılır. İmam yatsı namazını kıldırmak üzere mihraba geçince cemaat,
“Adi herif! Senin ardında namaz kılınmaz” diyerek tepki gösterir. Bu tepki
üzerine imam namazı kıldırmadan çıkar gider. Gazetelerin yazdığına göre cami
görevlisi açığa alınır ve soruşturma başlatılır.
Gazetelerin çoğu bu haberi
“İmam, camide Suriyeli kadınla basıldı” şeklinde verdi. Haberin aslı var mı/yok
mu soruşturma sonucunda ortaya çıkacaktır. Bu nahoş olayın umarım aslı çıkmaz,
iftira olur. Eğer olayın aslı var ise vay halimize demek lazım. Bu
olayın bir benzeri de 2017 yılında Konya’nın Selçuklu ilçesinde emekli olan bir
cami görevlisinin fahri olarak müezzinlik yaptığı camide yine bir Suriyeli
kadın ile basıldığı gazetelere yansımıştı.
Zina başlı başına bir suçtur.
Savunulacak bir tarafı yoktur. Üstelik dinimiz, neslin bozulması demek olan
zinaya yaklaşılmasını bile yasaklar. Zinayı aynı zamanda örf ve adetlerimiz de
kabul etmez. Dinimizin yasaklamasına, toplumun örfünde yeri olmamasına rağmen
maalesef bu ülkede taciz, tecavüz, cinsel istismar, sarkıntılık ve aldatma
olayları eksik olmuyor. Zaman zaman basında yer alan her tecavüz olayı ve
kaçamaklar toplumda büyük bir infiale sebebiyet verir. Salihli’de vuku bulan bu
olayı ilginç kılan olayın camide cereyan etmesi ve failinin de din görevlisi
olmasıdır. Kimseyi ayıplamıyor ve kınamıyorum. Çünkü bu uçkur davası bu
toplumun başının belasıdır. Bu işi yapanların dinli-dinsiz olması fark etmiyor.
Yeter ki insanımız şehvetinin esiri olsun.
Açıkçacı ben uçkurunun esiri
olan bu görevliden müftünün yanında içki içmeyerek saygısını gösteren askerin
hassasiyetini ve Allah’tan korkmuyorsa bari kuldan utanmasını, en azından
utanır gibi yapmasını, bu herzesini cami dışına saklamasını beklerdim. Adam hem
imam, hem de başka bir yer bulamamış gibi camide yapıyor aşna fişnesini.
İmamımız bunu hem de camide yapıyorsa toplumun diğer bireylerine bir şey
söyleme hakkımız var mı? İmamın bu osurması cemaate nasıl tesir eder varın siz
düşünün.
Ne günlere kaldık! Yazık! Hem
vallahi, hem billahi!
Not: Salihli’de meydana gelen
bu menfur olay bireysel bir olaydır. Tüm Diyanet camiasına teşmil edilemez.
* 24/09/2018 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
* 24/09/2018 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder