Camilerde farz namazı
kılmak için müezzin kamet getirmeye başlar ve “Haydin namaza” anlamına gelen “Hayye ala’s-salah” dediği zaman cemaat ayağa
kalkarak saf tutar. Bu arada en önde namaz kıldıracak olan imamımız cemaate
doğru döner ve “Safları sık ve düzgün tutunuz/tutalım” uyarısını yapar. Bu, her farz namazdan önce yapılması mutat
hale gelmiş bir durumdur. Ben kendimi bildim bileli böyledir.
"Safları sık ve düzgün tutunuz" sözü adet yerini bulsun diye mi söyleniyor yoksa bu konuda hadis mi var diye karıştırdım. Karşıma başta Müslim olmak üzere diğer hadis kitaplarında farklı farklı rivayetler gördüm. Rivayetlerin ortak noktası, safların sık ve düzgün tutulması şeklinde. Olayı detaylı incelemedim ama kafama takılan, sünnet olan safların düzgün tutulması mı yoksa safların sık ve düzgün tutulması sözü mü? Herhalde Peygamberimizin kastı, safların sık ve düzgün olmasıdır. Peki saflar sık ve düzgün ise cemaatle kılınan namazlarda bu sözü söylemeye gerek var mı?
Peygamberimiz zamanında Mescidi Nebi'nin zemini kum-toprak ile kaplı, şimdiki gibi halılar yoktu. Peygamberin arkasında saf tutan sahabe düzgün saf düzeni almamış, bundan dolayı peygamber sık sık safları sıkılaştırmayı tembihlemiş olabilir.
Bundan 10-15 yıl öncesinde camilerimizde tek düze halı yoktu. Camilerin halıları vatandaşın bağışlarıyla giderilirdi. Bundan dolayı değişik renk ve desende halılar camilerimizde serili idi. Halıların böyle rengarenk olduğu dönemlerde cemaat nerede saf tutacağını bilsin, safları düzgün tutsun diye birçok camimizin ön saflarına boydan boya ip veya lastik gerilmişti. Safın lastikle belirlenmediği camilerimizde düzgün saf oluşmazdı. İmamlarımız, düzgün ve güzel saf düzeni için cemaate dönerek safları düzeltelim, ön safları dolduralım şeklinde uyarılarda bulunurdu.
Günümüze gelince, en küçük camimizden en büyüğüne varıncaya kadar camilerimizin tek çeşit halıları var. Camiler için özel üretilen bu halıların üzerinde saf düzenini sağlayacak desenler yapılmış durumda. Namaza gelen nerede saf tutacağını, ayakların nereye konacağını, başın nerede secdeye gideceği belli. Eski halılarda olduğu gibi ayak konan yere baş, baş konacak yere ayak konmuyor artık. Yeni halı tiplerinde bir safın eğri olması mümkün değil. Zaten ayağa kalkan herkes, ip gibi safa diziliyor. Yani eskisi gibi gelişigüzel saf düzenleri yok. Yeni halılar bizi hale-yola koydu. Hasılı saflarımıza gelen bu düzen, görevlilerin değil, halılara işlenen desenlerin başarısıdır.
Günümüz halıları sayesinde saflar düzgün iken, sağdan-sola bakıldığında herkes ip gibi dizilmişken cemaat imamın tekbir almasını beklerken kutu gibi camilerimizde imam geriye dönüyor ve "Safları sık ve düzgün tutun" uyarısı yapıyor. Zaten millet bir güzel safını tutmuş. Hoppala diyorum içimden nedense.
İmamlarımızın bu durumu derse gelen bir öğretmenin hep birlikte ayağa kalkan öğrencilerine "Ayağa kalkın" veya sessizce ders dinleyen ve çıt çıkarmayan öğrencilerine "susun" demesine benziyor.
"Bunca derdin arasında şu değindiğin konuya bak, başka konu bulamadın mı? Ayrıca imamın 'Safları sık ve düzgün tutun' demesinde ne sakınca var? Ha deyiversin! Öküzün altında buzağı arama" dediğinizi duyar gibiyim. Konu sıkıntım yok bir defa. Bu işe başlarken -küçük olsun büyük olsun- dert edindiğim konuları yazı konusu edineceğim demiştim. Size garip gelen bu konu, her cemaate gittiğimde kulağımı tırmalıyor. Eğer illa söylenecekse pekala cümleler değiştirilebilir. Çünkü peygamberimiz farklı farklı söylemiş. Mesela imam cemaate döndü. Baktı ki herkes ip gibi dizilmiş. Böyle durumda yine "Safları sık ve düzgün tutun" diyeceğine "Camimizde safları sık ve düzgün tuttuğunuz gibi cami dışında da safları sık tutalım, bir ve beraber olalım, birbirimize kenetlenelim. Allah birliğimizi ve dirliğimizi bozmasın" dese fena mı olur? Bence çok güzel olur. Özellikle birliğe ihtiyacımız olduğu bugünlerde.
"Safları sık ve düzgün tutunuz" sözü adet yerini bulsun diye mi söyleniyor yoksa bu konuda hadis mi var diye karıştırdım. Karşıma başta Müslim olmak üzere diğer hadis kitaplarında farklı farklı rivayetler gördüm. Rivayetlerin ortak noktası, safların sık ve düzgün tutulması şeklinde. Olayı detaylı incelemedim ama kafama takılan, sünnet olan safların düzgün tutulması mı yoksa safların sık ve düzgün tutulması sözü mü? Herhalde Peygamberimizin kastı, safların sık ve düzgün olmasıdır. Peki saflar sık ve düzgün ise cemaatle kılınan namazlarda bu sözü söylemeye gerek var mı?
Peygamberimiz zamanında Mescidi Nebi'nin zemini kum-toprak ile kaplı, şimdiki gibi halılar yoktu. Peygamberin arkasında saf tutan sahabe düzgün saf düzeni almamış, bundan dolayı peygamber sık sık safları sıkılaştırmayı tembihlemiş olabilir.
Bundan 10-15 yıl öncesinde camilerimizde tek düze halı yoktu. Camilerin halıları vatandaşın bağışlarıyla giderilirdi. Bundan dolayı değişik renk ve desende halılar camilerimizde serili idi. Halıların böyle rengarenk olduğu dönemlerde cemaat nerede saf tutacağını bilsin, safları düzgün tutsun diye birçok camimizin ön saflarına boydan boya ip veya lastik gerilmişti. Safın lastikle belirlenmediği camilerimizde düzgün saf oluşmazdı. İmamlarımız, düzgün ve güzel saf düzeni için cemaate dönerek safları düzeltelim, ön safları dolduralım şeklinde uyarılarda bulunurdu.
Günümüze gelince, en küçük camimizden en büyüğüne varıncaya kadar camilerimizin tek çeşit halıları var. Camiler için özel üretilen bu halıların üzerinde saf düzenini sağlayacak desenler yapılmış durumda. Namaza gelen nerede saf tutacağını, ayakların nereye konacağını, başın nerede secdeye gideceği belli. Eski halılarda olduğu gibi ayak konan yere baş, baş konacak yere ayak konmuyor artık. Yeni halı tiplerinde bir safın eğri olması mümkün değil. Zaten ayağa kalkan herkes, ip gibi safa diziliyor. Yani eskisi gibi gelişigüzel saf düzenleri yok. Yeni halılar bizi hale-yola koydu. Hasılı saflarımıza gelen bu düzen, görevlilerin değil, halılara işlenen desenlerin başarısıdır.
Günümüz halıları sayesinde saflar düzgün iken, sağdan-sola bakıldığında herkes ip gibi dizilmişken cemaat imamın tekbir almasını beklerken kutu gibi camilerimizde imam geriye dönüyor ve "Safları sık ve düzgün tutun" uyarısı yapıyor. Zaten millet bir güzel safını tutmuş. Hoppala diyorum içimden nedense.
İmamlarımızın bu durumu derse gelen bir öğretmenin hep birlikte ayağa kalkan öğrencilerine "Ayağa kalkın" veya sessizce ders dinleyen ve çıt çıkarmayan öğrencilerine "susun" demesine benziyor.
"Bunca derdin arasında şu değindiğin konuya bak, başka konu bulamadın mı? Ayrıca imamın 'Safları sık ve düzgün tutun' demesinde ne sakınca var? Ha deyiversin! Öküzün altında buzağı arama" dediğinizi duyar gibiyim. Konu sıkıntım yok bir defa. Bu işe başlarken -küçük olsun büyük olsun- dert edindiğim konuları yazı konusu edineceğim demiştim. Size garip gelen bu konu, her cemaate gittiğimde kulağımı tırmalıyor. Eğer illa söylenecekse pekala cümleler değiştirilebilir. Çünkü peygamberimiz farklı farklı söylemiş. Mesela imam cemaate döndü. Baktı ki herkes ip gibi dizilmiş. Böyle durumda yine "Safları sık ve düzgün tutun" diyeceğine "Camimizde safları sık ve düzgün tuttuğunuz gibi cami dışında da safları sık tutalım, bir ve beraber olalım, birbirimize kenetlenelim. Allah birliğimizi ve dirliğimizi bozmasın" dese fena mı olur? Bence çok güzel olur. Özellikle birliğe ihtiyacımız olduğu bugünlerde.
Yorumlar
Yorum Gönder