Ortaokulu bitiren öğrencilerden kimi LGS sınav sonucuna
göre merkezi, büyük bir çoğunluğu da adrese dayalı olarak puansız olarak
yerleştirildi. 91 bin çocuk herhangi bir okula yerleşememiş. Okul mu yok? Var.
Üstelik 342 bin kontenjan boş kalmış. Yani tercih edilmemiş. Kontenjanı boş
kalan okullar mesleki ve teknik liseler ile imam hatip liseleri.
Meslek liseleri niçin kontenjanını dolduramaz? Çok mu kötü
bu okullar? Aslında bu okullar bu ülkenin geleceğidir. Hatta meslek lisesi
memleket meselesidir. Günlük öğünlerde vazgeçilmezimiz olan ekmek gibidir bu
okullar. Özellikle -eski adıyla- EML’ler. Durum bu iken bu okullara veli
ve öğrenciler niçin burun kıvırarak bakıyor? Bunun nedenini 28 Şubat’ın
aktörleri daha iyi bilir. Onların tuzu kuru olduğu ve kendilerine hiç hesap
sorulmadığı için konuşma, öz eleştiri yapmak gereksinimi duymazlar. Zaten bu
ülkede kim, ne yaparsa yanına kar kalıyor, mağdurlar da mağdurluğuyla.
Meslek liselerinin içinin boşaltılmasında, itibar
kaybetmesinde niçin 28 Şubat’ın aktörlerini suçladığımı merak ederseniz kısaca
değineyim: Dönemin aktörleri önce zorunlu eğitimi kesintisiz olarak sekiz yıla
çıkararak bu okulların orta kısmını kapattılar, ardından bunu yeterli görmeyip
katsayı ucubesini icat ettiler. Bu adaletsizliği bin yıl devam ettiremediler
ama yıllar yılı uygulattılar. Amaçları ne idi, bu adamlar meslek liselerine
düşman mıydı derseniz, öyle zannediyorum dönemin gücünü elinde bulunduranlar
meslek liselerine değil, İHL’lere düşmandı. İHL’lere tek başına katsayı engeli getirirsek
tepki çekebiliriz diye düşündüler. İşin içine tüm meslek liselerini de
kattılar. Yani EML, KML ve TML okullarının içinin boşaltılmasının tek nedeni
İHL’lerin önünü tıkamaktı. Maalesef post modern darbenin figürlerinin gözlerini
kör eden İHL düşmanlığı, diğer meslek liselerini de bitirdi. Bu okulları tırpanlamak
suretiyle bu okulları kapısına kilit vurmaktan beter duruma düşürdüler. Keşke o
gün sadece İHL’leri kapatsalardı bu ülkenin geleceğine ve bu okullara bu kadar
zarar veremezlerdi. Yani meslek liseleri İmam hatiplere kurban gitti.
Bugün “katsayı engeli yok, herkes eşit bir şekilde
yarışabiliyor. Ama yine tercih edilmiyor” derseniz evet bugün katsayı
adaletsizliği yok. Ama bu okulların itibarını yok ettikten ya da bu okulları
öldürdükten sonra yeniden diriltmek çok zordur. Tıpkı yıkmak kolay da yapmak
zor dendiği gibi. Çünkü meslek lise mezunlarının üniversite kapılarında önleri
tıkanınca herkeste “Bu okullardan bir şey olmaz, bu okullara başarılı öğrenci
gelmez” algısı oluştu. Öğrenci kaçtı bu okullardan. Kayıt yaptırıp gelen de
hevesli okumadı. Sonuç, başarı gelmedi ve bu okullar başarı sıralamasında en
sonlarda yer aldı.
Bugün katsayı yok ama geçmişin izi hala silinemedi ve bu
okullar hala belini doğrultamadı. Zaten kontenjanları da bu yüzden dolmuyor. Bu
anlayış olduğu müddetçe –devlet istediği kadar teşvik versin- çok düzeleceğe de
benzemiyor.
Katsayı engeliyle büyük darbe yiyen meslek liseleri
içerisinde imam hatip liselerinin bugün kontenjanlarını dolduramamasının bir
başka yönü daha var: Öyle zannediyorum, bu okulların ihtiyaçtan daha fazla açılmış
olmasıdır. Bu okullarla ilgili etki ve tepki durumu söz konusu bugün. Dün
nefret edip kapatmayı göze alanlarla bugün sevip fazlaca açmayı düşünenler -niyetleri
farklı olsa da- aynı amaca hizmet ediyor. Zira nefret insanın gözünü kör ettiği
gibi aşk da insanın gözünü kör eder.
* 04/08/2018 günü Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
* 04/08/2018 günü Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder