Ana içeriğe atla

Su Faturasına Bakarken(e) Ben

3 kişinin kaldığı evde 32 günde 18 ton su kullanmışız. Su bedeli 55.44, atık su bedeli 13.86, ÇTV bedeli 5.76, KDV ise 5.55  olmak üzere toplam 80.50 TL su bedeli geldi. Son ödeme tarihi 11.09.2018 günü.
Gelen su bedelini böyle ayrıntılı yazdığıma bakmayın. İlk önce toplam bedele baktım korka korka. Korkunun ecele faydası yokmuş. Bedeli görür görmez yüreğime inecekti diyeceğim ama böyle bir şey olmadı. Sağ olsun belediye kaç aydır göstere göstere ben geliyorum, hazırlı ol demişti her ay yüksek yüksek gönderdiği faturalarla. Birkaç ay önce yine böyle bir fatura gelmişti. Sonraki bir iki ay 55-60 lira olan bedel yeniden zirveye oturdu. 

Anlaşılan kara delikleri kapatmak için belediye damlaya damlaya göl olur misali tüm umudunu su parasına bağlamış, tek yaptığı "Su bedellerine bir dokunalım, nasılsa bedeli ne olursa olsun vatandaşın eli mahkum, zaten diğer şehirlere göre biz  suyu ucuz veriyoruz" diye düşünüyor olmalı. Anlayacağınız belediye hanelerimize incir dikmeye devam edecek. Böylece "Sudan ucuz" deyimi de rafa kalkmış olacak. Çünkü kullandığımız su ateş pahası olmaya doğru gidiyor. Belediyelerde bu savurganlık, başına buyrukluk, ben yaptım olduluk devam ettikçe biz daha ne bedeller öderiz. Belki de gelen bu fiyatlar daha iyi günlerimiz. Sıfırı tükettikleri faturanın son ödeme tarihini belirlemelerinden belli. Bordro mahkumu biri maaşını aldıktan sonra ödesin düşüncesi bile yok. Ben sizden daha bataktayım der gibi ödeme tarihi belirliyor.

Sakın bana "Sana iyi gelmiş, bana her ay şu kadar fatura geliyor" demeyin. Yoksa belediyeye olan kızgınlığım -şakam yoktur- size döner, kalbinizi kırarım.

Ciddi bir iş yaptıklarını göstermek için su bedelini, çevre temizlik vergisini, atık su bedelini, KDV'yi, fatura edilmeyen bedeli ayrı ayrı, kuruşu kuruşuna hesaplayıp ayrı sütunlarda faturalandırması yok mu? Sonra nereden biliyor belediye atık suya gönderdiğim su miktarını? Belki ben evde yiyip içtikten sonra yiyip içtiğimi atmak için belediyenin ücretsiz wc'lerini kullandım. Git işine diyesi geliyor insanın. Yoksa belediye çarşı-pazarda ücretsiz verdiği wc'lerin masrafını da evlere mi fatura ediyor. Eğer böyle bir şey varsa fatura ayrıntısına bir sütun daha açarak "Ücretsiz diye sevindiğin wc'nin ve tatlı su diye doldurduğun suyun bedeli" desin.

Su, bedelsiz olsun iddiam yok. Vatandaşın olmazsa olmaz bu zaruri ihtiyacının bedeli makul olsun isterim. Bazı şeyleri bedava yapıp suya yüklenmesin. Bu şehirde dar ve orta gelirli binler var. Onları da düşünmek lazım. 

Belediyeler kendi yağıyla kavrulacak şekilde yaptığı her hizmetten makul bir bedel almalı. Asla bedava, ücretsiz hizmet yapmaya kalkmamalı. 

Hasılı belediyeler, belediyecilerin eline bırakılmayacak kadar önemli yerel bir kamu hizmetidir. Ama denetlenmez ve hesap sorulmaz ise belediyeler çok can yakmaya devam edecektir.

İnsaf belediye, insaf ki insaf! 29.05.2018 günü yazdığım (https://dilinkemigiyok.blogspot.com/2018/05/yuksek-su-faturalarna-kars-tasarruf.html) su kullanımı ile ilgili tasarruf tedbirlerini uygulamaya mecburiyete beni! Ha gayret! Daha olmadı, su aboneliğini kapattırır, akşam-sabah tatlı su çeşmesinden su çekerim. İnadım inattır haberin olsun.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde